Yazar
Adı: Stefan Zweig
Basım
Yılı: 2018
Yayınevi:
Türkiye İş Bankası
Sayfa
Sayısı: 83
Satranç, Avusturyalı yazar Stefan Zweig’in
ölümünden hemen önce yazdığı kitabıdır. Kitabı bitirdikten sonra intihar
etmesi, eseri daha bir önemli kılıyor. Zweig, pasifizmi temsil eden bir
yazardır. Pasifist, her türlü mülke zarar verilmesine, şiddete karşıdır.
Bireysel şiddetle, devlet şiddeti arasında fark görmez. Zweig, yahudi olmasına
karşın Kafka gibi Siyonizmi desteklemez.
İkinci Dünya Savaşının korkunç atmosferinden
uzaklaşmak için karısıyla birlikte Brezilya’ya yerleşir. Basından, savaşın
cereyanını, Nazilerin Avrupa’daki ilerleyişlerini, Gestapo’nun tüyler ürpertici
cinayetlerini titizlikle izler. Satrancı, bu karamsar atmosferin içinde yazar.
19. Yy. son çeyreğinde hızlanan psikoloji bilimi yalnızca edebiyat alanında
değil sanatın bütün alanlarında yönlendirici ve belirleyici rol oynar. Kitapta
da bunu görürüz.
Zweig, psikoloji birikimini eserlerinde kullanmış
ender yazarlardandır. Dünya Edebiyatındaki ünü usta bir psikolog olmasından
kaynaklanır.
Öykü bir yolcu gemisinde geçer. Bu gemide
tamamen rastlantı sonucu karşılaşan 3 kişi arasında geçen hikayedir. Dünya
satranç şampiyonu Mirko, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir
zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan ama uzun zamandır satrançtan uzak
kalmış bulunan Dr. B. öyküdeki duyulmadık olayların kahramanıdırlar.
Dr. B. Gestapo tarafından tutuklanan, otel
odasına yerleştirilen orada psikolojik işkenceye maruz kalan, duyulmadık olayın
kahramanıdır. Tam anlamıyla bir boşluğun, kendi deyişiyle “hiçliğin”
içersindedir. Zaman ve mekan dışı bir yaşam sürer. Yazar, “hiçliği” öyle afili
cümleler kullanmadan mükemmel tasvir eder. Günlük dilde somut şekilde anlatır.
Otel odası, ”Baskının, kaba saba dayaklardan
ve bedensel işkenceden daha ince ve etkili bir üslupla işlendiği,
düşünülebilecek en ustaca izolasyondu. En mutlak anlamdaki hiçliğin içersine
yerleştirdiler çünkü bilindiği gibi dünyadaki hiçbir şey insan ruhu üzerinde
hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz. Bir hava boşluğuna, dışarıya tümüyle
kapalı bir odaya hapsetmekle sonunda dilin çözülmesini sağlayacak baskının,
dayak veya şiddetle değil ama iç dünyalarımızdan kaynaklanması amaçlanmıştı.” S.37
Kitabın en can alıcı cümlelerinden biridir. Hiçlik, çaresizlik, yalnızlık ancak
bu kadar güzel anlatılır.
”Burada insanın çevresi de hep o ayrılık
vardı, hep o değişmeyen korkunç aynılık. Dikkatimi dağıtacak herhangi bir şey
bulabilmek ya da icat edebilmek için sinirlerimi nerdeyse kopma noktasına kadar
gerdim.” S.42
“Satranç oyununun, tinsel enerjileri dar
sınırlarla çevrili bir alana sürgün ederek, en zorlayıcı düşünme edimlerinde
bile beyni bitkin düşürecek yerde onun ataklığını ve gerilim gücünü daha da
yükseltmek gibi mucizevi bir üstünlüğü vardır.” S. 51
Dr. B. Geçmişindeki bu korkunç dönemden
ötürü “kurtuluşundan” sonraki yaşamında, akıllı mı yoksa deli mi olduğunu tam
söyleyemez.
‘Satranç, “entelektüel ölüm” üzerine kaleme
alınmış metinlerden biridir.’ Jean Amery
Kitabın yansıttığı psikolojik analiz insanı esir alıyor.
Kitabın yansıttığı psikolojik analiz insanı esir alıyor.
OKUYUN! geç kalmadan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder