14 Haziran 2018 Perşembe

SATRANÇ



Yazar Adı: Stefan Zweig
Basım Yılı: 2018
Yayınevi: Türkiye İş Bankası
Sayfa Sayısı: 83

   Satranç, Avusturyalı yazar Stefan Zweig’in ölümünden hemen önce yazdığı kitabıdır. Kitabı bitirdikten sonra intihar etmesi, eseri daha bir önemli kılıyor. Zweig, pasifizmi temsil eden bir yazardır. Pasifist, her türlü mülke zarar verilmesine, şiddete karşıdır. Bireysel şiddetle, devlet şiddeti arasında fark görmez. Zweig, yahudi olmasına karşın Kafka gibi Siyonizmi desteklemez.
   İkinci Dünya Savaşının korkunç atmosferinden uzaklaşmak için karısıyla birlikte Brezilya’ya yerleşir. Basından, savaşın cereyanını, Nazilerin Avrupa’daki ilerleyişlerini, Gestapo’nun tüyler ürpertici cinayetlerini titizlikle izler. Satrancı, bu karamsar atmosferin içinde yazar. 19. Yy. son çeyreğinde hızlanan psikoloji bilimi yalnızca edebiyat alanında değil sanatın bütün alanlarında yönlendirici ve belirleyici rol oynar. Kitapta da bunu görürüz.
 Zweig, psikoloji birikimini eserlerinde kullanmış ender yazarlardandır. Dünya Edebiyatındaki ünü usta bir psikolog olmasından kaynaklanır.

   Öykü bir yolcu gemisinde geçer. Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan 3 kişi arasında geçen hikayedir. Dünya satranç şampiyonu Mirko, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan ama uzun zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B. öyküdeki duyulmadık olayların kahramanıdırlar.
   Dr. B. Gestapo tarafından tutuklanan, otel odasına yerleştirilen orada psikolojik işkenceye maruz kalan, duyulmadık olayın kahramanıdır. Tam anlamıyla bir boşluğun, kendi deyişiyle “hiçliğin” içersindedir. Zaman ve mekan dışı bir yaşam sürer. Yazar, “hiçliği” öyle afili cümleler kullanmadan mükemmel tasvir eder. Günlük dilde somut şekilde anlatır.
   Otel odası, ”Baskının, kaba saba dayaklardan ve bedensel işkenceden daha ince ve etkili bir üslupla işlendiği, düşünülebilecek en ustaca izolasyondu. En mutlak anlamdaki hiçliğin içersine yerleştirdiler çünkü bilindiği gibi dünyadaki hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz. Bir hava boşluğuna, dışarıya tümüyle kapalı bir odaya hapsetmekle sonunda dilin çözülmesini sağlayacak baskının, dayak veya şiddetle değil ama iç dünyalarımızdan kaynaklanması amaçlanmıştı.” S.37 Kitabın en can alıcı cümlelerinden biridir. Hiçlik, çaresizlik, yalnızlık ancak bu kadar güzel anlatılır.
  ”Burada insanın çevresi de hep o ayrılık vardı, hep o değişmeyen korkunç aynılık. Dikkatimi dağıtacak herhangi bir şey bulabilmek ya da icat edebilmek için sinirlerimi nerdeyse kopma noktasına kadar gerdim.” S.42
  “Satranç oyununun, tinsel enerjileri dar sınırlarla çevrili bir alana sürgün ederek, en zorlayıcı düşünme edimlerinde bile beyni bitkin düşürecek yerde onun ataklığını ve gerilim gücünü daha da yükseltmek gibi mucizevi bir üstünlüğü vardır.” S. 51
  Dr. B. Geçmişindeki bu korkunç dönemden ötürü “kurtuluşundan” sonraki yaşamında, akıllı mı yoksa deli mi olduğunu tam söyleyemez.
  ‘Satranç, “entelektüel ölüm” üzerine kaleme alınmış metinlerden biridir.’ Jean Amery
  Kitabın yansıttığı psikolojik analiz insanı esir alıyor.
   OKUYUN! geç kalmadan.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder