Yazar
Adı: Erland Loe
Basım
Yılı: 2016
Yayınevi:
YKY
Sayfa
Sayısı:116
Norveçli polisiye yazar Jo Nesbo’dan sonra
tanıştığım, ikinci Norveçli yazar oldu Erland Loe. Daha doğrusu renkli
kişilikteki arkadaşımın hediyesi yazarla tanışmama vesile oldu.
Kitabın kahramanı Doppler, kendi seçtiği
yalnızlığı yaşamak için ormana sığınmıştır. İnsanların yalanlarından,
düşüncelerinden, temsil ettiklerinden, katlanmak zorunda olduğu her şeyden
sıyrılıp ormana çadırını kurmuştur. Konforlu bir hayata, sisteme, eşe, çocuğa,
arkadaşlara bir başkaldırının hikayesidir.
Kitapta oğlu ve kızıyla diyalogları, oğlunun
yanına gelmesi, eşinin hamile kalması, eşi tatile gideceği için tekrar şehre
inip okul toplantısına katılması, hırsızlık yaptığı evde tanıştığı ev sahibi,
kendi evine hırsızlığa gelen hırsızla muhabbeti, ormandaki sağcı adamla
muhabbeti ve geyiğimiz BONGO; kitabın yan karakterleridir. Şehirden kaçıp
doğaya sığınmak az çok herkesin hayatında düşündüğü bir eylemdir. Sakinlik ve
huzura kavuşmanın hayalidir. Kahramanımız Doppler de herkesin hayalini
gerçekleştiriyor. Özgür ruhlu çılgın olarak tanıdığım Doppler, benim için bir
anda sorumsuz, hayırsız bir aile babasına dönüşüyor. Çoğunlukla kızıyorum. Fakat
çadırında, yıldızların altında geyiğiyle huzurla uyuması da kendine hayran
bıraktırıyor. Bu durumda onu anlamamak haksızlık olurdu. Doppler’e hissettiğim
bu ikilem sanırım yaşamımızı anımsatıyor. İskandinav ülkelerinde de böyle bir
yaşama özlem şaşırttı beni. Oralarda bile kaçış fikri var demek ki. Bu galiba
insanlığın ortak isteği.
Hikayede absürd bir komedi ve toplumun
eleştirisi vardır. Okurken Doppler’in düşüncelerini ve diyaloglarını
sorgularken bir yandan da fazlasıyla gülüyor bulacaksınız kendinizi. Yazar
anlatmayı değil, göstermeyi seçmiş. Kurgusu çizgisel bir akış izliyor.
Olayların geçtiği zaman Kasım ayında başlayıp Nisan, Mayıs aylarında sona
eriyor. Bu zaman içersinde de geriye dönüşlerle öykü genişliyor. Çevirisi iyi,
dili yalın, mizah gücü olan metinler kullanılmış. Kısa ama etkili bir anlatım
olmuş
Alıntıladığım paragraflarla kitap hakkında
birazda olsa fikir edineceksiniz. KEYİFLİ OKUMALAR.
”Bazen insan eğlenceli olmayan işler yapmak
zorunda kalır. İnsan oturduğu dalın en ucuna gitmeye cesaret edebilmeli ve
hatta dalı kesebilmeli.” s. 111
Okul toplantısındaki sistem eleştirisi:
”Takas ekonomisini müfredata alınması gerektiğini
söylüyor. Gençler her şeyi satın almak yerine eşya ve hizmet takasına yönlendirilmeli.
Dünyanın geleceği buna bağlı. Dünya insanlara ait değil. İnsanlar dünyaya ait.
Çiçekler kız kardeşimiz. Hava sıcaklığının ya da ağaçlardaki rüzgarın sesinin
sahibi kim? Dallardaki bitki örtüsünün özlerinde bizden önce yaşayanların
hatıraları saklı. Şırıl şırıl akan derede babamın ve onun babasının sesi de
mevcut. Bastığımız toprakta atalarımızın tozları bulunuyor. Dünyanın başına
gelen her şeyin bizimde başımıza geleceğini, dünyaya tükürürsek kendimize
tükürmüş olacağımızı falan çocuklarımıza öğretmemiz gerek.” s. 50
Orman hakkındaki düşünceleri:
”Ormana taşındım, işten ayrıldım. Çünkü
yapılabilecek tek akıllıca şey buydu. Orman sakin ve dostanedir. Denizin sağı
solu belli olmaz. Bir dağın da. Ama ormanın sağı solu bellidir ve başka her yerden
daha az kafa karıştırır. Denize, doğaya ve insana hiçbir şekilde güvenilmezken,
yaşamını ormanın ellerine hiç tereddütsüz bırakabilirsin çünkü orman dinler ve
anlar. Orman yıkmaz, yeniden kurar ve her şeyin büyümesine izin verir.” s.51
”Bir daha asla fatura ödemeyeceğim. Takastan,
hırsızlıktan ve ormandan geçineceğim. Ben ölünce de orman benden geçinecek.
Anlaşma böyle.” s. 53
Devam edecek
İnşallah
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder