19 Mart 2019 Salı

YAPRAK DÖKÜMÜ



Yazar Adı: Reşat Nuri Güntekin
Basım Yılı: 2016
Yayınevi: İnkılap
Sayfa Sayısı: 157

  Reşat Nuri Güntekin, UNESCO’da Türkiye’yi temsil etmiştir. 1930 yılında yayınlanan Yaprak Dökümü orta sınıftan bir ailenin dramını ele alır. Yazar eserlerinde tema olarak aşkı ve duygusal çatışmaları işlerken, bu eserinde sosyal yaşamı ve ekonominin önemini vurguluyor. Eserleri televizyonda dizi olarak gösterilmiştir.


  ”Bütün hayatını çocuklarına iyi fikirler ve iyi bir ahlak vermeye sarf etmişti. Acaba yeni zamanların bu havası onları da sarsacak ihtiyar babaya son deminde bir yaprak dökümü mü seyrettirecekti?” s. 11
   Romanda, anlatıcı olaylara ve kahramanlara hakimdir. Olayların nasıl gelişeceğini bilir ve görür. Olayları anlatırken kahramanların aklından geçenleri ve psikolojilerini yansıtır,
  Kahramanımız Ali Rıza Bey, Babıali de yetişen bir mülkiye memurudur. Annesi ve kız kardeşinin iki ay ara ile ölmesi onu İstanbul’dan soğutmuş, 25 sene Anadolu'nun çeşitli yerlerinde görev yapmıştır. Evlendiği zaman kırkına yaklaşıyordu. Yakın arkadaşının bir akrabasıyla Hayriye Hanımla evlenmişti. Hayriye Hanım 25 yaşındaydı. Ali Rıza Bey 50 yaşına girdiği gün son bir kızla 5 çocuğu dünyaya geldi. Büyütülecek 5 çocuğu olan bir adam hayata karşı kayıtsız bir seyirci mevkinde kalamazdı. Her fedakarlığı göze almış gayretli bir aile babası idi. Emekli olur, İstanbul'daki evine taşınırlar. Oğlu Şevket yüksek maaşla bir bankaya memur olur. Evin reisliğini oğluna bırakır, kendiside asla onaylamadığı kahvelere alışır. Kahveler işsizlikten ve aile dirsizliğinden doğan ızdıraplara karşı sığınılacak yegane mabetlerdir. Onlar olmasa emekli için ölmekten başka yapılacak iş kalmayacaktır.
   Evde büyüyen çocuklar arasında hafiften kavgalar başlamıştı. Zamanla da gürültü büyüyordu. Bu artık evde bir baba nüfuzu, hürmet edilecek bir reis kalmadığını gösteren güzel bir delildi. Ailede bir bölünme başlamıştı. Anneleri ve ortanca kızlar Necla ve Leyla diğer tarafta büyük kız Fikret ve Ayşe vardı. İhtiyar baba hiçbir şeyin farkında değildi. Ev delik bir gemi gibi günden güne batıyordu. Evde bir tek Şevket'e sevgi ve saygı duyuluyordu. Çünkü tek çalışan harap olan oydu. Şevket son günlerde iş arkadaşı Ferhunde ile yakınlaşır, kadının kocası olayı öğrenince Ferhunde’yi evden kovar. Şevket kimsenin onaylamadığı Ferhunde ile evlenir. Gelin Ferhunde küstah, yüksekten atan, şımarık hafif bir kadındır. Ferhunde birbirinden güzel, hareketli genç Leyla ve Necla'nın karakterinin bozar. Evde bir eğlence ve moda düşkünlüğü başlar, partiler düzenlenir. Maddi sıkıntılar başlar. Fikret bu durumdan rahatsızdır,( babanın iki büyük kabahati vardır. Evvela zarif ti, ikincisi de parasızdı ki bu affedilmez bir cinayetti). Fikret'te bu cehennemde kurtulmak için karısı ölmüş, 3 çocuk babası Tahsin’le evlenir ve Adapazarı’na gider. Şevket masrafları kapatmak için bankadan borç alır fakat ödeyemez. Hapse düşer. Ali Rıza Beyin itibarı iyice sarsılır. “1.5 yıl geçer de kaybolan haysiyet ve namus bir daha geri gelmezdi.” Ferhunde daha fazla sefalete dayanamaz ve evden kaçar.
”Her şey gibi sevmekte parası, vakti, az çok rahatı olan insanlara mahsus bir imtiyazmış baba…” s.122
   Ferhunde'nin kaçışıyla elebaşılarını kaybeden Necla ve Leyla bocalıyorlar. Leyla, kendini zengin gösteren bir Suriyeli ile nişanlanır. Suriyeli Leyla ile 2 ay gezer, ayrılır ve Necla’yı istediğini yazan bir mektup gönderir. Necla'nın kardeşine bu ağır hareketi uygun gören insanla evlenmesi Leyla’yı hasta eder. Fakat Necla Suriyeli devlet kuşunu bağlar ve o da evden ayrılır. Böylece ağacın 3. Yaprağı da kopar. Bu arada Leyla biraz iyileşir, doktor gezmesini tavsiye eder. Leyla o gezmeler esnasında avukatın metresi olur. Ali Rıza Bey felç geçirir.
   Kitap sade konuşma dilinde, akıcı bir şekilde yazılmış, uzun tasvirleri yoktur. Değerlerini kaybeden ailenin fertlerinin mahvoluşunu okuyorsunuz. Mutlaka okuyun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder