29 Eylül 2019 Pazar

DEVLET ANA



Yazar Adı: Kemal Tahir
Basım Yılı: 2005
Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 651

   Kemal Tahir’in tarihsel romanıdır. Eserde Osmanlı devletinin kuruluş dönemi konu edilir. Kemal Tahir Devlet Anayı hangi ilke doğrultusunda yazdığına dair bir konuşmasında:
  “Bir kere Batı’da roman nereden kaynaklanmış?... Masaldan, halk hikayelerinden mi?...Tamam! Benim de masalım var, halk hikayelerim var… Öyleyse romanımızı oturtacağım temel var bende…” diyerek, Türk romanının Batıyı taklit etmemesi gerektiğini, milli değerlerin romana konu olabileceğini açıklar. Devlet Ana, yapısı ve içeriğiyle milli nitelikte bir romandır. İlk baskısını 1967’de yapmış olup Türk Edebiyatının klasikleri arasına girmiştir. TDK’ dan, 1968 de roman ödülü almıştır. Kemal Tahir romana “Osmanlı Çekirdeği” adını vermek istemiş sonra “Devlet Ana” ismini uygun görmüştür.


   Devlet Ana karakteri, Rum bacılarına başkan seçilmiş olan Bacıbey’dir. Uzun boylu, yiğit bir kadındır. Güçlü olmasından dolayı da Ertuğrul Bey’den başkasını dinlemez. Disiplinli, sert mizacı ve saygı uyandıran koruyucu kişiliğiyle Osmanlı'daki devlet anlayışının simgesidir. Oğlu Demircan’ın öldürülmesinden sonra bu hürmete layık görülür.
   Yazar, Osmanlı Devletinin kuruluş yılları öncesine giderek, Türklerin töresini, kimliğini, Orta Asya’dan getirdikleri kültürlerini yansıtır. Yiğitlik, mertlik, eşitlik ve adalet gibi kavramlar Türklerin vazgeçilmez özelliklerindendir. Bu özelliklerini Anadolu topraklarında da yaşamaya devam ederler.
   Romanın konusu, Ertuğrul Gazi'nin at bakıcısı Demircan ve sevgilisi Liya’nın düşmanlar tarafından öldürülmesi üzerine kardeşleri Kerimcan ve Mavro’nun intikam almak için giriştikleri mücadele çevresinde ilerler. Romanda tarihi olaylar 1290- 1299 yılları arasında geçer.
   Kitap 6 bölümden oluşur: Kancık Vuruş, Uyandıran Işık, Dost çelmesi, Fal, Derin Geçit, Kerimcan’ın Yolu. Kitap yine yazarın diğer romanlarındaki gibi diyaloglardan oluşmuştur. Dönemin tasvirleri iyi bir şekilde anlatılmış, bol bol Türkmen deyimleri kullanılmış. Masalsı ve destansı bir dil kullanmış. Kitap beni tam anlamıyla içine çekemedi. Bu yüzden beğenmedim.
   Şeyh Edebali ve Osman Beyin diyalogu:
“Anadolu’yu bırakacağım şimdilik… Benim gördüğüm tez vakitte gidicidir, Moğol… Çünkü Moğol’un düzeniyle de uyuşamaz bizim Anadolu toprağı… Eski Yunan'ın Roma’nın düzeniyle de uyuşmamıştır çünkü… -Rahatça gülümsedi-: Bizim gazi beylikler çabalasın bakalım, Konya’yı ele geçirmek için… Boğuşsunlar birbirleriyle, güçten düşürsünler kendilerini boş yere… İşimi kolaylaştırsınlar! Verimli topraklara sahip olana yarar Anadolu… Tükenmez insan kaynağıdır, insanın zanaatı da göründüğü gibi köylülük değildir, devlet kuruculuğudur.” s.189
“Devlet gücünün kişisel çıkarlar sağlamak, kıyıcı tutkuları doyurmak için kullanılmasından her zaman iğrenmiştir.” s.374
   Osman tasviri de güzeldi:
“Gerçekten yakışıklı erkekti. Esmerliğinde buğday tatlılığı, biraz iri burnunda, köşeli çenesinde hele çatık kara kaşlarında, gücüne, iyi bahtına güvenen, mutlu erkeklerin iyimser rahatlığı vardı.” s.444
   Şeyh Edebali:
“İnsanlar ne yana gitseler, ölümlerine doğru giderler.” s.600


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder