Yazar
Adı: Bilge Karasu
Basım
Yılı: 1995
Yayınevi:
Metis Yayınları
Sayfa
Sayısı: 120
Düşle gerçek arasında kısacık bir Karasu
kitabı. Kafa karıştıran, Ee şimdi ne oldu dedirten bir eser. Küçük bir sahil
kasabasında geçen uzun bir cümle yolculuğu. Anlamaktan çok dilin güzelliğine
kendimi kaptırdım. Okuyun mutlaka.
“Bir
yeri ağrıyanın karşısındaki çaresizliğimizi, anlamsızlığımızı hep biliriz. O
kişi sevdiğimiz bir insansa büsbütün işe yaramaz görünür ellerimiz, sözlerimiz;
çırpınıp dursak da…” s. 108
“Yaşlanmış
olmanın iyi bir yanı var. İnsanın bir yaşam boyu gözettiği, o insanı bir yaşam
boyu tanımlamış olan bir takım sınırlar, gerileyiverir, siliniverir…
Önemsizleşiverir… O yaşlıya bakan gençler bu durumu “düşkünleşmek”, sırasında
“kendini rezil etmek” diye nitelerler çoğu zaman… Oysa öyle değildir pek…
“Düşmemek” belki bir süre daha önemli görünür yaşlıya. Sonra bu önemde
yiter…Yitebilir…” s.104
“….
İnsan bulmuşken yitirmek istemez.” s.105
“….
Hastalığım olsa olsa bu duygunun nesneleşmesi.” s.87
“Arkadaşlıklarda,
dostluklarda, sevgilerde karşısındakini ele geçirilecek bir ülke gibi görenler
vardır.” s.87
“Goya
“El suefio de la razon…” yazısını taşıyan resim bu… "usun uykuya dalması
canavarlar üretir” diyordu resmin altında Goya,” s.79
“Sevgi-sevgisizlik
diyerek kendi kendine sorduğun soruları bana açtığında, kendini yeterince sevgi
gösterememekle, sevdiğini sandığın, düşündüğün halde bu sevginin gereğini,
sırası geldiğinde yerine getirmekle suçlamıştın…..
Kişilere,
nesnelere, kendine bağlanırsın, bir gün bunlardan da koparsın da. Gerekeni
yapmadığını düşündüğünde haklısındır, değilsindir, bilinemez ama o anda
kopmuşluğunu yaşıyorsundur belki. Kopmuşluk ölümde demektir. Bir ölümü yaşarken
–ya da beklerken- bağını öldürmen, duyacağın acıyı azaltmak istediğinden ileri
geliyor da olabilir. “İkimizle ilişkili kararlarını kendi kendine veren bir sevgili
karşısında; çekilmekten de başka çıkar yol bulamadım” Kırıldığın gücendiğin için
yaptığını sanmış olabilirsin bunu. Bana sorarsan kendini savunuyordun daha çok
acıyı daha çok duymamak için; sevgiyi kendi elinle azaltmaya, koparıp yolmaya kalkıyordun…Bir şeyleri silerek bir geçmişin
yükünü yeğnileştirmek, azaltmak… O ölçüde de kim bilir geleceğini biraz olsun
özgürleştirmek …Öyle kopuşlar güçtür, izi kalır; kopmaya kalkmak kendini de
parçalamaktır. Bir yanıyla…” s.48
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder