Yazar
Adı: İnci Aral
Basım
Yılı: 2017
Yayınevi:
Kırmızı Kedi
Sayfa
Sayısı: 279
İnci Aral; çocukluğu ölümler, göçler,
ayrılıklarla geçmiş, halanın yanında yaşamış, içe kapanık, hırçın bir çocukken
kitaplara sarılmış bir yazarımızdır. Okuyarak ve yazarak çocukluk yaralarını
sarmış. 40 yıllık yazarlık serüveni önce mektuplarla başlamış, ilk öyküsünü
1977 yılında yazmıştır. Kalemine hayran olduğum yazarın İçimden Kuşlar Göçüyor,
Mor, Taş ve Ten, Safran Sarı kitaplarını okumuştum. İnci Aral dupduru Türkçesi
ve yalın anlatımıyla “Sevgili” kitabını okuruyla buluşturuyor.
Yılmaz Güney, hakkında etraflı bir bilgiye
sahip değilim. Hayatını bir amaca adamış, zorluklara rağmen yılmayan, dava
adamlarının mücadeleli hayatlarına hep saygı duymuş, hep ilgimi çekmiştir.
Sevgili kitabı da bir Yılmaz Güney biyografisidir.
Kitabın kahramanı Yavuz ve Nilüfer. Yavuz’un
babası kan davası yüzünden Çukurova’ya göçmüş, topraksız, yoksul bir ailedir.
Bir gün eve kuma getirir ve o gün Yavuz ilk kez acıyla tanışır. Annesi
çocuklarını alarak Adana’ya göçer. Fakat hem anne hem baba onca yoksulluklarına
rağmen sanki çok büyük dayanakları varmış gibi kendilerini yere vurmayan
insanlardır. Gururlu, dışa karşı başlarını dik tutan yapıları vardır. O
dönemin şartlarında o imkansızlıklar içinde bir sinema dahisi, baskılara rağmen
yüzlerce film ortaya koymak hayranlık uyandırıcı.
Nilüfer’le bir film setinde tanışırlar.
Aşktan öte bir duyguydu Nilüfer'e hissettiği.
”Aşkın özünde körlük, inat ve mantıksızlık
var.” s.34
”Sevgi insanın dünyaya açılan en güzel
penceresidir.” s.43
Nilüfer ise kolejli bir sosyete kızıydı.
Liseyi bitirince ailesi eğitimine yurt dışında devam etmesini istiyordu. Yavuz
ise yaşlı, eli silahlı, kumarhanelerde basılan ünlü bir sinemacıydı. İnatçıydı,
Yavuz’un varlık nedeni film yapmaktı. Kavga adamıydı, sineması da kavga
sinemasıydı. Nilüfer ise hayatta anlam bulmak istiyordu. Yavuz'a her zaman
saygı ve hayranlık duymuştu.” Yavuz’un doğrularını kural sayıp kendi
doğrularımı onun hayatı içinde eritmeyi ne ölçüde başarabilirim?” s.66
Ve her
şeye rağmen evlendiler.
“Ben zorluğun gerçek anlamını bilemem. Zor
koşullara doğup epey zaman ayakta kalma savaşı verdiğimden zorla kolayı
birbirinden ayırmayı öğrenemedim. Bunun iyi yanı insana mücadele inadı ve
başarı azmi kazandırması, kötü yanı ise fazla kabaran öz güvenin belaya
bulaşmayı kolaylaştırmasıdır.” s.35
Yavuz, siyasi çalışmalara da başlamıştı. “ O günlerde sol hareket belli bir toplumsallık ve meşruluk yakalamıştı. Özellikle
15- 16 Haziran yürüyüşleriyle öne çıkan, gelişen işçi sınıfı hareketinin de
etkisiyle yükselişteydi. Ekonomik krizle yönetim bunalımına giren hükumet siyasal İslamı ve gericiliğin diğer kollarını yardıma çağırırken siyasetin
tansiyonu hızla yükseliyordu.” s.106
Yavuz ne film çekmekten ne de siyasi
çalışmalardan vazgeçmiyordu. Çocukları oldu. O sırada hapse girdi. Yavuz
Anadolu’da bir sinema tanrısıydı. Nereye girse herkes ayağa kalkıp tapınır gibi
çevresini sarıyordu. Hapisliğinden sonra Kral imgesine birde siyasi muhalefet
eklenmişti. Yavuz’un en çok Yavuz Günay olduğu dönemiydi.
Kitap Yılmaz Güney’in hayatı etrafında 1
Mayıs 1977’yi, Maraş’ı, 1980 askeri darbesini yani dönemin önemli kavşaklarını
da hatırlatır.
Herkese keyifli okumalar dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder