1 Mart 2020 Pazar

KILAVUZ



Yazar Adı: Bilge Karasu
Basım Yılı: 1995
Yayınevi: Metis Yayınları
Sayfa Sayısı: 120

  Düşle gerçek arasında kısacık bir Karasu kitabı. Kafa karıştıran, Ee şimdi ne oldu dedirten bir eser. Küçük bir sahil kasabasında geçen uzun bir cümle yolculuğu. Anlamaktan çok dilin güzelliğine kendimi kaptırdım. Okuyun mutlaka.


“Bir yeri ağrıyanın karşısındaki çaresizliğimizi, anlamsızlığımızı hep biliriz. O kişi sevdiğimiz bir insansa büsbütün işe yaramaz görünür ellerimiz, sözlerimiz; çırpınıp dursak da…” s. 108
“Yaşlanmış olmanın iyi bir yanı var. İnsanın bir yaşam boyu gözettiği, o insanı bir yaşam boyu tanımlamış olan bir takım sınırlar, gerileyiverir, siliniverir… Önemsizleşiverir… O yaşlıya bakan gençler bu durumu “düşkünleşmek”, sırasında “kendini rezil etmek” diye nitelerler çoğu zaman… Oysa öyle değildir pek… “Düşmemek” belki bir süre daha önemli görünür yaşlıya. Sonra bu önemde yiter…Yitebilir…” s.104
“…. İnsan bulmuşken yitirmek istemez.” s.105
“…. Hastalığım olsa olsa bu duygunun nesneleşmesi.” s.87
“Arkadaşlıklarda, dostluklarda, sevgilerde karşısındakini ele geçirilecek bir ülke gibi görenler vardır.” s.87
“Goya “El suefio de la razon…” yazısını taşıyan resim bu… "usun uykuya dalması canavarlar üretir” diyordu resmin altında Goya,” s.79
“Sevgi-sevgisizlik diyerek kendi kendine sorduğun soruları bana açtığında, kendini yeterince sevgi gösterememekle, sevdiğini sandığın, düşündüğün halde bu sevginin gereğini, sırası geldiğinde yerine getirmekle suçlamıştın…..
  Kişilere, nesnelere, kendine bağlanırsın, bir gün bunlardan da koparsın da. Gerekeni yapmadığını düşündüğünde haklısındır, değilsindir, bilinemez ama o anda kopmuşluğunu yaşıyorsundur belki. Kopmuşluk ölümde demektir. Bir ölümü yaşarken –ya da beklerken- bağını öldürmen, duyacağın acıyı azaltmak istediğinden ileri geliyor da olabilir. “İkimizle ilişkili kararlarını kendi kendine veren bir sevgili karşısında; çekilmekten de başka çıkar yol bulamadım” Kırıldığın gücendiğin için yaptığını sanmış olabilirsin bunu. Bana sorarsan kendini savunuyordun daha çok acıyı daha çok duymamak için; sevgiyi kendi elinle azaltmaya, koparıp yolmaya  kalkıyordun…Bir şeyleri silerek bir geçmişin yükünü yeğnileştirmek, azaltmak… O ölçüde de kim bilir geleceğini biraz olsun özgürleştirmek …Öyle kopuşlar güçtür, izi kalır; kopmaya kalkmak kendini de parçalamaktır. Bir yanıyla…” s.48


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder