Yazar Adı: Mustafa Aydın
Basım
Yılı: 2011
Yayınevi:
Kadim
Sayfa
Sayısı: 230
Kitap 7 bölüm ve sonunda da güzel bir kaynakçadan
oluşuyor. 6 temel kurum: Aile, Ekonomi, Din, Eğitim, Siyaset ve Boş Zamanlar kurumlarını
ve onların işleyiş tarzlarını genel çizgileriyle, ortak başlıklar altında
göstermeyi amaçlayan, emek verilmiş, enfes bir çalışma olmuş.
Kurumlar kültürel olgulardır. Bir toplumda
yaşayan insanların ilişki örüntülerini gösterirler. İhtiyaçları karşılamak
üzere ortaya çıkmış ve sürekli hale gelmişlerdir. İnsanlara hazır davranış
örnekleri verirler. Toplumlarla kurumlar arasında karşılıklı bir ilişki vardır.
Yani toplumdaki sosyal değişimler
kurumlara yansır, kurumsal bir değişimde az çok toplum üstünde bir etkide
bulunur. Kurumların toplum ekseninde bir bütünlükleri vardır. Bu eksen
genellikle toplumların etik yapılarıdır. Kurumlar diğer kurumun görevini yerine
getiremez, karışıklıklara neden olur. Böylesi dönemlerde kültür, kendinden
beklenen ideal tipler üretememektedir. Mesela ülkemizde ailenin ekonomi ile,
dinin siyaset ile, eğitim ile bağlantıları sağlıklı değil diyor yazar bir
örneğinde. Yine bir örnek; kendisi bir kontrol/denetleme kurumu olan din
alanına, gelenekselden moderne çok değişik yorumlar hakimdir. Bunun çözümünün de,
kurumların saha araştırmaları yapması gerektiğini önerir.
DEVLET;
yüzyıllardan beri vardır. Ancak ona çok farklı biçimlerde yaklaşılmıştır. Marxistlere
göre bir sınıf yapısıdır, Weber’e göre bütün bir toplumu birleştiren bir
kuruluş, Hegel’e göre o bir yeryüzü tanrısı, anarşistlere göre ise kendi
kendine eriyip bitmesini beklemeden ortadan kaldırılması gerekli bir yüz
karası, kimilerine göre ise topluluklar toplumu ya da sosyal piramidin
zirvesidir. Klasik tanımlarda ülke, halk ve iktidar organizasyonudur ve genelde
normatif bir sistemdir.” s.160
“Herkesin
bir sağlık kurumu vardır ama bir baş ağrısı toplumlarda farklı şekilde
dindirilebilir. Batı formunda bir kurumsallaşma da bir ağrı kesici hapla, uzak doğuda
akupunktur iğnesiyle, bir başka toplumda bir bitki suyunu kaynatıp içmek ya da
büyüsel bir işlemle giderilmeye çalışılır.” s.19
Kurumların
ortaya çıkış tarzları:
Eylem-Tekrar-Alışkanlık-Adet-Norm-Kurum
“İnsanoğlu,
aile kurumu ile soyunu devam etmekte ekonomi ile bizzat kendi varlığını
sürdürmektedir.” s.69
“Durkheim’in
tezine göre tüm sosyal kurumlar dinden doğmuşlar. Ancak zamanla onunla olan
kutsallık bağlarını kopararak din dışı ve hatta ileri boyutlarda din karşıtı
hale gelmişlerdir. Sekülerleşme tezi bir din ve din dışı ayrımına
dayanmaktadır. Durkheim’in deyimiyle kutsal- kutsal dışı.” s.124
Ekonomi
kurumu, toplumda örüntüleşmiş, süreklilik kazanmış işlemler ünitesidir. Ve bu
haliyle toplam kültürün önemli bir parçasını meydana getirir. Bazı düşünürler
çalmanın hayvanlarda bulunmadığını dolayısıyla insani bir mübadele şekli
olabileceğini ileri sürerler*
Yazar,
içerik olarak makul düzeyde akademik
terim kullanmış, teoriler yazarak, örnekler vererek açıklamış. Kitap, yazarın
her ne kadar derlemesi olsa da, Sosyolojiye giriş için, sosyal kurumları
anlayabilmek, algılayabilmek adına iyi bir ilk adım ve giriş kitabı olmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder