29 Aralık 2018 Cumartesi

MEMLEKET HİKAYELERİ



Yazar Adı: Refik Halit Karay
Basım Yılı: 2015
Yayınevi: İnkılap
Sayfa Sayısı: 183

Türk edebiyatı, Fec-ri Ati dönemi eserlerine kaldığım yerden devam ediyorum. İyi okumalar.
   Refik Halit Karay’ın Memleket Hikayeleri kitabı, katıksız hikaye keyfi yaşatıyor. Anadolu'nun yarım yüzyıl içinde değişen ve değişmeyen davranışlarına ışık tutuyor. Okurken yazarın eşsiz görüş ve anlayışına hayran kalıyorsunuz. İnsan ve sosyal hayatın üzerine yazdığı bu hikayelerde dönemin manzarasını, psikolojisini ve mantığını çok derin, dolu ve gerçekçi şekilde yaşıyor ve yaşatıyor. 18 hikayenin tümünde bir canlılık ve aydınlık var. Anadoluyu anlamanın yolu bu kitaptan geçiyor. Hiç bir siyasal inanç gözetmeden bütünüyle insanların acılarını incelemiş. Psikoloji ve sosyoloji eseri kadar kıymetli bir kitaptır. Yazar; tekniği, dilinin güzelliği, taşlamalarının inceliği ve tasvirlerinin gücüyle ün yapmış Türk edebiyatının başında gelir.


   Sus Payı hikayesini 1909 yılında yazması o engin insan zekasıyla mümkündür. Çünkü o yıllarda Türk sanayisi yeni kurulmak üzereyken ve işçi problemi yokken yazması çok ileri görüşlü olduğunu gösterir.
   Yatık Emine, (Feneryolu1919) hikaye, Ankara’ya iki gün ötede küçük bir kasabada geçmektedir. Kasabanın kadınları bol bol evlenmekten ve sık sık çocuk doğurmaktan başka ömürlerinin tadı ve acısı yoktur. Kaçma kaçırma gibi olaylara tek tük rastlanır, ahlaksızca olgular çok az görülür. Sazsız, sözsüz, düğünsüz, derneksiz ölü bir hayat vardır. Kasabada tek aykırı olay Yatık Emine'nin sürgün olarak bu kasabaya gelişidir. Kasabalı bundan çok rahatsız olur. Fakat valilik emrine karşı gelemezler. Önce hapishanede sonra hastanede barındırmaya çalışırlar. Sürekli dövülüp dışlanır. Kasabanın dışında bir eve yerleştirirler. Hiç kimse hiçbir esnaf yiyecek dahi vermez. Kış gelir. Sonra Emine’den ses çıkmıyor, evine gidip bakarlar, soğuk ve açlıktan ölmüştür.
   Şeftali Bahçeleri hikayesi, kasabaya yeni gelen Yazı İşleri Müdürü Agah Bey, dünyanın gidişatından habersiz, kuramsal görüşlerle büyümüş, dik başlı, kuru zevkli bir adamdı. Kafasının içi kasabaya geldiği gün yeni düzenlemeler, örgütler, yardım dernekleri gibi ağır düşüncelerle doluydu. Memleketi kaplayan tembelliği, durgunluğu kafası almıyordu. 1 yıl sonra!... hoş bahçe kokusunu ciğerlerine çeker, minderlere uzanıp “Gel keyfim gel” diye söylenir.
   Koca Öküz hikayesi, Hacı Mustafa köyün ileri gelenlerindendir. Kasabadaki memurlara hediyeler dağıtır.
   Vehbi Efendinin Kuşkusu, Bilecik'te yaşanır. Vehbi Efendi kantar katibidir. Kendi halinde kimseyle ilgisi olmayan bir adamdır. İftiraya uğrar.
   Sarı Bal, hikaye Çorumda yaşayan yerli tipleri özel havası içinde çok ince taşlamalarıyla anlatır. Mevki sahibi kimseler bu eve hep uğrar. Bu evde içki, zina, eğlence her şey vardır.” s.70
   Şaka, üç arkadaş denizde çapkınlığa çıkarlar, içlerinden Servet Bey çok iyi yüzücüdür. Rum kızı Destina’ya şaka yapmak ister, denize girer fakat geri dönmez. Servet Beyin ağa dolanmış cesedi denizden çıkarılır.
   Boz Eşek,” hayvan bir önem kazınmıştı ki; önüne bol yem dökülüyor, mısır sapları yığılıyordu. Bu dinsel bir ödevdi.”
   Yılda Bir hikayesinde ” Bekir Elif’in vücudunda kapanmış bir bıçak yarası gördü, parmağını oraya dokundurup “Nedir bu?” diye sordu. Bu soruda sanki hakkı yenilmiş bir adamın öfkesi vardı. Kadın güldü. Hiç cevap vermedi…”
   Bir Saldırı hikayesi, beni ağlatan hikayelerden biriydi. “Mütareke yıllarında bulunuyorlardı, cepheden veya esaretten sıskası çıkmış dönen, hastanede tedavisi bitmeden sakat ve illetli olarak kapı dışarı edilen nice yedek subaylar vardı ki, ne maaş alabiliyorlar, ne iş bulabiliyorlardı. Yıllarca özlemini çekerek, yaşadıkları hudutlardan evlerine dönünce açlıktan ve yoksulluktan bir tutam mutluluk ve rahata kavuşamamışlardır. Bu öyle bir devir idi ki yalnız askeri bir felakete bağlı kalmıyordu; sosyal bakımdan da dünyanın en korkunç, usandırıcı ve kemirici bir devresi idi. Koca bir insan soyu dermansız babalar, ezgin analar, gıdasız çocuklarla özellikle bozulan ahlak ile kavruk, yatkın çürük kalmıştı.” s.169
   Toplumsal ve bireysel ahlak problemleri üzerine tespitleri çok gerçekçidir. Mutlaka okuyun. Tekrar tekrar okuyun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder