Yazar
Adı: Reşat Nuri Güntekin
Basım
Yılı: 2016
Yayınevi: İnkılap
Sayfa
Sayısı: 157
Reşat Nuri Güntekin, UNESCO’da Türkiye’yi
temsil etmiştir. 1930 yılında yayınlanan Yaprak Dökümü orta sınıftan bir
ailenin dramını ele alır. Yazar eserlerinde tema olarak aşkı ve duygusal
çatışmaları işlerken, bu eserinde sosyal yaşamı ve ekonominin önemini
vurguluyor. Eserleri televizyonda dizi olarak gösterilmiştir.
”Bütün hayatını çocuklarına iyi fikirler ve
iyi bir ahlak vermeye sarf etmişti. Acaba yeni zamanların bu havası onları da
sarsacak ihtiyar babaya son deminde bir yaprak dökümü mü seyrettirecekti?” s.
11
Romanda, anlatıcı olaylara ve kahramanlara
hakimdir. Olayların nasıl gelişeceğini bilir ve görür. Olayları anlatırken
kahramanların aklından geçenleri ve psikolojilerini yansıtır,
Kahramanımız Ali Rıza Bey, Babıali de
yetişen bir mülkiye memurudur. Annesi ve kız kardeşinin iki ay ara ile ölmesi
onu İstanbul’dan soğutmuş, 25 sene Anadolu'nun çeşitli yerlerinde görev
yapmıştır. Evlendiği zaman kırkına yaklaşıyordu. Yakın arkadaşının bir
akrabasıyla Hayriye Hanımla evlenmişti. Hayriye Hanım 25 yaşındaydı. Ali Rıza
Bey 50 yaşına girdiği gün son bir kızla 5 çocuğu dünyaya geldi. Büyütülecek 5
çocuğu olan bir adam hayata karşı kayıtsız bir seyirci mevkinde kalamazdı. Her
fedakarlığı göze almış gayretli bir aile babası idi. Emekli olur, İstanbul'daki evine taşınırlar. Oğlu Şevket yüksek maaşla bir bankaya memur olur. Evin
reisliğini oğluna bırakır, kendiside asla onaylamadığı kahvelere alışır.
Kahveler işsizlikten ve aile dirsizliğinden doğan ızdıraplara karşı sığınılacak yegane mabetlerdir. Onlar olmasa emekli için ölmekten başka yapılacak iş
kalmayacaktır.
Evde büyüyen çocuklar arasında hafiften
kavgalar başlamıştı. Zamanla da gürültü büyüyordu. Bu artık evde bir baba
nüfuzu, hürmet edilecek bir reis kalmadığını gösteren güzel bir delildi. Ailede
bir bölünme başlamıştı. Anneleri ve ortanca kızlar Necla ve Leyla diğer tarafta
büyük kız Fikret ve Ayşe vardı. İhtiyar baba hiçbir şeyin farkında değildi. Ev
delik bir gemi gibi günden güne batıyordu. Evde bir tek Şevket'e sevgi ve saygı
duyuluyordu. Çünkü tek çalışan harap olan oydu. Şevket son günlerde iş arkadaşı
Ferhunde ile yakınlaşır, kadının kocası olayı öğrenince Ferhunde’yi evden kovar.
Şevket kimsenin onaylamadığı Ferhunde ile evlenir. Gelin Ferhunde küstah,
yüksekten atan, şımarık hafif bir kadındır. Ferhunde birbirinden güzel,
hareketli genç Leyla ve Necla'nın karakterinin bozar. Evde bir eğlence ve moda
düşkünlüğü başlar, partiler düzenlenir. Maddi sıkıntılar başlar. Fikret bu
durumdan rahatsızdır,( babanın iki büyük kabahati vardır. Evvela zarif ti,
ikincisi de parasızdı ki bu affedilmez bir cinayetti). Fikret'te bu cehennemde
kurtulmak için karısı ölmüş, 3 çocuk babası Tahsin’le evlenir ve Adapazarı’na
gider. Şevket masrafları kapatmak için bankadan borç alır fakat ödeyemez. Hapse
düşer. Ali Rıza Beyin itibarı iyice sarsılır. “1.5 yıl geçer de kaybolan
haysiyet ve namus bir daha geri gelmezdi.” Ferhunde daha fazla sefalete
dayanamaz ve evden kaçar.
”Her
şey gibi sevmekte parası, vakti, az çok rahatı olan insanlara mahsus bir
imtiyazmış baba…” s.122
Ferhunde'nin kaçışıyla elebaşılarını kaybeden
Necla ve Leyla bocalıyorlar. Leyla, kendini zengin gösteren bir Suriyeli ile nişanlanır.
Suriyeli Leyla ile 2 ay gezer, ayrılır ve Necla’yı istediğini yazan bir mektup
gönderir. Necla'nın kardeşine bu ağır hareketi uygun gören insanla evlenmesi
Leyla’yı hasta eder. Fakat Necla Suriyeli devlet kuşunu bağlar ve o da evden
ayrılır. Böylece ağacın 3. Yaprağı da kopar. Bu arada Leyla biraz iyileşir,
doktor gezmesini tavsiye eder. Leyla o gezmeler esnasında avukatın metresi
olur. Ali Rıza Bey felç geçirir.
Kitap sade konuşma dilinde, akıcı bir şekilde
yazılmış, uzun tasvirleri yoktur. Değerlerini kaybeden ailenin fertlerinin
mahvoluşunu okuyorsunuz. Mutlaka okuyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder