4 Ocak 2019 Cuma

ANKARA



Yazar Adı: Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Basım Yılı: 2017
Yayınevi: İletişim
Sayfa Sayısı: 250
Türk Edebiyatının Milli Edebiyat dönemine başlıyorum.

   Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Türk toplumunun sorunlarına tarihsel açıdan bakmaya çalışmıştır. Romanları belli tarihsel dönemlerin romanlarıdır. Roman boyunca 3 erkekle evlendirilen Selma karakteri üzerinden Cumhuriyetin “ideal eş “ algısı anlatılmaya çalışılmış.


 Ankara romanı, 3 bölümden oluşur:
   1. Bölüm: Sakarya Savaşı öncesi (1922’ye kadar)
 Kurtuluş zaferi ile sonuçlanan savaş yıllarındaki Ankarayı kısaca anlatır. Roman kahramanı Selma Hanım, Milli Mücadele yıllarında bir banka şefi olan Nazif beyin karısıdır. İstanbullu Hanım için Ankara’da hayat tek düze, sıkıcı, yoksulluklarla doludur. Kocasının Milli davaya bağlanmadığını gören Selma Hanım yavaş yavaş kocasından kopmaya başlar. İlk bölümden dikkatimi çeken bir alıntı:
”Gerçi Selma Hanım, bu şöhret düşkünlerinden (Halide Edip Adıvar’a şöhret düşkünü demiş gibi anlıyorum) bu ihtiraslı politikacı kadınlardan biri değildi. İyi bir tahsil görmüş olmasına rağmen ve fikir davalarını çok iyi anlayabilecek bir seviyede bulunmasına rağmen memleket işlerine karışmak emeli gönlünden hiç geçmemişti. O,bu vazifeyi yaşını başını almış ve hayatta artık kendisi için yapacak bir şeyi kalmamış hanımlara bırakıyordu.” s.18
   2. Bölüm: Cumhuriyet ilanını izleyen yıllar (1926’ya kadar)
   Bu bölümde, zaferden sonraki Ankara vardır. Selma Hanım Nazif beyden ayrılmıştır.Selma Hanım eski Binbaşı emekli Miralay Hakkı Bey’le evlenmiştir İkinci eşi ile “vatanı kurtarma” paydasında buluşmuşlardı. Vatan kurtulunca ortak payda yok oldu.  Hakkı Bey, Milli Mücadele yıllarında atılgan, yiğit bir askerdir. Koşullar değişmiş, değişen koşullar Cumhuriyet öncesinin kişilerini de değiştirmiştir. Milli Mücadele kazanılmış, birinci bölümün kahraman yüzbaşısı Hakkı Bey’in; idealist, kahraman kimliğinden hiç eser kalmamış, sığ bir batı hayranı olarak balodan baloya koşan; kendisinin yabancı kadınlarla, karısının yabancı erkeklerle dans etmesinden gurur duyan, lüks içinde yüzen bir hayat yaşıyorlardı. Yabancı şirketlerin adamlarından “komisyon” alan bir adama dönüşmüştü. Vurguncu, harp zengini şirket meclislerinde dolaşan, vurdumduymaz bir hal içindeydi. Tek istediği güzelliği ve şıklığı ile göz kamaştıracak bir kadına kavuşmaktır. Hakkı Bey, Selma Hanımla salon kadını olacağı konusunda hiçbir tereddüt duymadığı için evlenmişti. Selma, bunalımını çalışarak aşmayı düşünür. Bu isteğine Hakkı Bey cevap bile vermeyecektir. Selma niçin çalışacağını izah ederse belki kocasının cevap vereceğini düşünür:
“Hayatımı kazanmak için değil fakat bir şeye yaramak için, bizi yalnız süsleyip dans ettirmek için mi açtınız? Yalnız buna yarayan bir kadın hürriyetinin ne kıymeti var? “ s.152
Onunla bir çocuk gibi alay etti. Verdiği cevap:
“Geriye alırsak kıymetini o vakit anlarsınız.”
Selma Hanım Hakkı Beyin bu yüzünü kaldıramaz ve ayrılır. Artık halkçılık diye bir dava kalmamıştır. Kitapta, İnkılabı böyle anlayanların hep kendi lehlerine çekenlerin eleştirileri vardır.
  ”Garpçılık bu değildir. Garpçılığı eğlence tarzı telakki etmeyiniz. Garpçılık her şeyden evvel bir yapma, yaratma, kurma, iletme ve işletme gücüdür. Bütün bu yaptığınız şeyler hep ondan sonra gelir.” Diye bağıracak olsanız alemin keyfini kaçırmaktan ve bir ukala gibi görünmekten başka bir işe yaramazsınız.” s:144
   Selma Hanım bu sırada yazar Neşet Sabit’le tanışır. Bundan sonraki hayatında toplumsal hizmet için öğretmenlik görevine atılır.
“Demokrasilerde, yukarıdan aşağıya doğru inmek yoktur. Hep aşağıdan yukarıya doğru çıkmak vardır. Bunun aksi, ancak bir katastrofu ifade eder.” s.167
Selma Hanım,  kendi kendine felaketini böyle ifade eder. Neşet Sabit’e, birinci kocadan ayrıldım, ikincisinden de ayrılmak üzereyim, gelip burada kendine bir yer arıyorum diye bahtsızlığını anlatır.
    Son Bölüm: Cumhuriyet sonrası (1937 ve 1943’e kadar)
 Roman, Cumhuriyetin 10. Yıl dönümü bayramıyla başlar. Gazi Mutafa Kemal’in Türk Milletine hitabesiyle Ankara'nın çehresi değişmiştir. Selma Hanım Neşet Sabit’le evlenmiş ve yeni hayatının inşasında elele vererek büyük bir aşkla çalışmaya başlamışlardır. Harf İnkılâbı, Tarih Cemiyeti, Yüksek İktisat Enstitüsü, Halk evleri gibi daha birçok alanda büyük atılımlar, yenilikler gerçekleşmektedir. Selma Hanım Neşet Sabit’le fırsat buldukça Anadolu'nun çeşitli yerlerine seyahat ederler. Kitapta, Anadolu toprağı, kırı, bayırı, dağı taşıyla cennetin bir parçası gibi tasvir edilir. Pınarbaşı'nda düzenledikleri eğlencelerde halk ezgileri, türküleri çalınır, söylenir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder