Yazar
Adı: Sabahattin Ali
Basım
Yılı: 2018
Yayınevi:
Yapı Kredi Yayınları
Sayfa
Sayısı: 255
Sabahattin Ali’nin ideolojik kimliği,
siyasal duruşu en çok bu romanındaki metinlerinde hissedilir. Irkçı cephelerin
kirli çamaşırlarını metnin dokusuna yedirmiş olsa da her kesime ve kahramana
kendisini savunma hakkını vermeyi de ihmal etmemiştir. Milliyetçi, Türkçü,
Turancı kesimlerde büyük tepkiler toplamış netice olarak Nihal Atsız hakkında
yazdığı hakaret dolu bir yazı nedeni ile açılan dava sonrasında oldukça
sıkıntılı ve baskılı günler yaşamıştır. Bu yaklaşımı yazarın diğer eserlerinin de
irdelenmesine yol açmış. Kitapları uzun süre Marksist düşünceler içerdiği,
halkı devlete kışkırtmak amaçlı yazıldığı gerekçesiyle; okunması, basılması
yasaklı eserler arasında gösterilmiştir.
Balıkesir’den başlayıp İstanbul’da son bulan
bir serüven romanı olan İçimizdeki Şeytan 28 bölümden oluşmaktadır. Bu
serüvende 3 temel şahıs vardır: Macide, Ömer ve Bedri. Cumhuriyet kavramının
henüz sindirilmemişliği, hayata getirdiği yeniliklere uyum sağlayamayan halkın
çabaları, toplumda meydana gelen aydın ve geri kalmış Anadolu ayrımı, romandaki
bu 3 karakter üzerinden verilmeye çalışılmıştır. Yazar aydın kesim olarak
nitelendirilen sınıfın temsilcisini Ömer karakteri üzerinden vermiş. Macide, Anadolu'nun bağrından gelmiş, Ömer’le bir aşk döngüsü yaşayan bir karakterdir. Burada geleneksellikle modernliği
mukayese eder.
Yazarın, Aydınlanma çağının öne çıkardığı
rasyonel akla karşı bir tepki olarak doğmuş bu akımın içimizde ipe sapa gelmez
bir “şeytan” bulmuş olması çok yadırganan bir durum olmamış. Bu şeytanı
dönemsel bir politik düzlemde, eleştirel bir bakış açısı oluşturmak için
kullanması oldukça dahice olmuş. Yaşamı boyunca saldırıya uğraması ve alçakça öldürülmesi,
tarihsel bir acı olarak belleğimize yer etmiştir.
Ömer, hem postanede çalışır hem de
üniversite de felsefe okuyan bir gençtir. Bir yaz günü vapurda Macide’yi görür
ve aşık olur. Macide, konservatuvar eğitimi için Emine Hanım tarafından İstanbul'a getirilmiş genç bir kızdır. Zamanla Emine Hanımların evde işler iyi gitmez,
Macide evden ayrılır. Ömer’le karı koca hayatı yaşamaya başlar. Ömer sürekli
olarak insanı farklı şeyler yapmaya kışkırtan bir “iç şeytan”ın varlığından
söz etmektedir. Romanda kahramanlar birer “söylem taşıyıcısı” olarak yer alır.
Ömer’in sürekli iç ve dış diyaloglarıyla; içindeki şeytanın esiri olduğunu ve
kararsızlıklar içinde dolaştığını okuruz. Başkalarından geçinmekte ve hızlı
yaşamaktadır. Arkadaşı Nihat’la girdiği gizli işler sonucu hapse düşer. Macide
ortaokul yıllarında gönül ilişkisi yaşadığı, Bedri ile yeniden bir araya gelir.
Beraber evlenip düzenli bir hayata başlarlar.
İçimizdeki Şeytan, aşk romanı gibi aynı
zamanda da politik bir roman gibidir. Romanın dili sade, temiz ve akıcıdır.
Uzun bir süreden beri bir kitap okuduktan sonra sarsıldığımı hissetmemiştim.
Gerçekten de sarsıcıydı. Kahramanların kişilikleri ve aşkları çok iyi tahlil
edilmiş. Okuyun mutlaka.
“İnsan
dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı.
Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.” s.188
İNSAN
KOKAN SOKAKLAR
“Kalabalık
beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum bazen bütün insanları
boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum. Bazen de hiçbirinin yüzünü görmek
istemiyorum. Bu nefret falan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile.
Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir
hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda
bana yakın birilerini arıyorum. Bütün beynimden geçenleri teker teker uzun uzun
anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz.”
“Ne
kimse beni teselli etmeli ne de ben kimseyi… Riyakarlık teselli de son haddini
bulur. Bu anda çehrelerin aldığı yalancı teessür ifadesi; o biraz yukarı kalkıp
birbirine yaklaşan kaşlar, o hafif hafif ve anlayışlı bir tavırla sallanan baş
ve o derinden çıkarılmaya çalışılan matemli ses insanı deli eder.” s.66
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder