TÜRK EDEBİYATINDA POSTMODERNİZM
Yeni okumalarım post-modern edebiyat üzerine olacak... Biraz konu hakkında bilgi vereyim.
"Modernizm sonrası-ötesi" anlamına gelen postmodernizm ilk kez 1947'de Arnold Toynbee tarafından kullanılmıştır. 1950'lerde yaygınlaşmaya başlayan terim, 60'lar ve özellikle 70'ler de bir kavram haline dönüşmüştür. Günümüzde ise "devrimci bir kültür olayı" olarak "modernizm" in trajik düşüşünden sonra özünde gerçeklik kavramını sorgulayan bir akım ve süreçtir.
20.yy başlarında hızlanan iletişim, bilişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler insanların yaşam biçimini ve dünyayı algılama tarzını değiştirmiş. Bu olgu "hayata, insana, doğaya kısaca evrene çoklu bakış açısı" olarak açıklanan bir kavramdır.
Post modern düşüncenin temel dayanağı "son" lardır; tarihin sonu, insanlığın sonu, bilimin sonu. Post modern yorumcular dünyayı idealize edilmiş bir ütopya olarak değil, olduğu gibi kabullenme ve tanımlama eğilimi olarak kabul görmüştür.Yaratıcılık yönünden kendisini en çok edebiyatta, mimaride, resimde ve görsel sanatlarda hissettirir.
Post modernizm inşasını belli kavramlar üzerine kurmuştur; çoğulculuk, farklılık "gerçek/kurmaca, özne/başka, anlamlı/anlamsız" ayrımlarının sorgulanması, ontolojik kuşku.
Post modernist bir yazara göre; köşe yazısını, romandan, gazete ilanından, mektuptan farklı kılan bir dizge yoktur. Post modern edebiyatın amaçlarından biri okuyucunun zihnini karıştırmak. Aynı olay farklı anlatıcılar tarafından anlatılırken; okur, bilmeceli bir olay örgüsünün içine çekilmiş olur. Bu durumda "her okuma özneldir" okuyucunun zihin kütüphanesi ile ilgilidir.
Yazar metnini fantastik ögelerle süslerken dinden,tarihten, mitolojiden ve folklordan yararlanmakta, bir çok malzemeyi bir anda sunmaktadır.
"Zaman" kavramı ve algısı, artık çizgisel olmak yerine görecelidir. Yine atlamalar, geriye dönüşler (flashback), zamanda sıçrama teknikleri sıklıkla kullanılır.
Post modern anlatıda yazarın/yazar-anlatıcının varlığı sürekli hissettirilir, anlatılanların kurgu ve uydurma olduğu özellikle vurgulanır. Yazar metnin içindedir, okuyucuyla diyalog halindedir.
"Roman" kavramına karşı çıkılmış onun yerini "anlatı" almıştır. Post modern "anlatı" bir edebi tür değildir.
POST MODERN METİNLERİ OLUŞTURAN ÖGELER
Çoğulculuk: Madde-anlam, ruh-beden, fizik-metafizik, soyut-somut, hayat-ölüm, gerçek-kurmaca, Doğu-Batı gibi karşıtlıkların yarattığı kaotik yapıdan yeni bir dünya oluşturur.
Parçalılık:Gerçek ile kurmaca kaygan zeminde sürekli olarak yer değiştirir.
1.Gerçekçi düzlem
2.Kurmaca düzlemi
3. Bireyin iç dünyası (Bilinç ve bellek yolculukları gibi, burada hayaller, rüyalar, anılar, çağrışımlar, simgeler vb vardır.)
Kopukluk: arasına gazete kesikleri, başlıkları, afişler, tabela yazıları gibi yazınsal metnin dışında unsurlar sokarak kolaj uygular.
Farklılık: Parodi, pastiş, taklit, ironiyi bu amaçla kullanır.
Oyunsuluk: Her şey sanat düzleminde oynanan bir oyundur. Polisiye kurgu, tarih ve fantastik.
Üst Kurmaca: Kurmacanın kurmacası denilen kavram. En genel anlamı ile yazarın "yazma eylemi" ni kurmaca metnin bir parçası durumuna getirmesi, nasıl yazıldığını anlatması ve romanın içinde yazma eylemi ile ilgili sorunlar konusunda düşünce üretmesidir.
Metinlerarasılık: Kendisinden önceki yazılı ve sözlü metinlere göndermede bulunur. Ya hesaplaşmadır, ya da yüceltmedir.
Parodi-Pastiş: Başka eserleri taklit yoluyla yazması, yeniden kurması pastiş demektir. Örneğin; Don Kişot, yergiyle öncekini yerer.
İroni-Alay: Bir başka metinden bir resim, bir motif, davranış biçimi, bir kişinin karekterini almak, onların kurgu ve anlatı biçimleriyle oynamak.
Taklit: Dış dünyanın görüntüleri anlamını üstlenmiştir.
Post modern döneme geçişle birlikte kendisine, çevresine yabancılaşan insan; edilgin, kişiliksiz ve kimliksiz bir varlığa dönmüş, birey olan özne parçalanmıştır.
90'lı yıllardan sonra "seçkin okur, donanımlı okur, bilinçli ve birikimli okur" gibi söylemler ağırlık kazanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder