12 Nisan 2019 Cuma

ÇİVİSİ ÇIKMIŞ DÜNYA Uygarlıklarımız Tükendiğinde



Yazar Adı: Amin Maalouf
Basım Yılı: 2009
Yayınevi: YKY
Sayfa Sayısı: 215

   Amin Maalouf, Lübnanlı yazar. Çok iyi bildiği Asya ve Akdeniz çevresi kültürlerinin söylencelerini yapıtlarında başarıyla işleyen, kitabın çevrildiği dillerde de büyük başarılar kazanan, 1976’dan beri Paris’te yaşayan, ekonomi ve toplum bilimcidir. Vaktinin çoğunu kitap yazmaya ayırmaktadır.

   Çivisi Çıkmış Dünya, bir deneme kitabıdır. Farklı zamanlarda yazılmış, bir deneme değil düşünsel bir bütünlüğe sahip, muhteşem kitaptır.
   Kitabın içinde; Doğu, Batı, Avrupa Birliği, ABD, Arap-İslam, Müslümanlık, Hıristiyanlık, azınlık, Berlin duvarı, Soğuk savaş, göç, göçmenlik, uygarlık, laiklik, şiddet, demokrasi, “Ortadoğu Sorunu” gibi pek çok can alıcı kavramları, sorunları dile getirmiş; kendi öznelliğinde çözümleme ve değerlendirmeleri bulunmaktadır.
   Kitap 3 bölümden oluşur.
I.   Aldatıcı Zaferler
II.  Yoldan Çıkmış Meşruiyetler
III. Hayali Gerçeklikler
   Sonsöz: Çok Uzun ve Tarih Öncesi
  ”Zaman müttefikimiz değil bizim, yargıcımızdır.” s.12
  ”Şu veya bu şekilde dünyadaki halkların tümü bir karışıklık yaşıyor. Zengin ya da yoksul, Küstah ya da uysal, işgalciler, işgal altındakiler kısacası hepimiz aynı dayanıksız sala binmişiz, hep birlikte suya gömülmek üzereyiz. Gelgelelim, yükselen denizi hiç dert etmeden sövüp saymayı, kavga etmeyi sürdürüyoruz.” s. 10
 Küresel ısınmadan bahseder.
  ”Soğuk savaşın sonunda, Batılılar ile İslamcıların acımasızca çatışacağı tahmin edilebilirdi. Fitili tutuşturabilecek bölge açıkça belliydi: Afganistan.” s.23
  ”Korku yönetimiyle yaklaşık 30 yıl hüküm süren, kendi halkının kanını döken, petrolden gelen parayı askeri ve lüks harcamalarına saçıp savuran; komşularını işgal eden, devletlere meydan okuyan; Arapların alkışlarını alan eli kanlı bir zorba vardı: Saddam Hüseyin! Ardından ülke karmaşaya sürüklendi, tarikatlar birbirini katletmeye başladı. Sanki şöyle demek isteniyormuş gibi: Görüyorsunuz ya böylesi bir halkı zapt etmek için ancak bir diktatör gerekir! “ s.26
    Arap alemi hangi değerleri savunmaktadır? Neyin savaşını vermektedir?
  ”Ama tarih ideologların düşlediği gibi yumuşak başlı ve bilge bir bakire değildir.” s.31
  ”Doğal kaynaklar üstündeki baskı- özellikle petrol, tatlı su, ham maddeler, et, balık, tahıl vb- ile üretim alanlarının denetimi mücadelesi; kimilerinin elindeki doğal zenginlikleri korumak için canla başla çabalaması, kimilerinin de onların kaynaklarını ele geçirmek için uğraşması, kanlı çatışmaya yol açıyor.” s.35
   2003’te ABD Dış işleri Bakanı Colin Powell, Irak işgalinden önce başkana uyarı olarak şöyle söylediği söylenir:” Kırarsanız sizin olur” 25 milyon insanın sorunları, istekleri sizin olacak.
  ”Yeryüzündeki hiçbir halk kölelik, despotluk, zorbalık, cahillik, karanlıkçılık için ya da kadınların köle olması için yaratılmamıştır.” s.47
  ”Batıdaki barbarlığın nedeni ise kibir ve duyarsızlıktır.” s. 54
  ”Özel hem de çok özel belki de İslam aleminde bir eşine daha rastlanmamış bir örnekten, halkını yıkımdan kurtarmayı başarmış, bu yüzden de savaşçı meşruiyetini hak etmiş bir önderden söz etmek istiyorum: Atatürk.” s. 80 Osmanlı ordusunun bu subayı….

   Atatürk’ün reformcu cesareti, Tunus ve Afganistan liderleri için esin kaynağı olmuştur. Arabistan'ın Haşimi hükümdarı Faysal Arap krallığı düşlüyordu. Atatürk’ün çizdiği yolda ilerlemek istedi fakat krallık kurulamadı. Görkemli bir dönem yaşamış, ardından gücünü yitirmiş bir halkın tarihi söz konusuydu burada. 2 yüzyıldan beri ayağa kalmak istiyor ama her seferinde yine düşüyordu. Araplar ve onlarla birlikte bütün İslam alemi her şeyi kesin bir şekilde yitirdikleri hissine kapıldılar. 1967 bozgunundan sonra bir süre kurtuluş Marksizm de arandı. Saddam Hüseyin’in Amerika karşısında aldığı iki yenilgide Panarap ulusalcılığının sonunu getirdi. s.123
  ”Bu hareketlerin içinde değerli kişilerde yollarını yitirmişlerdi. Oysa onların tek istedikleri toplumlarını çağdaşlaştırmaktı, onlar bilginin geniş kitlelere yayılmasından, kızların okula gitmesinden, şans eşitliğinden, düşünce özgürlüğünden, kabileciliğin zayıflamasından ve derebeyi ayrıcalıklarının ortadan kalkmasından yanaydılar.” s.125
  ”Dünya nüfusunun % 5’ini temsil eden Amerikan yurttaşlarının oylarının bütün insanlığın geleceği üstüne geri kalan %95’ten daha belirleyici olduğu anda, dünyanın siyasal yönetiminde bir işleyiş bozukluğu var demektir.” s. 131
  ”Her şeyden önce değer ölçeğimizin çivisinin çıktığını belirtmek isterim.” s. 135
  “Geçmişi allayıp pullayarak idealleştirmek yerine, o geçmişin bize kazandırdığı ve bugünün bağlamında felaket etkisi yaratan reflekslerden kurtulmak; insanlık macerasında yepyeni bir evreye dosdoğru girebilmek için ön yargılardan, atacılıklardan, eskilliklerden kurtulmak gerekir.” s.139
  “Bir halkın özel yaşamı edebiyatıdır.” s.143

  ”Dini yokluğundan nasıl zarar görüldüğünü, Sovyet toplumu açık biçimde kanıtladı. Ama dinin aşırı varlığından da zarar görülebilir.” s.141
  ”Dinsel üzüntü hem gerçek üzüntünün dışa vurumu, hem de bu üzüntüye karşı çıkıştır. Din ezilen insanın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın ruhudur. Din halkın afyonudur.” Marks  s.147
  ”İdeolojiler gelip geçici, dinlerse kalıcıdır.” s.150
  ”Ne sorun ne de bunun çözümü kutsal metinlerde.” s.176
   Benim için çok güzel bir tarih bilgisi ve beyin fırtınası oldu. Çok fazla alıntı yaptım. Kitabın her satırı çok kıymetliydi. İYİ OKUMALAR.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder