27 Şubat 2020 Perşembe

KISMET BÜFESİ



Yazar Adı: Bilge Karasu
Basım Yılı: 2016
Yayınevi: Metis
Sayfa Sayısı: 139

   Okura bilinç haritasını resimlemede yardımcı Bilge Karasu yapıtıdır. Okuru çok uğraştıran yer yer yoran öyküyü kavrayınca da kolay kolay bırakamayacağınız lezzetli bir okuma aynı zamanda.

“…yaşamak önce gürültülü gürültülü konuşup devinmekse, sonra da güzellik katmaktır dünyaya; güzellik demekse bütün boşlukları doldurmaktır; bütün boşlukları, evleri, dolapları, ağızlarla kulakları(ama gerekli ama gereksiz) ele geçirilen her türlü şeyle doldurmaktır; herhalde öyledir…”


   İki kadının Işığı gitgide  Azalan Bir Resmi Üzerine Metin, başlıktan da anlaşılacağı gibi bu aslında bir tablo.Biri dul diğeri olgun iki kız kardeş, hayatta olmalarına karşın aslında yaşamıyorlar. Bu kız kardeşler, odanın içinde  sanki birer nesneymişcesine pencere kenarında durup bize bakıyorlar.Yazar metafor olarak bir bitkiyi kullanmış. Sonra genç bir adam tabloya dahil oluyor. Hayattan, karşı cinsten bu denli uzak yaşlanan iki kadının bekleyişleri, yakışıklı ve genç adam formunda görünen ölümle son bulur.
   Kitapta en rahat okunabilen tek öykü buydu diyebilirim.
  Düş Balıkçıları: Kubadabad 1955 öyküsünde yaşanan bazı olayların düş ve gerçeklik sınırı bulanıktır. Tasvirini yaptığı mekanı, adsız, çağsız, ıssız olarak niteler. Bu mekanda yürürken sıra dışı hisleri vardır. Uyurgezer adımlar attığını gösterir. Mekan gerçek mi? Şaibeli geldi bana.
   Ertuğrul Oğuz Fırat'ın Resimleri Üzerine Akdeniz’den Uzak Bir Metin, bir doğa var karşımızda. Besleyen ama aynı zamanda öldürücü bir doğa.
   Turan Erol’un Bir Gençlik Resmi Üzerine Akdeniz’i A/n-r/ar Bir Metin, anlatım son derece karışıktır.Kelimeleri yarıda kesip yarısını üst satırda yarısını da alt satırda verir.Sol tarafta Akdeniz’i anar, sağ tarafta Akdeniz’i arar. r ve n harfiyle oynamıştır. Değişik bir okuma tekniği var Fakat orta okumayla da okunur bir hikaye, zor hikaye.
Karanlık Bir Yalı Üzerine Metin, Bir çocuğun yalıya kafa tuttuğu bir yaz gününü anlatır. Çocukta yosunda kendisidir.
   Boğaziçi Üzerine Bir Ön- Metin, anlatım iyice kabarır, kıyamet tasvirine benzer. Destansı bir özelliği vardır.
   Çapavulun Çattığı Çaparız- Erol Akyavaş’ın Bir Resmi Üzerine Bir Metin, resimlerden hareketle yazdığı bir metin var bu öyküde de. Mağara duvar resimlerine öykünür. (çapavur: Timur Devletinde aniden baskın yapan birlik, akıncı.
Çaparız: içinden kolay çıkılamayacak biçimde karışık ve güç iş, engel.) 
  Çeşitlemeli Korku (Beş Ses İçin Metin), “Göçmüş Kediler Bahçesinde “ geçen Carlo Gesualdo’nun beş sesli eseri üzerine yazdığı düşünülür.
“”Bağlaç” olmakla kalacağını sanan dosta.” s.75
”Senin yanımdasızlığın bir silik suskuydu, günsüz karanlığımın keser açardı kapısını, sesin, yüzün, yürümen.” s.78
   Kısmet Büfesi, Ya da Çeken (küçülen) Bir Kadın Üzerine Bir Metin, birini çekiştirmenin, kendi idsel dürtülerinin süper egoyla çatışmasının sonucunu verir bu hikaye bize. Bu metinlerde Platonun mağara alegorisi açık olarak gösterir kendini.
Bu alegoride mağara, toplumu; zincir, toplumun dayattığı her türlü kuralı(normu); gölgeler de toplumun sorgulanmamış doğrularını yansıtır.
  Karasu, kitapta, toplumun beklentilerini, kadın erkek ilişkilerini, bireyin iç yolculuğunu dedikodu yapan modern kadınları; gölgelerle anlatır. Gölgelerden sıyrılan birinin zincirlerinden kurtulacağını, zincirlerden kurtulanın da mağaradaki güneş ışınlarını göreceğini ifade eder.
“Hastalığımı daha doğrusu hasta olabileceğim kaygısını tutsam anlatsam şimdi bunlara, ikisi de nasıl ilgilenir, nasıl avutmaya kalkarlar beni. Oysa, bilemem, iyiliklerinden mi yaparlar bunu, yoksa, insanın yen içinde kalması gereken kırığını öğrenmek meraklarından mı? Yıllardır tanımasam, sevindiklerimi bile düşünebilirim böyle yakın ilgi gösterdiklerine bakıp.Daha göstermediler gerçi… Ama anlatırsam…” s.106
  Bu kadınların karanlığıyız biz. Okurun bilinç haritasını resimleyen, kelime oyunları, aklın lirik kaçışları, derinlere inişleri var kitapta. Görsel bir koşuşturmaca, okurken dört nala koşturur durursunuz.
   İnsanı zorlayan metinlerden oluşan bir kitap. Okurken insan o kadar yorgun düşüyor ki.. Bir insanın kendini anlamasının yolunun bizzat kendisi olduğunu da vurgular. Kadınları anlamanın yolu erkeklerin üstüne düşmez, hep erkekler tarafından anlaşılmak da beklentimiz arasındadır.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder