3 Ağustos 2019 Cumartesi

SON KUŞLAR



Yazar Adı: Sait Faik Abasıyanık
Basım Yılı: 2011
Yayınevi: Türkiye İş Bankası
Sayfa Sayısı: 134

   Sait Faik, durum(kesit) hikayesi yazarıdır. Yani olay hikayeciliğindeki (plan; serim, düğüm ve çözüm) bölümlerine önem vermeyen, olayın herhangi bir yerinden başlayan ve sonuca bağlamayan hikayeler vardır. Başka bir ifadeyle; anlatıcı ile hikaye kişisi, dolayısıyla rüya ile gerçek çoğu zaman birbirine girmiştir. Öyküyü artık bir olay değil, zihinsel bir sıçrama ya da bugünün tabiriyle bilinç akışına benzer ögeler yönetmeye başlamıştır. Kimi zaman duygular, kimi zaman da bir durumun veya olayın duyular yoluyla insan üzerinde bıraktığı etki etrafında kurulması nedeniyle öykülerdeki dağınıklık belli bir noktaya odaklanan bazı temaları tekrar ettiği; anlatıcının ve hikaye kahramanlarının kendisi bizzat yazara dönüştüğü için biz bu savrukluğu son dönem öykülerinde fark edemiyoruz gibi geliyor. Yavuz Türk’ün "Kafka Okur" dergisinden alıntıyla başladım.


   Son kuşlar öykü kitabı, 20 öyküden oluşuyor. Kitabın sonunda da Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Sait hakkındaki yazısı yer alıyor. Beni etkileyen bazı öykülerini özetlemek istiyorum:
   Son Kuşlar hikayesinde, yazar doğanın gittikçe yok olmasından yakınıyor. Gelecek nesillerin ne bu son kuşları ne de doğanın güzelliğini göremeyeceklerini okuyucuya kavratmak istiyor.
   Bulunamayan hikayesinde, Arşimet kanununu bir adama  kanıtlamaya çalışır ve sonunda adam pes eder.
   Yaşayan;  yazar evinden, sahildeki balık tutan adamları gözlemliyor. Onların balık tuttukları andaki sevinçlerini, yüz ifadelerini, iş yaparken ki hallerini betimliyor. Balıkları pay ederken yapılan aç gözlülüklerin den bahsediyor.
   Türk Ülkesi; hikayesindeki rüzgarı tasvirinden bir alıntı:
“Ara sıra çamdan, fundadan, defne ve zeytinden, denizden ve karanlıktan, köşk bahçelerinin havuzundan çıkma, yerli, otlak bir lüfer balığının dibinde gezinişiyle fiske fiske denizden fırlama, öldürürcesine serin, gebertircesine kokulu, kim olursa olsun, ne olursa olsun bir mahluk dudaklarına muhtaç bir insanın ruh halini kamçılayan bir rüzgar…” s.89
   Dondurmacının çırağı; hikayesinde yazar insanların sürekli birbirlerinin kusurlarını aradığını, birbirleriyle küstüklerinde bile üzüntü duymadıklarını hatta mutlu olduklarını söylüyor. Küçükken dondurmacının çırağıyla yaşadığı dostluğu anlatıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder