Yazar
Adı: Kemal Tahir
Basım
Yılı: 2005
Yayınevi:
İthaki
Sayfa
Sayısı: 651
Kemal Tahir’in tarihsel romanıdır. Eserde
Osmanlı devletinin kuruluş dönemi konu edilir. Kemal Tahir Devlet Anayı hangi
ilke doğrultusunda yazdığına dair bir konuşmasında:
“Bir kere Batı’da roman nereden kaynaklanmış?...
Masaldan, halk hikayelerinden mi?...Tamam! Benim de masalım var, halk
hikayelerim var… Öyleyse romanımızı oturtacağım temel var bende…” diyerek, Türk
romanının Batıyı taklit etmemesi gerektiğini, milli değerlerin romana konu
olabileceğini açıklar. Devlet Ana, yapısı ve içeriğiyle milli nitelikte bir
romandır. İlk baskısını 1967’de yapmış olup Türk Edebiyatının klasikleri
arasına girmiştir. TDK’ dan, 1968 de roman ödülü almıştır. Kemal Tahir romana
“Osmanlı Çekirdeği” adını vermek istemiş sonra “Devlet Ana” ismini uygun
görmüştür.
Devlet Ana karakteri, Rum bacılarına başkan
seçilmiş olan Bacıbey’dir. Uzun boylu, yiğit bir kadındır. Güçlü olmasından
dolayı da Ertuğrul Bey’den başkasını dinlemez. Disiplinli, sert mizacı ve saygı
uyandıran koruyucu kişiliğiyle Osmanlı'daki devlet anlayışının simgesidir. Oğlu
Demircan’ın öldürülmesinden sonra bu hürmete layık görülür.
Yazar, Osmanlı Devletinin kuruluş yılları
öncesine giderek, Türklerin töresini, kimliğini, Orta Asya’dan getirdikleri
kültürlerini yansıtır. Yiğitlik, mertlik, eşitlik ve adalet gibi kavramlar
Türklerin vazgeçilmez özelliklerindendir. Bu özelliklerini Anadolu
topraklarında da yaşamaya devam ederler.
Romanın konusu, Ertuğrul Gazi'nin at
bakıcısı Demircan ve sevgilisi Liya’nın düşmanlar tarafından öldürülmesi
üzerine kardeşleri Kerimcan ve Mavro’nun intikam almak için giriştikleri
mücadele çevresinde ilerler. Romanda tarihi olaylar 1290- 1299 yılları arasında
geçer.
Kitap 6 bölümden oluşur: Kancık Vuruş,
Uyandıran Işık, Dost çelmesi, Fal, Derin Geçit, Kerimcan’ın Yolu. Kitap yine
yazarın diğer romanlarındaki gibi diyaloglardan oluşmuştur. Dönemin tasvirleri
iyi bir şekilde anlatılmış, bol bol Türkmen deyimleri kullanılmış. Masalsı ve
destansı bir dil kullanmış. Kitap beni tam anlamıyla içine çekemedi. Bu yüzden
beğenmedim.
Şeyh Edebali ve Osman Beyin diyalogu:
“Anadolu’yu
bırakacağım şimdilik… Benim gördüğüm tez vakitte gidicidir, Moğol… Çünkü
Moğol’un düzeniyle de uyuşamaz bizim Anadolu toprağı… Eski Yunan'ın Roma’nın
düzeniyle de uyuşmamıştır çünkü… -Rahatça gülümsedi-: Bizim gazi beylikler
çabalasın bakalım, Konya’yı ele geçirmek için… Boğuşsunlar birbirleriyle,
güçten düşürsünler kendilerini boş yere… İşimi kolaylaştırsınlar! Verimli
topraklara sahip olana yarar Anadolu… Tükenmez insan kaynağıdır, insanın zanaatı da göründüğü gibi köylülük değildir, devlet kuruculuğudur.” s.189
“Devlet
gücünün kişisel çıkarlar sağlamak, kıyıcı tutkuları doyurmak için
kullanılmasından her zaman iğrenmiştir.” s.374
Osman tasviri de güzeldi:
“Gerçekten
yakışıklı erkekti. Esmerliğinde buğday tatlılığı, biraz iri burnunda, köşeli
çenesinde hele çatık kara kaşlarında, gücüne, iyi bahtına güvenen, mutlu
erkeklerin iyimser rahatlığı vardı.” s.444
Şeyh Edebali:
“İnsanlar
ne yana gitseler, ölümlerine doğru giderler.” s.600
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder