Yazar
Adı: Rollo May
Basım
Yılı: 2019
Yayınevi:
Okuyan Us
Sayfa
Sayısı: 264
Rollo
May; kitapları, konuları günümüz insanına hitap eden, boş umut vaat etmeyen,
bilimsel ve deneysel çalışmaları felsefe ile buluşturmuş çok değerli bir yazardır.
Okuyucuyu yatıştırmak yerine aksine rahatsız ediyor. Zihin açan, dopdolu bir
kitap. Yazar kitapta, özgürlük, sorumluluk, cesaret, endişe, benlik,nefret ve
kırgınlık, beden ve hisler, din (bir güç kaynağımı yoksa zayıflık mı?), bilinç,
sevgi, gerçekler, zaman, öz farkındalık ve belki de en önemlisi içsel bütünlük
kavramlarını irdelemiştir. Ve bizim için en önemli şeyi gösteriyor, harekete
geçmek. Hayallerimiz ve duygularımızla beraber, içsel özgürlüğümüze yürümeyi anlatıyor.
Ayrıca birçok ünlü düşünürün de kavramlarla ilgili düşüncelerini paylaşıyor.
Varoluş sıkıntısı çeken herkesin okumasını tavsiye ediyorum.
Yola
çıkmak kaygıyı çoğaltmaktadır; yola çıkmamak ise kendini kaybetmektir.
Kierkegaard
Kendinizi
kötü sevmeniz yalnızlığınızı zindan eder.
Nietzsche
Endişe
çağında… Böylesine parçalanmış bir dünyada içsel bütünlük nasıl sağlanabilir?
Günümüz
insanının en büyük sorunları nelerdir?
“Boşluk
duygusu…bunu söylerken insanların yalnızca ne istediklerinin bilmemelerini
değil, ne hissettiklerine dair de hiç bir fikirleri olmayışını kastediyorum.” s.18
“19.
yüzyılda… akıl, psikolojik olarak “duygu” ve “irade” den ayrıldı.” s.50
“Hastalığımızın
kökenlerinden bir diğeri de insanoğlunun değer ve saygınlığına dair hislerimizi
yitirmemizdir.” s.56
Mizah
kişinin benliğini nesnel dünyada hareket eden bir özne olarak kavramasıyla
birlikte ortaya çıkar.
Toplumumuzda
mizah ve gülmeye hakim tutumlar nelerdir? Buna dair en çarpıcı gerçek, gülmenin
ticari mala dönüşmesidir.” s.60-61
“Birçok
insan davranışlarının değerini, davranışın kendisiyle değil de bu davranışın
nasıl kabul gördüğü ile ölçüyor. Pasif olan alıcı kendisine yöneltilen şeyi
başarılı ya da başarısız kılacak güce sahip… Dolayısıyla bizde hayatta birey
olarak yaşayıp davranmaktansa oyuncu olma eğilimine kapılıyoruz. Örneğin,;
erkek cinsel ilişkiye girerken, kadına “lütfen doyuma ulaş” diye yakarmasından
farksız. Ve kişisel ilişkilerde bu davranışın nasıl geri teptiğini örneklemek
için; salt kadını doyuma ulaştırmakla ilgilenen erkeğin kendini tam anlamıyla
ilişkiye vermediğini ve bu durumun çoğu zaman kadının tam manasıyla doyuma
ulaşmasına engel olduğunu eklemeliyiz. Hangi kadın tutkunun gerçekliğinin
yerine onu koymayı seçer? Tavırların özünde değerin davranışla değil de
pasiflikle orantılı olması yatar.” s.60
“Arzulayıp
da eyleyemeyen hastalık üretir.”
William Blake
“Kendini
güçsüz hisseden kimse zorbalaşır, daha da güçsüz olanlarsa
kabadayılaşır….faşizm boş ve endişeli ve çaresiz olduğundan megalomanca
vaatlere sıkı sıkıya sarılan insanlarda ortaya çıkar. s.94
“yitirilen
değer hissini en kısa yoldan ikame etmenin yöntemi kendi kendimizi
suçlamaktır.” s.95
“Öz saygının yerini kendi kendini suçlamanın alması bireye kendi yalnızlık, değersizlik
sorunlarıyla açık, dürüst bir şekilde yüzleşmekten kaçınmak için bir yöntem
sunar.” s. 96
“tutsak
olduğunu fark ettiğinde içinde yükselen nefrettir.” s.142
“Özgürlük
isyan değildir. İsyan özgürlüğe uzanan ara bölgedir.” s. 147
“Özgürlüğün
olumsuz biçimleri özgürlüğü hak elde etmekle karıştırıyor ve özgürlüğün asla
sorumluluğun tersi anlamına gelmediği gerçeğini görmezden geliyor… yapılan
diğer bir hata da özgürlüğü plansızlıkla karıştırmamaktır.” s.150
“Kişi
nevrotik bir stratejiyi, bir bağımlılığı bir alışkanlığı öldürmeyi seçebilir ve
sonrasında daha özgür bir insan olarak yaşamayı seçebileceğini görebilir…uğrunda
intihar etmeyi bile düşündüğün sözde sevginin aslında gerçekte sevgi değil de
sevdiğini düşündüğü adamı etkisi altına alma arzusuyla dengelenen bir tür
parazit duygu olduğunu görebilirdi.” s.164
“…dinin,
kişiyi kendi onuru ve değeri bağlamında güçlendirdiği, hayattaki değerlerini
olumlaması için ona güven duygusu verdiği ve kendi etik farkındalığı, özgürlüğü
ve kişisel sorumluluğunu kullanıp geliştirmesine yardımcı olduğu müddetçe
yapıcı bir kavram olduğudur. ….Burada asıl irdelenmesi gereken soru bu inanç
yahut dua uygulamalarının kişiyi kendi özgürlüğünden ve “birey” olmaktan ne
kadar uzaklaştırdığı, yahut kendi sorumluluklarıyla etik gücünü kullanması
yönünde ne denli güçlendirdiğidir.” s.195
“Cesaret,
her dönemde insanoğlunun bebeklikten kişiliğini kazanmanın olgunluğuna uzanan
zorlu yolu kat edebilmesi için gereken en temel erdem olmuştur. Fakat endişe ve
sürü ahlakıyla…” s.213
“Cesaret
kişinin haysiyetiyle öz güveninden kaynaklanır ve kendini küçük gören kişiler
cesur değildir. Başkalarının sürekli “çok iyi biri, çok zeki ve çok güzel”
demesine ihtiyaç duyanlar, kendilerini sevdikleri için değil, güzel yüz, zeki
beyin, kibar davranışlar ebeveyn onayını almalarını sağladığı için böyle
davranırlar. Bu kişide kendi benliğine karşı bir küçümseme duygusu uyandırır…”
s.224
“…övülmek
ve beğenilmek için duyulan kompulsif ihtiyaç kişinin cesaretini baltalar, bu
durumda kişi mücadeleye kendisinin değil bir başkasının görüşü için devam
eder.” s.224
Hata
korkaklıktır.
Nietzsche
“…
gerçeği görmememizin nedeni… yeterince cesur olmamamızdır.” s. 235
“Her
şeyi silik görmemize neden olan şey benlik değildir; daha ziyade nevrotik
ihtiyaçlar, baskılar ve çatışmalardır.” s.240
“Zamanla
yapıcı bir ilişki kurabilmek için öncelikle şimdiki zamanın gerçekliği içinde
yaşamayı öğrenmek gerekir.” s.253
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder