1 Haziran 2018 Cuma

EKMEĞİMİ KAZANIRKEN



Yazar Adı: Maksim Gorki
Basım Yılı: 2017
Yayınevi: Türkiye İş Bankası
Sayfa Sayısı: 435

   Maksim Gorki, Ekmeğini Kazanırken romanı, otobiyografi üçlemesinin ikinci kitabıdır. Hikaye, yazarın hayatı ve insanları tanıma, öte yandan Rus orta sınıfının, köylülerin, işçilerin mücadelelerine tanık olma sürecini betimler. Devrim öncesi Rusya'nın içinde bulunduğu çıkmazı- ahlak kuralları ve dinin- insanları etki ve baskı altına alış şeklini ergenlik dönemindeki bir çocuğun gözüyle sade ve akıcı bir üslupla anlatır.

   Roman, yetim olan Gorki’nin öksüz kalmasıyla başlar. Dedesinin zoruyla 8 yaşında çalışmaya başlar. Moda Kundura’da çırak olarak çalışma hayatına başlar. Yazları gemilerde çalışır. Kışları hiç hoşlanmadığı, dedikoducu, hayattan zevk almayan akrabalarının yanına döner. Okurken Gorki’nin garip ve hüzünlü bir hayat yolculuğuna eşlik ederiz. İş değiştirerek yaşadığı yıllarda hem insanları ve hayatı gözlemler hem de kitapları keşfeder. Okuma tutkusu; toplum içinde hor görülen, dışlanan, itilip kakılan Gorki’yi hayatın çirkinliklerinden uzaklaştırır. Başka hayatların da olabileceğini, başka ülkelerde de sıkıntılar, acılar içinde yaşayan çocukların var olduğunu, üstelik kendi hayatının kötü denilemez olduğunu fark eder. Umutsuzluğa kapılmamalıyım diyerek sürekli umut eder. Ona güç veren bir diğer şey ise, büyük bir sevgi ve hayranlıkla bağlı olduğu ninesi ve tanıştığı iyi insanlardır.
   ‘Tanrılarını aralarındaki her soruna, küçücük hayatlarının her köşesine, her ayrıntısına soktukları için yoksul hayatları görünüşte bir önem, her anı ibadetle dolu bir büyüklük kazanmış oluyordu. Tanrıyı beş paralık konulara karıştırmaları içimi eziyor, …’ (s.91)
   Simiruy, yanında çalıştığı aşçı, iyi yürekli, yalnız bir insandı. Ustasının kitaplara düşkünlüğü, Gorki’ye zorla sesli olarak kitap okutturmasıyla kitaplarla tanıştıran insandır. Bugün Gorki’yi okuyorsak Simiruy’a borçluyuz.
   ‘Bütün bilgece kavramların en yalın anlamını bilirdi. Bütün gizleri çözen bir anahtarı vardı sanki. Bambaşka bir hayatı gösteriyordu kitaplar.’ (s.186)
   “ Taklit” demesi eldeki tasvirin değerli ve ender bulunur bir eser olması demekti. Elindeki eseri satmaya gelen garibanın aldatılmasına tanık olmak beni utandırıyordu ama beri yandan ihtiyarın sergilediği hünerli oyunlar da beni eğlendiriyordu.’ (s. 258) İhtiyar ona büyük ün kazanmış, tüccarlar, eşkıyalar, kalpazanlar üzerine öyküler anlatmayı severdi. Ama öykülerdeki ana fikir hiç değişmiyordu. “Ancak Tanrı’ya ve insanlara karşı günah işlenerek zengin olunabilir”
   ‘Bu karanlık inanç dünyasında sevginin ışığına pek yer yoktur; buna karşılık öfke, kin, aşağılanmış ve her zaman nefretle el ele olan kıskançlık çoktur.’ (s. 273)
   Rus atasözü: Mutluluğun ayak izlerine basarak gelir, felaket. (s. 325)
   Hayatın bu baskısına inatla öfkeyle karşı durabiliyordu.’Bende herkesle aynı ırmakta yüzüyordum. Ama hem ırmağın suyu bana daha soğuk geliyordu hem de ben herkes kadar kolay duramıyordum suyun üstünde.” (s.335)
 “Yangını gözyaşlarıyla söndüremezsin; ama su taşkınlarına karışan gözyaşları, taşkını daha da güçlendirebilir.” (s.421)
    Dayısı giderken bir öğüt verir:
-Kararıp durma! Sanki içine kapanmış gibisin? Tükür gitsin! Daha gençsin. En önemlisi şunu unutma: Kader ayrı, neşe içinde yaşamak ayrı…  Kader, neşeye engel değildir! (s.434)
   O yılın sonunda üniversite okuyabilmek umuduyla Kazan şehrine gider.
Gorki kimi zaman hüzünlü, kimi zaman muzip betimlemeler yaparak keskin bir gözlemci olduğunu gösterir. Hikâyede öğüt dolu cümleler vardır. Sıkılmadan okuyabileceğiniz bir kitaptır. İyi okumalar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder