23 Nisan 2021 Cuma

EMPEDOKLES’İN DOSTLARI

Yazar Adı: Amin Maalouf

Basım Yılı: 2021

Yayınevi: YKY

Sayfa Sayısı: 210

   Amin Maalouf, 1949 Lübnan doğumlu, ekonomi ve toplum bilim okuduktan sonra gazeteciliğe başlar. 1976’da ülkesindeki savaş yüzünden Fransa’ya gider ve orada da gazeteciliğe devam eder. 80’li yıllardan itibaren de kendini tamamen edebiyata adar. Yazarın diğerleriyle bu kitap arasında büyük fark var. Eskiden karamsar bir yazarken şimdi optimist. Hem didaktik hem romantik bir yazarla karşılaşıyoruz. Bu kitabında, hayalle gerçek arasında köprüler kuruyor. Maalouf, düşüncelerini her zaman açık ve sade dile getiren, düşünmeyi, analiz etmeyi basitleştiren muhteşem bir kaleme sahip. Dünyayı izliyor, anlamaya çalışıyor sonrada açıklamaya çalışıyor. Romanlarında hep geçmişten, eski kültürlerden bahseder. Konularında inançlar, uygarlıklar hep merkezdedir. Genelde yıkım ve çöküş üzerine yazar.



   Kitap, Atlas Okyanusu kıyısında küçük bir adada dehşet veren bir sahneyle başlıyor. Beklenmedik bir kararmanın ardından gezegen karanlığa bürünüyor. İnternet, elektrik ve iletişim yok. Adada teknik ressam Alec ve çok satan mitolojik roman yazarı Eve yaşıyor. Kahramanlarımız kırılgan yalnızlıklarının tadını çıkarıyorlar ve o dehşet veren güne kadar birbirlerini görmezden geliyorlar. Bunu Alec’in tuttuğu günlük kanalıyla yavaş yavaş keşfediyoruz. Gezegen ve insanlık tarihi büyük tehlike altında. Mitolojik isimler ve olaylarla dolu oldukça heyecanlı bir hikaye başlıyor. Bu düşündürücü kitap son sayfaya kadar merak uyandırıyor.

   Yazar, bir söyleşisinde: “Bir şeyleri yeni baştan icat etmemiz gerekmez. Birleşmiş Milletler veya diğer kurumlar, Empedokles’in Dostları olabilir. Düzgünce işleyen bir dünya düzeni, sorunları çözen, savaşları önleyen barışçıl bir düzeni kurmak, gezegenimizi korumak bizim elimizde. O dönemden kalanlar gelip bizi kurtarmasın, o kurtarıcılar biziz.”

   Maalouf, kitabı pandemiden önce yazmış. Pandemiyle birlikte mesafe, hijyen ve maskenin önemini nasıl kavradık. Tehlikeyi fark edip gereğini yapıyoruz. Tehlike hayatın her alanında; fark edip, mücadelemize birlik olarak devam etmeliyiz. Kitabı mutlaka okuyun.

    Teknolojik Rönesans mı yaşıyoruz? Sıfırlanıyor muyuz?

“Evvel zaman içinde bir gün insanlık bölünmüş. Bazıları, yeni bir site inşa etmeye giden göçmenler gibi ayrılmışlar. Diğerleri kalmışlar. O zamandan beri birbirine paralel iki insanlık vardır. Biri ışık içinde yaşar ama gölge yapar. Diğeri ise gölgede yaşar ama ışık taşır. Her biri kendi yolunda ve kendi ritmince ilerlemiştir.” s.62

“Bir ulusun ve bir uygarlığın çöküşünü umut makyajıyla gizleyebilmek için, cesaret ve ustalık gerekir.” s.75

“İnsanlık tarihinin şafağı söktüğünden beri kadınlar üzerindeki baskı ve boyunduruk hiçbir devirde bu kadar az olmamıştı; geleneksel olarak doğuşlarından itibaren dayatılan fiziksel ve toplumsal korseden kurtulmaya hiçbir zaman bu kadar yakın olmamışlardı. Kuşkusuz dünyanın her yerinde eşit ölçüde özgür değillerdi, haklarının tamamını henüz ele geçirememişlerdi; ama en azından Eve-Lilith kendisini emellerinin, arzularının hatta aşırılıklarının peşinden canı nasıl isterse öyle gidebilecek kudrette hissediyordu…. Meşru veya yasak, zararsız veya tehlikeli hiç bir zevkten kendini mahrum etmemişti.” s.84

“Zaten hem gelecek hem de geçmiş ölümü taşıyor, yaşamı taşıyan ise şimdiki zaman, tıpkı güneşi ve sarhoşluğu taşıyan bir üzüm tanesi gibi…” s.108

“Bilge birisi kendisini eylemlerinden ve sonuçlarından sorumlu görür; bilgelikten hiç nasiplenmemiş insan ise kendini sadece niyetlerinden sorumlu sayar. s.142

“Eve, uzun süredir dünya masasının yanlış kurulduğuna inanıyordu ve şimdi masanın acımasızca devrildiğini, en varlıklı konuklarında neye uğradıklarını şaşırdıklarını gördükçe ağzı kulaklarına varıyor.” s.158

“Dünya şu son yıllarda açgözlülük ve kinin cirit attığı bir savaş meydanına dönüşmüştü. Her şey sanat, düşünce, yazı, gelecek, sex, komşuluk her şey kokuşmuştu… Ve birdenbire güçlü bir silgi darbesiyle kara tahta siliniverdi. Tarih sıfırdan yeniden başladı, gezegenimiz tekrar masumiyetine kavuştu. “ s.204

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder