30 Haziran 2018 Cumartesi

OLAĞANÜSTÜ BİR GECE



Yazar Adı: Stefan Zweig
Basım Yılı: 2017
Yayınevi: Türkiye İş Bankası
Sayfa Sayısı: 69

   Hikaye, seçkin bir burjuva sınıfının, rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken; giderek duyarsızlaşan, kendini “duyguların donması” olarak analiz eden bir adamın hayatındaki dönüm noktasını anlatır.

  ”Hiçbir yere tutunmadan, hiçbir yerde köklenmeden, akan suyun üzerinde kayar gibi yaşıyordum ve bu soğuklukta ölü, cesedimsi bir yan olduğunu biliyordum. Umarsız bir donukluk, acımasız, soğuk bir duygusuzluk.” S. 9 Kahramanımız içinde bulunduğu durumu böyle anlatır.
   1913 Viyana’da sıradan bir Pazar gecesidir. Kitabın kahramanı, at yarışı kumarında sahtekarlık yaparak belki de o elit tabakanın ahlakından bağımsız olarak suç işler. Yeniden hissetmeye başladığı, kötücül hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder.
  ”Tanımadığım, kötücül bir haz beni ele geçirmişti ve artık hiçbir utanç duygusu ona teslim olmamı engelleyemiyordu.” S. 32
  ”Acı olsun, haz olsun, korku olsun, dehşet ve pişmanlık olsun hiç birini tek ve diğerlerinden ayrı hissetmedim hepsi iç içe geçip erimişti…” s. 38
   O gece, Olağanüstü o gece sefillik içinde hayatları görür. İnsanları sevindirmenin, insanlığa katkı sağlayacağını öğrenir. Varış noktası ruhani bir uyanış olacaktır.
  ”Ait olduğum kesimin normlarını ve kalıplarını boş bulduğum için artık ne kendimden ne de başkalarından utanıyorum. Onur, suç ve günah gibi kavramlar bir anda soğuk ve metalsi bir tını.” S.67
  ”Yedi yıldan beri yanımda çalışan uşağımla ilgilenmeye başladım, onunla sık sık konuşuyoruz, eskiden hareketli bir sütunun önünden geçer gibi, görmeden önünden geçip gittiğim apartman görevlisi geçenlerde bana küçük kızının ölümünü anlattı. Bu beni Shakespeare’nin trajedilerinden daha fazla etkiledi.”
  ”Bütünlükten haberdar olan biri yargılayamaz ve gururdan kurtulmuştur. Onur karşısında da utanmam çünkü beni anlar. Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.” S. 69
  Yazar, bir insanın ömrü boyunca çözemeyeceği kendisiyle ilgili, psikolojik analizi altı saatte çözmüştür. Hikayede adamın hazlarına yenik düştüğü anlaşılabilir. Oysaki derininde bir ruh analizi vardır. Toplumun onayladığı, kendi sınıfının norm ve kurallarını uygulamış fakat istediği şeylerin peşinde koşmamış. Hayat ona hazır sunulmuş. Özgür iradesini kullanmamış. Kitap, bir insanın kendi kendini keşfetme yolculuğunu vurgular. Günümüz dünyasında bunu pek göremeyiz. İçsel çözümlemeleri vardır. Damak tadı bırakan bir kitap. Kitabın kurgusu, dili çok rahat ve anlaşılır. Çok çok beğendim. Keyifli okumalar.
  ”Ben söylediklerimden sorumluyum, anladıklarınızdan değil.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder