22 Aralık 2018 Cumartesi

SEVGİLİ



Yazar Adı: İnci Aral
Basım Yılı: 2017
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Sayfa Sayısı: 279

   İnci Aral; çocukluğu ölümler, göçler, ayrılıklarla geçmiş, halanın yanında yaşamış, içe kapanık, hırçın bir çocukken kitaplara sarılmış bir yazarımızdır. Okuyarak ve yazarak çocukluk yaralarını sarmış. 40 yıllık yazarlık serüveni önce mektuplarla başlamış, ilk öyküsünü 1977 yılında yazmıştır. Kalemine hayran olduğum yazarın İçimden Kuşlar Göçüyor, Mor, Taş ve Ten, Safran Sarı kitaplarını okumuştum. İnci Aral dupduru Türkçesi ve yalın anlatımıyla “Sevgili” kitabını okuruyla buluşturuyor.


   Yılmaz Güney, hakkında etraflı bir bilgiye sahip değilim. Hayatını bir amaca adamış, zorluklara rağmen yılmayan, dava adamlarının mücadeleli hayatlarına hep saygı duymuş, hep ilgimi çekmiştir. Sevgili kitabı da bir Yılmaz Güney biyografisidir.
   Kitabın kahramanı Yavuz ve Nilüfer. Yavuz’un babası kan davası yüzünden Çukurova’ya göçmüş, topraksız, yoksul bir ailedir. Bir gün eve kuma getirir ve o gün Yavuz ilk kez acıyla tanışır. Annesi çocuklarını alarak Adana’ya göçer. Fakat hem anne hem baba onca yoksulluklarına rağmen sanki çok büyük dayanakları varmış gibi kendilerini yere vurmayan insanlardır. Gururlu, dışa karşı başlarını dik tutan yapıları vardır. O dönemin şartlarında o imkansızlıklar içinde bir sinema dahisi, baskılara rağmen yüzlerce film ortaya koymak hayranlık uyandırıcı.
   Nilüfer’le bir film setinde tanışırlar. Aşktan öte bir duyguydu Nilüfer'e hissettiği.
  ”Aşkın özünde körlük, inat ve mantıksızlık var.” s.34
  ”Sevgi insanın dünyaya açılan en güzel penceresidir.” s.43
   Nilüfer ise kolejli bir sosyete kızıydı. Liseyi bitirince ailesi eğitimine yurt dışında devam etmesini istiyordu. Yavuz ise yaşlı, eli silahlı, kumarhanelerde basılan ünlü bir sinemacıydı. İnatçıydı, Yavuz’un varlık nedeni film yapmaktı. Kavga adamıydı, sineması da kavga sinemasıydı. Nilüfer ise hayatta anlam bulmak istiyordu. Yavuz'a her zaman saygı ve hayranlık duymuştu.” Yavuz’un doğrularını kural sayıp kendi doğrularımı onun hayatı içinde eritmeyi ne ölçüde başarabilirim?” s.66 
Ve her şeye rağmen evlendiler.
    “Ben zorluğun gerçek anlamını bilemem. Zor koşullara doğup epey zaman ayakta kalma savaşı verdiğimden zorla kolayı birbirinden ayırmayı öğrenemedim. Bunun iyi yanı insana mücadele inadı ve başarı azmi kazandırması, kötü yanı ise fazla kabaran öz güvenin belaya bulaşmayı kolaylaştırmasıdır.” s.35
   Yavuz, siyasi çalışmalara da başlamıştı. “ O günlerde sol hareket belli bir toplumsallık ve meşruluk yakalamıştı. Özellikle 15- 16 Haziran yürüyüşleriyle öne çıkan, gelişen işçi sınıfı hareketinin de etkisiyle yükselişteydi. Ekonomik krizle yönetim bunalımına giren hükumet siyasal İslamı ve gericiliğin diğer kollarını yardıma çağırırken siyasetin tansiyonu hızla yükseliyordu.” s.106
   Yavuz ne film çekmekten ne de siyasi çalışmalardan vazgeçmiyordu. Çocukları oldu. O sırada hapse girdi. Yavuz Anadolu’da bir sinema tanrısıydı. Nereye girse herkes ayağa kalkıp tapınır gibi çevresini sarıyordu. Hapisliğinden sonra Kral imgesine birde siyasi muhalefet eklenmişti. Yavuz’un en çok Yavuz Günay olduğu dönemiydi.
   Kitap Yılmaz Güney’in hayatı etrafında 1 Mayıs 1977’yi, Maraş’ı, 1980 askeri darbesini yani dönemin önemli kavşaklarını da hatırlatır.
   Herkese keyifli okumalar dilerim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder