Yazar
Adı: Barış Pehlivanoğlu- Barış Terkoğlu
Basım
Yılı: 2019
Yayınevi:
Kırmızı Kedi
Sayfa
Sayısı: 254
Barış Pehlivanoğlu,
1983 doğumlu gazeteci yazar. Oda tv genel yayın yönetmenliği yapan aynı zamanda
yakın siyasi tarih üzerine kitaplar kaleme alıyor.
Barış
Terkoğlu, 1983 doğumlu Oda tv haber sitesinde, haber müdürlüğü yapan gazeteci
yazar.
Metastaz:
Organda kontrolsüz çoğalıyor. Bünyeyi esir alıyor. Tedavi için ise hastalıklı
doku kuşatılıp, büyümesi durduruluyor ve ortadan kaldırılıyor. Yazarlar, FETÖ’yü en çok kansere benzetiyorlar.”Ya
kurtuluş beklenen el, hastalığın kaynağıysa?”
ÖN SÖZDEN:
“Tarih baştan sona yaşanır. Öte yandan sondan başa doğru yazılır. En zoru ise
yaşarken yazmaktır. Zira yazan el, bakan göz, analiz eden akıl nesnesiyle hareket
halindedir.
Çoğunlukla
10 yıllarla sınıflandırıyoruz. 2000’li yıllar FETÖ-AKP ittifakının, eski
sistemi yıkıp yenisini kurduğu dönemdir. 2010’lu yıllarsa yolların ayrıldığını
görüyoruz. Zor olanı denemek çoğunlukla yaralar. Lakin zorun akıttığı kan,
kapanan gözlere merhem olur.
Yanlış
yöne akan derenin denize hiç varamayacağını gösterebiliriz. Çünkü doğanın
yasalarını keşfetmiş akıl, geleceğin hikmetini de çözebilir. Yer çekimini bilenler, düşüşü anlatabilir.
Shakespeare’nin
anlattığı “en eski günahları en yeni yollardan işleyenler” bunlar değil mi? Bir
suç tamir edilirken yenisi işleniyor.
Metastaz
diyoruz, kanserli hücrenin sıçramasını anlatıyor. Gözler tamamen kapanıyor,
akıl teslim ediliyor. Bu sırada ise tarikatlar, rejimi çökertiyor.
Hukuk
çürüyor, güvenlik çöküyor, bürokrasi kayboluyor.
Gavsların,
mürşitlerin, hocaların sistemi, devletin ve kamunun üstüne iniyor.
Cumhuriyet
ayrıcalıkların reddidir. Yurttaşların eşitliğidir. Aklın yükselişidir.
Cumhuriyete borcumuz var. Biz borç ödüyoruz. BU kitabı basmak zordu.”
“Evet,
T.C.’nin kılcal damarlarında yeniden başka tarikatlar örgütleniyordu. O
tarikatların üniforma giymiş müritleri, devletin sahibi olmak için sabırla,
sessizce ve gizlice bekliyordu.” s.19
“Özetle,
Menzilciler için “her işin başı sağlıktı.” s.34
“Tahliye
ettiği FETÖ şüphelisi iş adamlarını tutuklatan savcıya “FETÖ’cü” diyen hakimi,
Fetö soruşturmasında rüşvet aldığını ortaya çıkaran başsavcının “rüşvet alan
bir FETÖ’cü” olduğunu iddia ettikten sonra tutuklayan hakim, FETÖ’den tutuklandı.” s.58
“İslamcılar
devletin sıtmadan kurtarırken başka virüsleri davet ediyordu.
Aldous
Huxley demiş ya: “Tarihten alınması gereken en önemli ders, insanların tarihten
pek fazla ders almadıklarıdır.” Haksız mı?” s.80
“Zambaklar
çürümeye görsün çok daha kötü kokarlar ayrık otlarından “ diyor William
Shakespeare. Haliyle, adalet dağıtıcılarının suçlulardan daha çok koktuğu bir
andayız.”
“Umarız
bu masalda kötüler kaybeder!” s.135
Emerson:
“Her ayrımcılığın bir vergisi vardır.” diyor.
Bernard
Shaw: “Mutlu bir aile erken bir cennettir.” s.177
“Emin
olun ki bu anlattığımız bağlantıların onda biri herhangi bir vatandaşa olsa
kendisini müebbetle yargılanırken bulurdu. Ama FETÖ ile mücadele bazılarına
işlemiyordu. Maalesef!” s.227
“Zira
unutmamamız gereken Gülen’in önünde eğilen zenginler bir savcının önünde
eğilmek zorunda kalmadılar.” s.252
“Türkiye
Cumhuriyetini, her biri kendi egemenlik alanını kurmuş tarikatlara teslim
edersek asla hukuk düzenine varamayacağız. Suçun peşinde koşan polise, suçluyu
cezalandıran yargıya, ülkeyi ilerleten bürokrasiye ulaşamayacağız.”
Türkiye
dün nasıl FETÖ düzeniyle hesaplaştıysa yarında bugünkü düzenle hesaplaşacak.
Umarız
bu hesaplaşma hukukla, akılla ve en sancısız yolla olur.
Yol
hepimizin yolu olsun. BİTTİ.”s.254
Bu tarz kitapları okumak gözünüzü açabilir
fakat okurken insanı karamsarlığa sokuyor. Ne kadar yalnız olduğunuzu
hissettiriyor. Okunması akıcı değil, çok isimler var. Bazı bölümlerde insan
sıkılıyor. Kitap güncel, devam eden bir süreci anlatıyor.Merak ediyorsanız okuyun.
Sınav itirafları hakkında: Geç kalmış bir hasbihal 3 Yazar Ahmet Dönmez ahmetdonmez.net ...nice insanlar haksız yere ‘soru çalma’ iddiası ile gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.Neden?Eski Genelkurmay İstihbarat başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,Youtube’daki Neyin Nesi TV’de yaptığı açıklamada:“Bu çocuklar tam da komuta kademesinin istediği çocuklar.Yani zeki,‘emredersiniz’diyor,çok fazla eleştirmiyor,her türlü görevi yapıyor.Bunların hepsi çok çalışkan insanlar olmuşlar, yani bana da deseler şimdi‘Kimleri seçeceksin?diye, onlardan seçerim.“Soru verme de orada sistematik olarak yapılan bir uygulamaydı.Kesin konuşuyorum,evet.Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.Hem “Soruları aldım” diyen hem de “Soruları verdim” diyen onlarca isimle konuştum.Dinlediklerimin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyid ettim.Müstear adıKerem’in kastettiği vicdan azabı veren bu işler arasında soru verme de vardı.“Mesela bir arkadaş GATA’ya girecekti.Sorular verildi” diyor.Peki sorular nasıl veriliyordu?Müstear adı Polat… Bu kısmını da ondan dinleyelim: Bu soru çalma meselesiYüzde yüz canım!Ben kendim kaç tane öğrenciye verdim.İçinde olmasam ben de komplo teorisi derim.İsmi bile var bu işin: ‘Fetih okuma’. Sınav sorularını vermenin şifreli adı ‘Fetih okuma’dır.”Polat,işleyen sistemle ilgili şu tür detaylar veriyor:“Ben kendi baktığım birim için söyleyeyim. Mesela kurum içi sınavlar oluyor. Terfi sınavları. Arkadaşlardan uygun gördüğümüze diyoruzki,‘Bu sınava başvur.Şu şu kitapları al, şu testleri al, çalış’.Bunu söylerken işyerinde çalışması özellikle vurgulanır.Böylece herkes onu çalışırken görür.O sınava gireceğini herkes bilir.Hiç bir zaman kişiye,‘Sana soru vereceğiz, rahat ol, sıkıntı yok’demeyiz.Arkadaş zaten sınava hazırlanır.Sınava bir veya iki gün kala Fetih okuma olayı gerçekleşir.Sorular bize yukarıdan dijital ortamda gelir.Diyelim ki 100 soruluk sınav; A paketinde 70 tane soru, B paketinde 70 soru, C paketinde 70 soru var ama bunlar aynı 70 soru değil. Birbirinden farklı 70 soru, ki aynı şıkları işaretlemeleri tedbirsizlik olur. Sonra dijital ortamda sorular verilir.Kağıt kalem kullanmak yasaktır.Arkadaş iki-üç saat bilgisayar ortamında sorulara ve cevaplarına bakar.Yüz sorudan yetmiş tanesi moda-mod sorudur.10 tane,15 tane de kendisi yapsa başarılı bir şekilde sınavı kazanır. 100 sorunun hepsi verilmez.Çünkü hepsini doğru yapar, bu da tedbir açısından sıkıntı doğurur.Zaten baraj70’tir.Belki sorular verilmese de arkadaş kazanacak ama riske edilmiyordu. Diyelim ki oraya 30 kişi alınacaksa 30’unun da bizden olması isteniyordu.17Aralık sürecinden sonra sorular dijital gelmemeye başladı.Peki bu sorular nereden geliyordu?Polat“Başımızdaki kişiden geliyordu.Ancak sadece askeri okul sınavları değil.KPSS,TUS,YDS(Yabancı Dil Sınavı) da geliyordu.ALES de geliyordu.Hepsi geliyordu.ÖSYM’nin yaptığı sınavların soruları da geliyordu.Ben konumum itibariyle bunların hepsini bilgi ile söylüyorum size.”cevabını veriyor.Müstear adı Halil“Ben bu göreve gelince hep merak ettiğim, ‘soru çalma’ şayialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek istedim.Eskiden beri bu hizmetlerde bulunan bir arkadaşla yürürken,‘Sınav soruları meselesinin de amma suyu çıktı ha!’ dedim.Arkadaş beni o birimde eski zannetti ve dedi ki, ‘Hocam eskiden biz sinevizyondan yansıtır yemin ettirirdik, şimdi ise sorular elden ele dolaşmaya başladı’Ben meseleyi biraz daha kurcalayınca arkadaş dedi ki, ’17-25’ten sonraki yıl bile falanca sınavda bu iş devam etti. Bazı branşlarda 12-13 yıldır, bazılarında 7-8 yıldır soruları veriyoruz.’ diye anlattı.Meğer yıllardır bu iş yapılıyormuş.Başımızdaki arkadaş bana dedi ki,‘Abi bunlar konjoktürel şeyler.Türkiye’nin gerçekleri bunlar.Abiler mutlaka Hocaefendi’nin onayını almışlardır.’Bu son 4 yılda soru aldığını ve verdiğini bizzat söyleyen onlarca kişi ile konuştum.Tanıdığım bir aile, bu soru çalma mevzuundan dolayı travma yaşıyor.Başından beri iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan bu aile, geçtiğimiz günlerde kendi oğullarının,“Biliyor musunuz, polis akademisi sınavlarının soruları bana verilmişti” itirafı ile sarsıldı.
YanıtlaSil