Yazar
Adı: Jack London
Basım
Yılı: 1998
Yayınevi:
Yalçın Yayınları
Sayfa
Sayısı: 298
Jack London, (1876-1916) Amerikalı macera
adamı. Geleneksel yazar tipiyle uyum göstermeyen yazı ustası. Gemilerde,
barlarda, otel odalarında yazılarını yazar. Karl Marx, Charles Darwin, Nietzsche
kitaplarını okuyarak, bu yazarların fikirleriyle dünya görüşünü oluşturur. 40
yıllık hayatında 50’ye yakın kitabı vardır. Eserlerinde yaşam kavgasını
romantik bir bakışla anlatır. Sert kapitalizm eleştirileri vardır.
Demir Ökçe, London’ın görüşlerini tam
anlamıyla yansıttığı, aşk ve kavgayı harmanladığı, ileri görüşlülüğünü
kanıtladığı mükemmel kitabıdır. Kitap 1907’de basılmıştır. Kitapta 1913 yılında
büyük bir dünya savaşının patlak vereceğinden bahseder. Nitekim 1914 yılında 1.
Dünya Savaşı başlar. Bunun gibi tahminleri vardır, çoğu da tutmuştur. Edebi bir
kitap değil, okura sosyalist bakış açısı kazandıran, sistemi eleştiren,
propaganda kitabı gibidir. Tarihi bir roman da denilebilir. Hayatı anlama
kılavuzu…
Demir Ökçe: Amerika’daki oligarşik sisteme
verilen ad.
Roman, Avis Everhard tarafından yazılmış günlüklerin
yıllar sonra bulunup açığa çıkması üzerine kurulmuştur. Avis, romanın başkahramanı,
Ernest Everhard’ın eşidir. Ernest içinde yaşadığı Emperyalist- Kapitalist
düzenin; makinelere kölece bağlanmanın düzeni olduğunu, bu düzenin alın teri ve
halkın kanı üzerinde yükseldiğini ve burjuvanın mutluluğunun buna borçlu
olduğunu gösteriyor. Gazete patronlarının, kilise papazlarının gerçekleri halka
yansıtmadığını, sansürlediklerini cesurca ve akıllıca eleştirir. Her ortamda öz güvenle konuşması, konjonktürü iyi okuması ve sevdiği kadının onun istediği
tepkileri vermesi, beni kendine hayran bırakmıştır.
Bu
anlatılanlar Amerika'nın arka yüzünde yaşanan olaylardır. Chicago’da çıkan
ayaklanmalar, grevler savaş sahnesi gibi anlatılmıştır. Hükumetin ve
özelleşmenin sadece “kar etmek” güdüsüyle hareket edişine karşılık “devrim”
uğruna canlarını veren işçi sınıfını, ölen yüz binlerce insanın-uçurum
insanlarının- yaşadıkları acının, vahşetin gerçekliğini etkileyici ve vurucu
anlatır.
Roman, işçilerin Demir Ökçeye yenilmesi ile
Avis Everhard’ın günlüklerinin yarım kalması ile bitmektedir. Kitap Jack London’ın
ütopyası gibidir.
Kitap, insanın, hayal gücüyle birleştiğinde, bir de
kendini içine koyduğunda değişik dünyalara sürükleyip çok güzel hazlar
yaşatabiliyor. Her geçen sayfada daha da şaşırarak okuyorsunuz. Yazar büyük
resmi ustalıkla okumuş, yorumlamış, sentezlemiş… Demir Ökçe; ezilenlerin
mücadelesi, bir devrin tanıklığıdır. Kesinlikle okumanız gerektiğini
düşünüyorum.
”Tramvay işçileri emeği sağlar,
kapitalistlerde sermayeyi. Emek ve sermayenin ortak çabasıyla para kazanılır.
Bu kazancı aralarında paylaşırlar. Bu paylaşma da sermayenin payına kar, emeğin
payına ücret denir.”s:31
”Üniversite de gördüğüm eğitim ve öğretim
gerçek yaşamın dışındaydı. Orada varlık ve toplum üstüne bir takım
varsayımlardan, kağıdın üstünde çok güzel duran bir takım safsatalardan başka
bir şey öğrenmemiştim.” S:56
”Bu aniden kaybolmalar, dönemin dehşet verici
özelliklerindendi. Şarkılarda, öykülerde hep bu motife rastlanır. Arkalarında en
küçük bir iz, bir haber bırakmadan erkekler, kadınlar, çocuklar
kayboluyorlardı…” s:234
”Sen tek bir kişilik içinde topladığın iki
kadınla haremimi oluşturuyorsun.(burada Türkiye’ye göndermede bulunmuş. O
dönemde çok eşli aile düzeni vardı.) s:246
”Gazetelerde kitabından tek bir söz edilmiyor
ama konuşması ustaca başka bir kalıba sokularak, tümce ve sözcüklerin
arkasındaki bağları koparıp bir kışkırtma söylevine dönüştürülüyordu.” s;144
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder