Yazar
Adı: Kemal Tahir
Basım
Yılı:2016
Yayınevi:
İthaki
Sayfa
Sayısı: 359
Kemal
Tahir’de Nazım Hikmet gibi düşünce mahkumlarından. Hatta Nazım’la beraber
tutuklanıp hapse atılmış.1938 yılında hapse girmiş, 1951 yılında serbest bırakılmış,
Nazım ise sürgüne gönderilmiş.
Karılar koğuşu kitabını, hapiste olduğu
yıllarda yazmış. 1940’lı yıllardaki Anadolu’yu, baş karakter Murat (yazarın
kendisi oluyor) ekseninde anlatıyor. Romanın adı
her ne kadar Karılar Koğuşu olsa da kitap hapishanede erkek merkezli bir
hikayeyi ele alır.
“Gece
insanı rahatsız edecek derecede sakindi. Bu rahatsızlık, sabahın ilk
saatlerinde başlayıp, gecenin yirmi birine kadar asla kesilmeksizin devam eden
bi ton mapushane binasının öfkeli ve ümitsiz homurtusunun kesilmesinden ileri
geliyor.” s.287
“Sükut
ne acayip şey… Canlı gibi… Sanki arkasında durmuş bir yaklaşıp bir uzaklaşarak
kendisiyle şakalaşıyor.” s. 288
Kemal Tahir’in ölümünden sonra 1974 yılında
yayınlanan romanıdır. Malatya Cezaevi deneyimlerini, 2. Dünya Savaşı yıllarının
Türkiye’sini anlatmak için kullanmıştır. Türkiye, 2.Dünya Savaşına katılacak
mı? Katılacaksa Almanların yanında mı Müttefiklerin yanında mı yer alacak?
Savaşın belirsizliği insanları daha büyük sefalete sürüklerken Murat, hapis
hayatının zorlukları içinde, giderek bayağılaşan insanların her şeyi
yapabildiklerine tanık olur. Kitap, kötü yola düşmüş kadınların ceza evine gelmesiyle başlar. Anadolu kadınının hapishanede de bitmeyen çilesini
anlatıyor. Arka kapaktan.
İdama mahkum edilen Hanım, Malatya
genelevinden gelen Tözey, Gardiyan Şefika ve küçük mahkum Aduş… Her birinin
farklı hikayeleriyle dolu bir roman.
“Herkes
kabahatli de cezayı yalnız Hanım, Tözey, Şefika çekiyor. Hanım'ın oğlancılık
eden kocası, Şefika'nın eve o…. getiren
efendisi suçsuz mu? Tözey’i Maho Ağa'nın hizmetkarına verdikleri zaman 13
yaşındaymış. Üç aylık gelinken ağa tarlada hücum ederek cebren ırzına geçmiş.
Şimdi kız kerhanede, Ağa ise Akçadağ Belediye reisi…” s.346
“Kanun
böyle emrediyor. Kanunu bildin mi? Küçük sineklerin takılıp kaldıkları büyük
sineklerin delip geçtikleri örümcek ağı… Yahut da Artaki’nin meşhur sazı…”
s.351
Yazar gerçek
hayattaki dostları Nazım Hikmet ve Piraye’yi oldukları gibi anar, Hitleri İsmet
İnönü’yü sık sık cümlelerinde kullanır. Toplumun cinselliğe bakışını ve
yaşayışını açık seçik anlatan bir yazar. Kitapta ikili konuşmalar çok yoğun
olduğundan okurken biraz sıkıldım. Sosyoloji kitabı da denilebilir.
Toplum
inkılapları anlamamış, hele kadınlar kendilerine verilen hakların farkında
değiller. Hala erkeklerin gölgesinden çıkamadıklarını görüyorsunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder