13 Temmuz 2018 Cuma

DEMİR ÖKÇE



Yazar Adı: Jack London
Basım Yılı: 1998
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 298

   Jack London, (1876-1916) Amerikalı macera adamı. Geleneksel yazar tipiyle uyum göstermeyen yazı ustası. Gemilerde, barlarda, otel odalarında yazılarını yazar. Karl Marx, Charles Darwin, Nietzsche kitaplarını okuyarak, bu yazarların fikirleriyle dünya görüşünü oluşturur. 40 yıllık hayatında 50’ye yakın kitabı vardır. Eserlerinde yaşam kavgasını romantik bir bakışla anlatır. Sert kapitalizm eleştirileri vardır.


   Demir Ökçe, London’ın görüşlerini tam anlamıyla yansıttığı, aşk ve kavgayı harmanladığı, ileri görüşlülüğünü kanıtladığı mükemmel kitabıdır. Kitap 1907’de basılmıştır. Kitapta 1913 yılında büyük bir dünya savaşının patlak vereceğinden bahseder. Nitekim 1914 yılında 1. Dünya Savaşı başlar. Bunun gibi tahminleri vardır, çoğu da tutmuştur. Edebi bir kitap değil, okura sosyalist bakış açısı kazandıran, sistemi eleştiren, propaganda kitabı gibidir. Tarihi bir roman da denilebilir. Hayatı anlama kılavuzu…
   Demir Ökçe: Amerika’daki oligarşik sisteme verilen ad.
  Roman, Avis Everhard tarafından yazılmış günlüklerin yıllar sonra bulunup açığa çıkması üzerine kurulmuştur. Avis, romanın başkahramanı, Ernest Everhard’ın eşidir. Ernest içinde yaşadığı Emperyalist- Kapitalist düzenin; makinelere kölece bağlanmanın düzeni olduğunu, bu düzenin alın teri ve halkın kanı üzerinde yükseldiğini ve burjuvanın mutluluğunun buna borçlu olduğunu gösteriyor. Gazete patronlarının, kilise papazlarının gerçekleri halka yansıtmadığını, sansürlediklerini cesurca ve akıllıca eleştirir. Her ortamda öz güvenle konuşması, konjonktürü iyi okuması ve sevdiği kadının onun istediği tepkileri vermesi, beni kendine hayran bırakmıştır.
  Bu anlatılanlar Amerika'nın arka yüzünde yaşanan olaylardır. Chicago’da çıkan ayaklanmalar, grevler savaş sahnesi gibi anlatılmıştır. Hükumetin ve özelleşmenin sadece “kar etmek” güdüsüyle hareket edişine karşılık “devrim” uğruna canlarını veren işçi sınıfını, ölen yüz binlerce insanın-uçurum insanlarının- yaşadıkları acının, vahşetin gerçekliğini etkileyici ve vurucu anlatır.
   Roman, işçilerin Demir Ökçeye yenilmesi ile Avis Everhard’ın günlüklerinin yarım kalması ile bitmektedir. Kitap Jack London’ın ütopyası gibidir.
  Kitap, insanın, hayal gücüyle birleştiğinde, bir de kendini içine koyduğunda değişik dünyalara sürükleyip çok güzel hazlar yaşatabiliyor. Her geçen sayfada daha da şaşırarak okuyorsunuz. Yazar büyük resmi ustalıkla okumuş, yorumlamış, sentezlemiş… Demir Ökçe; ezilenlerin mücadelesi, bir devrin tanıklığıdır. Kesinlikle okumanız gerektiğini düşünüyorum.
  ”Tramvay işçileri emeği sağlar, kapitalistlerde sermayeyi. Emek ve sermayenin ortak çabasıyla para kazanılır. Bu kazancı aralarında paylaşırlar. Bu paylaşma da sermayenin payına kar, emeğin payına ücret denir.”s:31
  ”Üniversite de gördüğüm eğitim ve öğretim gerçek yaşamın dışındaydı. Orada varlık ve toplum üstüne bir takım varsayımlardan, kağıdın üstünde çok güzel duran bir takım safsatalardan başka bir şey öğrenmemiştim.” S:56
  ”Bu aniden kaybolmalar, dönemin dehşet verici özelliklerindendi. Şarkılarda, öykülerde hep bu motife rastlanır. Arkalarında en küçük bir iz, bir haber bırakmadan erkekler, kadınlar, çocuklar kayboluyorlardı…” s:234
  ”Sen tek bir kişilik içinde topladığın iki kadınla haremimi oluşturuyorsun.(burada Türkiye’ye göndermede bulunmuş. O dönemde çok eşli aile düzeni vardı.) s:246
  ”Gazetelerde kitabından tek bir söz edilmiyor ama konuşması ustaca başka bir kalıba sokularak, tümce ve sözcüklerin arkasındaki bağları koparıp bir kışkırtma söylevine dönüştürülüyordu.” s;144


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder