Yazar Adı: Bronislaw Malinowski
Basım
Yılı:1989
Yayınevi:
Kabalcı Yayınları
Sayfa
Sayısı: 200
Kitabı basit bir okumayla okuyamıyorsunuz. Bunun çok ötesine geçmek gerekiyor. Kafamızda kanıksanmış öğretilerle çok çeliştiği oluyor. Biyolojik yaşamdan kültürel yaşama geçişte ailenin kuruluşunu, sınıfsız toplumda ana soyu ailesini ve aileyi (kültürün beşiği) inceler.Birde bize çocukların ve gençlerin özgür cinsel yaşamını anlatır.
Kitap
4 bölümden oluşuyor, Bir Kompleksin Oluşumu, Geleneğin Aynası, Psikanaliz ve Antropoloji, İçgüdü ve Kültür kısımları vardır.
Kompleks:
çocuklukta edinilen ve genelde bireyin bilinç altında kalan kişisel
özelliklerin tümü diye tanımı yapılabilir.
Baskının
Psikanalitik anlamı ise kısaca, “ben” in üst ben’in baskısı altında bir duyguyu
ya da arzuyu reddetmesi diye tanımlarız.
“Zorlama
ve sıkı düzen üzerine kurulu eğitimin olmayışı, çocuk doğasındaki eğilimlerin
daha özgürce gelişmesine olasılık tanır.” s.11
Beri
yandan ahlak güçtür, o olmazsa insan kendi güdülerine karşı savaşamaz ya da
salt güdüsel yaşamın ötesine bile geçebilir; insan kültür durumunda hatta en
basit teknik etkinliklerinde ona durmadan başvurmak zorundadır.
Bir
anne çocuğun babasını nadiren bilir; yam adı verilen festival sırasında hamile
kalırlar. Dolayısıyla bu halkta bizdeki “babalık” kavramı yoktur. Babadan
beklenen koruma görevini dayı yerine getirir. Baba ancak çocukla oynar sevgi
gösterir. “Öedipus komplexi” evrensel bir duygu değil mi? Malinowski, bu
öğretiyi sorgulatıyor. Erkeğin anneye olan aşkı ve babayı rakip görmesi evrensel
bir durum değil mi? Dahası Freud babasoylu toplumu göz önüne alarak dayı-yeğen
ilişkisini hesaba katmaması. İnsanların sosyo-ekonomik düzeylerine göre
burjuvazi bir kimlik üzerinden inşa etmesi, kuramın açık yanlarını gösterir.
Anaerkil
toplumda cinsellik tabu nesnesi değildir, çıplaklık tabuya çarpmaz. Fakat
ataerkil toplumda cinsellik bastırılır ve adeta tabudur. Mesela yazar oradaki
insanların seyrek rüya gördüklerini, gördüklerinin de çok önemsiz şeyler
olduğunu belirtmiş. Freud’un rüyalar hakkında yaptığı analiz ise yaşanmayan
duygular ve arzular bilinç altına itilir ve rüyalar aracılığı ile ortaya
çıkar... Demek ki anaerkille babaerkil toplumdaki ayrımı belirleyen şey
biyolojik değil toplumsal etkenler. Yazar son bölümde de hayvanlarla insanlar
arasındaki ayrıma açıklık getirmiş. “İnsanı yaratan akıl ve güdü değil
gelenektir.”
Kitaplarla diğer insanlara, diğer
coğrafyalara, yaşamlara yolculuk etmeliyiz. Bu olağanüstü bir his. Okuyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder