19 Ocak 2019 Cumartesi

BİR ERMENİ Gencin Hatıra Defteri



Yazar Adı: Ömer Seyfettin
Basım Yılı: 2013
Yayınevi: İlgi Kültür Sanat Yayınları
Sayfa Sayısı: 123

Türk Edebiyatı, Milli Edebiyat dönemi eserlerine Ömer Seyfettin'le başlıyorum.

  Ömer Seyfettin, 1884 Balıkesir Gönen’de doğdu. Askeri okullarda okudu. 1906 İzmir Jandarma Okulunda öğretmen olarak atandı. Bu önemlidir zira bu vesileyle fikri ve edebi faaliyetleri takip edecekti. Yeniden orduya çağrıldı ve Balkan Savaşlarına katıldı. 1 yıllık esirlik hayatı oldu, bu sürede hep okudu. Yazarlık hayatı için bunlar önemli tecrübelerdi. 1914’te öğretmenlik görevine döndü ve dergilerde Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazdı. 1920’de öldü, talihsiz bir cenazesi oldu.


   Milliyetçi Türk Edebiyatının önde gelen temsilcilerindendir. Hem küçük okurlara hem de yetişkinlere yönelik kısa öykülerle tanınır. Yazdığı her eserde milliyetçi ve maneviyatçı mesajlar barındırır. Hem bir hikayeci hem de bir ideologdu. Fikir ve sanat dengesini hep korumuştur. O yüzden her dönem çocuklar ve gençler tarafından ilgi ve sevgiyle okunmuştur. Düşünsel ve entelektüel anlamda kalkınmanın yolunun önce çocuklar ve gençlerden geçtiğini çok iyi bilir.
   Bu eseri ise diğer Ömer Seyfettin klasiklerinden farklıdır. Kısa hikayelerden oluşmaz. Tamamı tek bir hikayedir “uzun hikaye” şeklinde adlandırılır. Bende tesadüfen halk kütüphanesinde rastladım. Mükemmel bir hikaye tavsiye ederim.
   Kitap, bir gazetecinin yaşadığı dönemde ortaya çıkan Osmanlıcılık düşüncesine karşı çıkan ve Türk milliyetçiliğini savunan bir ermeni gencin günlüklerinden oluşur. Çünkü genç gazeteci, dini ve hukuksal farklılıkların "Osmanlıcılık" idealinin, büyük bir hayal olduğunu net bir şekilde görür. (II. Abdülhamit Osmanlıcılığı savunmuştur.Azınlık isyanlarıyla sarsılan Osmanlı İmparatorluğunu ayakta tutmak, siyasi birliği korumak adına ortaya atılmıştır.)
   Kitap günlük formatında yazılmış bir eserdir. Genç, öğrenmeye ve gelişmeye istekli bir ermeni gencin Hayıkyan’ın yaşadıklarını konu alır. Hayıkyan’ın tüm macerasını günlüklerden öğreniriz. Bu macera fiziksel ya da duyusal değil, fikri ve zihinsel bir maceradır. "Osmanlı Kaynaşma kulübü"ne üyedir. Tüm Osmanlı vatandaşlarını tek bir hukuk ve kültür altında birleşip mutlu yaşanacağına; Osmanlılık idealinin tüm ırk, dil ve dinlerin üstünde yükseleceğine inanmaktadır. Fakat sokaktaki gerçek, halkın inancı ve tercihleri öyle değildir. Zamanla Hayıkyan’ın gözü açılır, böyle bir birleşme olmaz.
   Bu kulüp, bir gün yeni bir dil arayışı peşinde koşar, başka bir gün farklı dinlerin birleşiminden oluşan yeni bir dinin esasları belirlenir. Bu hayali kulüp, Jön Türklerle benzerlik göstermektedir.
  Hayıkyan’ın günlüğü sayesinde; dönemin buhran ve değişimlerini, psikolojik analiz ve fikirsel tartışmaları keyifli ve samimi bir dille okuruz. Bu eser hak ettiği değeri ve ilgiyi görmemiş. Osmanlılık, Türklük ve milliyetçilik kavramları üzerinde çok şey söylüyor. En ilginci bugünün sorunlarına da değiniyor. Mutlaka okuyun.
  ””Günlük tutmak lüzumsuz bir iştir.” derdim. Daha çok gençken öğrendiğim şey ciddi olmaktı. Dersimi okurken, arkadaşlarımla konuşurken, yolda giderken böbreklerim ağrıyormuş gibi yüzümü ekşitir, kaşlarımı çatardım. Bu alışkanlığım yüzünden gayet derin, zamanından erken oluşan çizgiler bıraktı.” s. 22
  ”Yazmak. Her geçen yıl hafif bir sis tabakası bırakmış hafızada, manevi bir duman.” s. 110


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder