Yazar Adı: Jean Christophe Grange
Basım
Yılı:2021
Yayınevi:
Doğan Kitap
Sayfa
Sayısı:280
Karanlığın
unsurlarından biri olan tarikatlar evreninde akıl almaz suçların ve
cinayetlerin işlendiği bir Grange romanıyla maceraya başlıyoruz. Huysuz Niemans ve küçük Slav İvana kahramanlığında,
Tebliğcilerin yaşadığı bir bölgede işlenen bir cinayet konu alınıyor. Bu kez
İvana, bağ bozumu için mevsimlik işçi kılığında bölgeye girer. Niemans dışarıdan, Ivana içeriden bu
“masum” topluluğun sırlarını açığa çıkarmaya çalışırlar.
Heyecan
veren bölüm bu kitabında da kısaydı. Katili bulmak için verilen çaba oldukça
azdı. Grange’den alıştığımız sürprizler ve göz alıcı teknik bilgiler yoktu. Çok
sade kalmış kitap. Betimlemeleri için seçilen zeki cümleler, dini motifli
kurgular, son sayfasına kadar okuyucuyu bağlamasıyla olağanüstü bir yazar benim
için hala..
“Yuhanna incilinde İsa şöyle der.”
Bir kimse bende kalmazsa, asma dalı gibi dışarı atılır ve kurur; bunlar
toplanır, ateşe atılır ve yakılır.” İsa bizim hasadımızdır anlıyor musun? Artık
gerekli olmayan her şey yakılır. Ertesi günü bağlar külle kaplanır. İşte o
zaman biz bu bağ bozumu için Tanrı’ya şükredebiliriz ve gelecek yılki bağ bozumu
için dua edebiliriz. Bugün “küllerin günü “ olarak adlandırılır.” s.152
“Niemans,
arabasından inip kiliseye doğru yürüdü. Tuhaf bir şekilde kendini güçlenmiş ve
canlanmış hissediyordu. Burada Tanrısını buluyordu, çocukluğu boyunca ona
telkin edilmiş ve onun gözündeki güven verici etkisi hala devam eden Tanrı’yı.
Onun bu duygusunu pekiştirmek ister gibi çanlar çalmaya başladı. Bir anda
manevi bir duygu çatıların üzerinden, duvarlardan, eşiklerin altından
dökülüyormuş gibi geldi ona. Dünya birden yeniden uyuma, evrensel tutarlılığa
kavuşuyordu. Resimlerle, heykellerle, altın rengi ve kırmızı kıyafetler giymiş din
adamlarıyla dolu çocukluğunun uyumu.” s.153
“Tebliğciler: 16.yy. da, vaftiz onları fiziksel olarak değiştirdi. Kurtarılmışlar, bir görevi miras edinmişlerdi: saf ve yeni bir soy geliştirmek. Bir tür Tevrattaki Adem’in reboot edilmesi..
Kelimenin tam anlamıyla yeniden üremeye kara verdiler. Kuşaklar boyunca tek ve aynı insana dönüşmeye. Klonlar, istersen böyle de diyebilirsin. Hep aynı DNA ya sahip olarak üremek için ensest yapıyorlardı. Bu hayvan yetiştiriciliğinde çok iyi bilinen bir tekniktir. Mesela bir at soyu içinde bir kalite geliştirmek istendiğinde, en iyi yöntem kısrağı kendi tayıyla çiftleştirmektir. Ensest yasasını tebliğciler umursamıyor.” s.238
“Tek bir
kişiyi özlerseniz her yer ıssızlaşır.” s.164
“Masumiyet
insanoğlu için sürekli meydan okumadır.” s.278
“Gecenin
bu saatinde, böyle bir hiçlik içinde, en kötü düşman umutsuzluktu.”
"Bu
gizemli soy ağacına el koymak gerekiyordu. Hep kendine dönen, birbirini boğan
dallarıyla biçimsiz bir ağaç. Katili harekete geçiren dürtü de buydu.” s.238
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder