8 Ağustos 2019 Perşembe

AYAŞLI VE KİRACILARI



Yazar Adı: Memduh Şevket Esendal
Basım Yılı: 2016
Yayınevi: Bilgi
Sayfa Sayısı: 256

   Memduh Şevket Esendal, 1884’te İstanbul’da doğdu. 1906’da İttihat ve terakki Cemiyetinde, 1908’den sonrada müfettiş olarak çalıştı, Anadolu’da birçok yeri dolaştı. TBMM kurulunca Atatürk’ün yanında yer aldı.1952’de Ankara’da öldü. Gerçek Türkçü, milliyetçi, inkılapçı büyük devlet adamı Esendal, daha çok edebi yönü ve usta hikayeciliği ile tanınmıştır.Türk öykücülüğünün önemli yazarlarındandır. Çehov tarzı denilen Durum hikayeciliğinin, edebiyatımızdaki temsilcisidir.Öykülerinde, çok yakından tanıdığı dalgacı, yiyici, sömürücü, zavallı küçük memurları, devlet görevlilerini anlatmıştır.Dil bakımından temiz, berrak, sade hatta Ömer Seyfettin’den daha sade bir Türkçe kullanmıştır. Sait Faik, Esendal’ı en iyi analiz eden hikayecilerimizdendir. Sıradan insanların yaşamları etrafında gezinir, hayattan aldığı konuları temiz bir dil, sadelik ve içtenlikle işler.


   Ayaşlı ve Kiracıları, yazarın önemli yapıtlarındandır. 1934 yılında yayınlandı. 1942’de CHP Roman ödülü aldı. Romanda, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Ankara’dan bir kesit okuruz.
   Kitap, Ayaşlı İbrahim’in apartmanında yaşayan halkın çeşitli kesimlerinden insanların yaşadığı olayları, sorunları, ahlaksal bozukluklarını karakterler arasındaki diyaloglarla sunar. Erkek karakterlerde; yaptıkların işlerin bozukluklarına, uyuşturucu, cinayet gibi konulara dikkat çeker. Kadın karakterlerde ise sadakatsizlik, kumar, fiziksel şiddet, evlilik dışı çocuk edinme konularını eleştirir. Özellikle kadınların durumları üzerinde durur. Olaylar, odalardan birinde kalan bir banka memurunun gözünden anlatılır. Kitapta gerçekten güzel bir Türkçe kullanılmış. Bazen Ayaşlının kiracılarının  konusu bile yok ama  bu insanların hayatları içiçe geçmiş, gizlenen ve açığa çıkan sırları var. Kitabı sürükleyici yapan da bu sanırım. O dönemin yaşayışını merak edenler için tavsiye ederim.
“Neyi yapamam sanırsa onu yaptırdılar; nelerden korkarsa hepsi başına geldi.” s.68
“Saç, kadının ziynetidir.” s.16
“Hani öküzü döverler ağlamaz da, tutup okşarlar, garipser, ağlar. Benim okşamam da ona öyle geldi. İnsanın her zamanı bir olur mu?” s.134


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder