1 Mart 2020 Pazar

UZUN SÜRMÜŞ BİR GÜNÜN AKŞAMI



Yazar Adı: Bilge Karasu
Basım Yılı: 2004
Yayınevi: Metis Yayınları
Sayfa Sayısı: 138

     Bilge Karasu, “Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı” eserinde 1970 yılında Sait Faik armağanını kazanmıştır. Arkaik bir zaman diliminde geçen kitapta yeni bir inancın topluma baskı ile dayatılmasını anlatır. Bireyin karanlık yanları ile uzlaşarak hesaplaşması ve bu süreç sonrasında aydınlanmasını ele alır. 


   İlk hikaye Ada, kahramanı Andronikos Bizans imparatorluğunun başkentinde bir keşiştir. İmparatorun buyruğu ile inancını değiştirmesi gerekiyordur Bunu kabul etmeyerek adaya kaçar. Orada leylekleri izler ve Tanrı inancını sorgular, İoakim’i düşünürken ilk hikaye biter. 
   İkinci hikaye olan Tepenin ana karakteri İoakim, Aventinus’un eteğine tırmanırken bazı olayları hatırlar, zamanında ertelemiş olduğu tüm düşünceleri ve hesapları bu akşam yapar. Eski Roma’dan kalan kalıntıları görür ve tapınağa girer. Bütün geceyi düşünerek geçirir. Andronikos’un hikayesinde öğrenemediğimiz bazı ayrıntıları İoakim anlatır. 
   Dutlar bölümünde Gıulia Pozzi’nin başından geçenleri karmaşık bir sırayla anlatır. 
   Yazar, eserine yerleştirdiği bazı kavram ve imgelerle yoğun bir anlam zenginliği yaratmıştır. Şiir tadında bir düz yazı. İlk iki hikayede dini inancın geçirdiği sarsıntılar, 3. Hikayede ise demokratik ve siyasal bir ümit ve inancın zaferi vurgulanıyor. Karasu’nun kitaplarında zaman düz bir çizgide ilerlemez, ani geçişlerle ve geriye ileriye bakışlarla şimdiden geçmişe veya olaydan düşünceye geçer. Başlangıçta bu anlatım okuru zorlayabilir. Fakat bu anlatıma alıştığınızda Karasu okumak tatlı bir duygu verecektir. İyi okumalar.
“Hep başkalarının varlığı gerek bu yalnızlığa “ s. 45
“İpi koptuğu yerden bağlamaya çalışmalı.
Denemeli, hiç değilse.” s.109
“Oysa bir şeyler kurmak için inanmalı insan. Her şeyden önce inanmalı.” s.10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder