Yazar
Adı: Stefan Zweig
Basım
Yılı: 2017
Yayınevi:
Türkiye İş Bankası
Sayfa
Sayısı: 110
“Bu
yedi kollu bir şamdanın yazgısına dayandırılmış büyük bir söylencedir.”
455
yılında Vandallar, Roma’yı yağmalamaya gelirler. Roma’da hiçbir savunma hazırlığı
yapılmamıştır. Roma’nın tamamı 1 saat içinde Vandalların eline geçer. Planlı
yağma 13 gün boyunca sürer. Taşınabilir her şeyi çekip alırlar. Mezarların
içindeki cesetlerin üzerindeki tüm değerli eşyaları bile gasp ederler. Ama tek
bir ev yakılmamış, kimsenin kanı akmamıştır.
Roma’nın Yahudi cemaati, Moşe Abthalion’un
evinde toplanır. Roma’lı Yahudilerin yürekleri sıkıntı içindedir. Korku dolu
önseziyle bir araya toplanmışlardır. Çünkü kuşaklardan beri öğrendikleri bir
şey vardır. Yaşadıkları kentin veya ülkenin başına felaket gelmesi demek
sonunda onlar içinde felaket demektir. Bu yazgılarına isyan edemeyeceklerini de
öğrenmişlerdir. Çünkü her bakımdan her yerde onlar azınlıktır. Tek silahları
duaydı. “Bu bozuk dünyada tek sığınak, huzur ve avuntu duaydı. Dua
olağanüstüdür. Korkuyu büyük bir vaatle uyuşturur, ruhun ürküntüsüne toplu
dualarla uyku verir, yürekteki ağırlığı kendi kendine mırıldanan kanatlarla
yukarıya, Tanrı’ya çıkarırdı; bu yüzden zor zamanlarda dua etmek iyiydi;
birlikte dua etmek daha da iyiydi. Çünkü birlikte omuzlanırsa bütün güçlükler
hafifler ve iyilikler bağlılıkla yapılırsa Tanrı katında daha da iyi olurdu. S.
9
Derken kapı çalınır. “Artık bitti buldular
onu, Musa’nın şamdanını” Süleyman tapınağından çıkan, Yahudilerin kutsal
emaneti Yedi Kollu Şamdanı bulmuşlardı. Kölelerden biri, şamdanı saklarken
gözetlemiş ve karşılığında özgür kalabilmek için bunu haydutlara söylemişti.
Vandallar şamdanı alıp gemilere yüklerler. Belirsiz çığlıklar yükselir, acıdan
kavrulurlar. Cemaatin yaşlısı Haham Eliezer “susun” diye bağırır. “Beden sakin
olursa akıl daha iyi çalışır.”
Olan biteni gelecek kuşaklara aktarması için
o sırada 7 yaşında olan Benjamin’i yanlarına alarak kutsal Menora’yı deniz
aşırı yolculuğa uğurlamak isterler. Yaşam boyunca pek çok kitap incelemiş olan
Haham, sessizliğin karanlığında bile kalbin harflerini okuyabiliyordu. Çocuğun cesurca
ve meraklı sorularını sormasını ister. Çünkü çok soru soran insan çok şeyi
anlardı. Yalnızca çok şeyi anlayan biri adil bir insan olabilirdi.
”Bizi bağlayan görünmez bir şeydir, bizi
tutan ve bir arada kalmamızı sağlayan Tanrımızdır. Biliyorum çocuk, bunu
anlamak senin için zordur. Çünkü görüneni duyularla algılamak kolaydır. Bu
yüzden başka halklar görünebilir şeylerden, ağaçlardan ve taşlardan, işlenmiş
cevherden kendi Tanrılarını yaratmışlardır. Oysa biz görünmez olana bağlıyız ve
amacımıza amaç arıyoruz.”s. 24
Çocuk gemiye gizlice binecektir fakat
terslik olur kolu kırılır. Şamdanla birlikte yolculuğa çıkamaz. “Belki de bu
acıyla seçkin oldun ve yazgına bir anlam gizlendi.” S.44 Benjamin kırık koluyla
80 küsur yıl yaşar. Yıllar sonra Vandallar da yağmalanır, şamdan Bizans’a
geçer. Benjamin Bizans gitmek, görevini tamamlamak ister. Yanına güçlü ve genç
biri verilir. Tıpkı onun yaptığı gibi sonraki kuşağa tanıklık edecek bir genç
kurayla belirlenir. Jajakim, kitap hakkında bilgisi olmayan demirci bir gençtir.
Bizans hükümdarının önüne çıkarlar, şamdanı isterler. Oyuna gelirler, bazı
olumsuzluklar olur. Haznedarın yardımıyla şamdanı almayı başarırlar. Fakat
ihtiyar şamdanın yazgısına karar veremez, gömmek ister. Bir tabut yaptırır,
şamdanı gizler. Çünkü insanların ihtiraslarından bu dünyada yalnızca ölüler
kurtulurdu. Yeryüzünde ondan başka kimse şamdanın sırrını bilmeyecekti. Mezarın
başına geçer, duasını okur. Yaşanmış onca yılın yükü ve ağırlığı efsunlanmış
gibi üstünden düşer. Kırık kolu iyileşir, kuş gibi uçtuğunu hisseder. Yaşlı
adamın ölüsünü yoldan geçen tacirler bulur. Şamdan barış tapınağında yeniden
huzurla ışıldayacak mı?
Bu güzel söylenceyi masal tadında bazen
gerilerek bazen coşarak okudum. Müthiş keyifli bir kitaptı. Zweig yine güzel
bir yolculuğa tanıklık ettirdi. Keyifli okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder