8 Haziran 2018 Cuma

BENİM ÜNİVERSİTELERİM



Yazar Adı: Maksim Gorki
Basım Yılı: 2017
Yayınevi: Türkiye İş Bankası
Sayfa Sayısı: 168
   Üçlemenin son kitabıdır. Gorki gençtir artık. “Ninesi onu yolcu eder:
  -Bir daha birbirimizi göremeyiz! Sen yerinde duramazsın, kurtlu oğlan, uzaklara gidiyorsun, bense öleceğim…”
   Gorki sevgili ihtiyarcığından uzaklaşır. Kazan’a gider. Üniversite öncesi eğitimi tamamlamadığı için üniversiteye kabul edilmez. Fırıncıda iş bulur. Bir gece sokakta bir sarhoşu evine bırakır. İlk sersemletici düşünceleri ondan işitir. “İlerleme kendimizi avutmak için uydurduğumuz bir kavramdır! Hayat akıldışıdır ve anlamdan yoksundur. Kölelik olmadan ilerleme de olmaz. Çoğunluk azınlığa baş eğmediğinde, insanlık yerinde durur. Hayatımızı basitleştirmek isterken karmaşıklaştırıyor, işlerimizi kolaylaştırmak ve azaltmak isterken zorlaştırıyor, çoğaltıyoruz. İnsan ne kadar az şeyle idare ederse, o kadar mutlu olur; istekler, ihtiyaçlar çoğaldıkça, özgürlük azalır.” (s.45)

 Yakınlarında bulunan öğrenci evindeki yaşamı gözlemler. Öğrencilere imrenerek bakar. Bu öğrenciler sayesinde siyasal bilinç edinir. Yavaş yavaş politik faaliyetler içinde kendiliğinden küçük işler yapar. Polis Gorki’yle bir şekilde ilişki kurar. Gorki durumu idare etmesi için uyarılır.
  ”Devlet aygıtı denilen şey; bir yerlerde bir örümcek oturuyor ve ‘görünmez bir ağ’ın ondan başlayan iplikleri bütün hayatı sımsıkı sarıyordu. Bu ağın sağlam ipliklerini farklı pek çok yerde hissetmeyi öğrenmem uzun sürmedi.” (s.66)
  Fırın ustası üzerinden kadın erkek ilişkilerinin ne durumda olduğunu sürekli vurgular. Mahallede buluna genel evi “avuntu evi” olarak tanımlar. Kafasındaki aşk ilişkisi ile bağdaştıramaz. Hiç kız arkadaşı olmamıştır. Kendi tipinin çirkin olduğunu düşünerek intihar eder fakat başarılı olmaz.
   Öğrenci evlerinde gerçekleşen toplantılarda birçok düşünce akımı tartışılmaktadır. Mesela Tolstoycular; şiddete karşıdırlar, Hümanizme inanırlar.
  ”Anlamını kavrayamadığım sözcüklerle sarhoş gibiydim; kurşun gibi yağan korkunç bir sözcük fırtınasında toprak ayağımın altında sallanıyor ve ben umutsuzluk içinde sürekli, dünyada herhalde benden daha aptalı daha yeteneksiz birinin daha olamayacağını düşünüyordum.”(s.86)
   Gorki Bolşeviklerle belli bir ilişki içindedir ancak daha çok ilgi ve heves düzeyindedir. ‘Bilinen şey: Coşku hele neşeyle birlikte yaşanıyorsa insanın gücünü artırır.’
 ”Önümde açılan hayat, bitmez tükenmez düşmanlıklar, acımasızlıklar, beş para etmez şeylere sahip olma uğruna verilen kirli savaşlarla doluydu. Bense yalnızca kitap peşindeydim. Arabacı, kapıcı, işçi, memur, tüccar gibi bütün insanların, ben ve sevdiğim insanlar gibi yaşamadıklarını, bizim gittiğimiz yöne gitmediklerini anlamak için sokağa çıkıp kapı önünde bir saat kadar oturmak yeterdi. Sevdiğim, saydığım, inandığım insanlar ise kendilerini kuşatan çoğunluk içinde yapayalnız ve yabancıydılar. Kimseler gerekli değillerdi. Hayat bana baştan sona saçma geliyordu ve ölümüne sıkıcı. İnsanların sözde acıyıcı ve sevgi dolu olduklarını görüyordum; gerçekteyse hayatın genel akışına teslim olmuşlardı.” (s.89)
  Gorki Rusçada “acı” anlamına gelir. Üçlemede, Gorki’nin dünyasında inanılmaz duygular keşfediliyor. Kendi hayatı üzerinden içinde bulunduğu toplumu, 19. yy. Rusya’sının soğuk rüzgarını hissediyorsunuz.
  ”Benim Üniversitelerim” ismini neden tercih ettiğini okudukça anlıyorsunuz. Yaşadığı her ortamı, kişileri ve hikayelerini bir okul olarak değerlendirir. Gorki bir kitap aşığı. Anlatımları kesin akıcı yalın, didaktik, masum. Öğüt dolu cümleleri var. Tavsiyemdir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder