28 Haziran 2019 Cuma

SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ



Yazar Adı: Ahmet Hamdi Tanpınar
Basım Yılı: 2000
Yayınevi: Dergah Yayınları
Sayfa Sayısı: 422

   Ahmet Hamdi Tanpınar, Doğu ve Batı kültürlerini sindirmiş ve senteze ulaşmış, sanat ve fikir adamıdır. 1919’dan beri hocası ve dostu olan Yahya Kemal’in milli tarih  ve üsluba bağlı modern sanat üzerine etkileri çoktur.


   Saatleri Ayarlama Enstitüsü, iki uygarlık arasında bocalayan toplumumuzun yanlış tutumlarını, davranışlarını saçmalıklarını, alaya alan, eleştiren bir hiciv romanıdır. “İki alem arasında salınıp duran bir halkın boşluğu.” A.H.T.
    Romanın başkarakteri, Hayri İrdal aynı zamanda da anlatıcısıdır. Kitap, Hayri İrdal’ın hayatını temel alarak Türk toplumundaki değişimleri dönemsel olarak anlatır. Romanın birinci kısmı “Büyük Ümitler” Tanzimat öncesi dönemi,  “Küçük Hakikatler” ve “Sabaha Doğru”  bölümleri Tanzimat dönemini, son bölüm ise “Her Mevsimin Bir Sonu Vardır” Cumhuriyet döneminin başlarını ve devamını ele alır. Romandaki karakterler sembol olarak kullanılarak, dönemlerin eleştirisi yapılır. Dikkatsiz bir okuyucunun fark etmesi imkansızdır. Tanpınar, tipler ve olaylar arasında öylesine girift ve ustalıklı ilgiler kurmuştur ki, çok şahanedir. Mesela Tanzimat’ın sonlarından Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar güzel bir geçiş tasvirini okuruz. Abdülhamit dönemini çok kasvetli, yaşam sevincinden uzak bir dönem olarak ifade eder. Toplumdaki ve etrafındaki herkes için böyle bir tanımlamalar yapar. Herkes bedbahttır.
   Kapitalizm eleştirisi, modern zaman eleştirisi de yapar. Günümüzde bile derin incelemeyi hak eden bir kitap. Halit Ayarcı bu çarpıklığın başkahramanıdır.
   Tanpınar ustalığıyla yoğrulmuş, fevkalade bir kara mizah romanı. Yapılan mizahı anlamak için durup düşündüğünüz bir kitap. Özellikle kurgusu ve olağanüstü ironik hikayesiyle okuyucuda kalıcı bir anı bırakıyor. Üzerine konuşulacak o kadar ayrıntı var ki tekrar tekrar  okundukça çözülebilir. Cümleler dolu dolu, tespitler harika, mizahi ve eğlenceli bir dille yazılmış. Tanpınar , bizim toplumun ciğerini bilenlerdenmiş…
   Hayatın içindeki saatin. aslında zamanın. önemini sorgulatan, Hayri İrdal’ın hayatının Halit Ayarcı ile yolu kesiştikten sonra bambaşka bir yola girişi ile bir solukta biten Türk Edebiyatında okuduğum en iyi kitaplardan. Ayrıca ikinci kez okuduğum nadir kitaplardandır.  
“Hürriyet! Politikadaki hürriyet, bir yığın hürriyetsizliğin anahtarı veya ardına kadar açık duran kapısıdır.” s. 23
“Hürriyet aşkı, bir nevi snobizmden başka bir şey değildir.”
“Lüzumsuz hiç bir şeyin peşinde koşmadım. Hiç bir zaman sınıfımızın 1. Veya 2. Olmak istemedim. En geri sıralardan insanları seyrettim. İnsan işlerine uzaktan bakmayı oradan öğrendim.” s.24
“Herkes bilir ki eski hayatımız saat üzerine kurulmuştur. Avrupa saatçiliğinin en büyük müşterisi daima Müslümanlar ve onlar içinde en dindarı olan memleketimiz halkı imiş. Günde 5 vakit namaz, ramazanlarda iftar, sahur her türlü ibadet saatle idi.” s.26
“Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır. Bu da gösterir ki zaman ve mekan, insanla mevcuttur.” s.33 (Nuri Efendi üzerinden zaman felsefesi de yapılmıştır.)
“O büyük bir ruh ve idealisti. Hayatta “hep” veya “hiç”in kısır çölünde yaşamayı tercih etmişti.” s.51
“Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu yani hafızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü. Onların yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir.” s.54
“Ben hiçbir zaman hak diye kendime ait bir şeye inanmadım.” s.67
“Ah o andaki sesim! Nasıl tanıyordum bu sesi ve hıçkıran vücudumu. Bütün ömründe kaç defa rüyalarımdan kulaklarımda hep aynı gözyaşlarıyla ıslak bu sesle ve içimdeki bu korkunun ta kendisiyle uyanmıştım. Korku…Korku ve insan, korku ve insan talihi, insanın insana hücumu o hiç yere düşmanlık. Fakat neyi aldatabilirdim, kime anlatabilirdim? İnsan neyi anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.” s. 111
“Biz fakirler böyleyizdir. Kader sarayında bizim işlere bakan büro hiç şaşmaz, ihmal etmez.” s.191
“Radyo devrindeyiz. Musikiyi nadir bir şey gibi dinlemiyoruz. O; romatizma, nezle, para sıkıntısı, harp ihtimali, çok geçimsizlik gibi günlerimizin tabi arkadaşı oldu.” s.219
“Newton başına düşen elmayı elma olmak haysiyetiyle mütalaa etseydi belki çürümüş diye anlatabilirdi.” s.221


A

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder