Yazar
Adı: Anton Çehov
Basım
Yılı: 2017
Yayınevi:
Mitos Boyut
Sayfa
Sayısı: 70
Anton Çehov, 1860 tarihinde doğan, özellikle
oyunlarıyla, hikayeleriyle ünlü yazar. Babasının yanında bakkal çıraklığı
yapmaktan, Rusya'nın büyük bir yazarı olmaya değin ilerlemiş kişidir. Moskova
Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirip doktorlukta yapmıştır. Yazmayı, harçlık
çıkarmak için yapar.
Çehov Rus bozkırının sesi olur. Güçlü bir
simgeci yanı vardır. Buradaki martının gerçek anlamından öte sembolik bir anlam
taşıdığını belirtmek isterim. Çehov martı adlı bu oyununu komedya olarak yazmış
fakat gariptir, trajik bir akışı vardır. Bir yanı gülümser, bir yanı ağlar.
Martı, aşkla yoğrulmuş bir tiyatro eseridir.
Okuduğunuzda hiçbir aşkın karşılıklı olmadığını göreceksiniz. Aşkların tek
taraflı yaşanması, umutsuzluğa sebep olur. Umutsuzlukta yaşamın sonudur.
Dört perdelik kısa bir oyun olmasına rağmen
dolu bir içeriğe sahiptir. Kitap 4 kadın, 6 erkek ve göl manzarasından oluşur.
Oyun 4 ana karakterin sanatsal ve romantik çatışmaları etrafında geçer. Tek tek
karakterleri ele alarak çözümlemeden sadece alıntılar yapacağım.
”Hangi başarı? Kendimi hiçbir zaman iyi yazar
olarak görmedim. Yazar olarak kendimi beğenmem. Suyun, ağaçların gökyüzünün,
doğanın bana esin kaynağı olmasını seviyorum, onlar beni yazmaya zorluyorlar.
Ama yalnız doğa yetmez ki. Sonuçta ben bu ülkenin vatandaşıyım, yurdumu
seviyorum. Halkımın acılarından da, geleceğinden de, bilimden de, insan
haklarından da sorumlu olduğumu hissediyorum. Her taraftan sıkıştırılıp provoke
edilince bende durmuyor koşturup duruyorum. Yaşam ve bilim, ileriye giderken
umutsuzca geri kaldığımı hissediyorum; treni kaçıran ve artık ona yetişemeyen
bir köylü gibi. Aslında ben yalnızca doğa betimleyicisiyim. Diğer her konuda
yalancıyım.” s: 35
”Düpedüz kıskançlık seninki. Yeteneği olmayıp
da yüksek iddiaları olanların, gerçek yeteneklere saldırmaktan başka bildikleri
şey yoktur. Adice bir teselli işte.” S:44
”Dünyadaki insanlar için ünlü yazarlara
bağlanmak ve onların çevrelerine girmeye çalışmak bir zahirecinin ambarında
fare beslemesi kadar tehlikelidir. Ama yine de sevilir yazar takımı. Bir kadın,
ele geçirmek için bir yazarı seçti mi, komplimanlarla, tatlılıkla,
yalvarmalarla büyüler onu.” S:25
”Hayatın sana lazım olduğunda gel ve al onu.”
S:46
”Aşk kalbi kemirmeye başladığında hemen onun
kovulması gerekir.” S:53
”Daima büyük rollere yöneldi. Ama kulak
tırmalayıcı sesiyle ve sert hareketleriyle oyunculuğu kaba, abartılıydı. Bazı
anlarda ağlayıp sızlama ve ölme sahnelerinde başarılı oluyordu. Ama yalnızca
birkaç kısa sahnede…” s:57
”Hepimiz yaşlanıyoruz, doğa yasaları bizleri
ufalayıp eskitiyor.” S:58
”Kağıt üzerinde kolayca filozof olunuyor ama
yaşamın içindeyken her şey çok karmaşık.” S:58
”Medvedenko: Niçin hep siyah giyiyorsunuz?
MAŞA: Kayıp yaşamımın yasını tutuyorum.
Mutsuzum.” S:5
”Durmadan değişirsiniz. Evrende değişmeyen
olarak yalnızca ruh kalır.” S:16
Bu oyunda dolaylı anlatım uygulanmıştır,
insanoğlunun “özlemleri ile gerçeklik” ve “istekleri ile yapabilme gücü”
arasındaki çelişki anlatılır. Kahramanların hiçbir istek ve özlemlerine
kavuşamazlar. Yaşamayı başarabilenler ise ancak kendi kişilik ve ideallerinden
ödün vererek ayakta kalmayı sürdüre bilenlerdir. Eşsiz bir eser, şiddetle
tavsiye ediyorum. Okuyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder