Yazar
Adı: Reşat Nuri Güntekin
Basım
Yılı: 2013
Yayınevi:
İnkılap
Sayfa
Sayısı: 399
Reşat Nuri Güntekin, 1889’da İstanbul’da
doğdu. İstanbul’da Saint Joseph Lisesinde eğitim gördü. Eğitiminden sonra
çeşitli şehirlerde Fransızca ve Türkçe öğretmeni olarak görev yaptı. 1.Dünya
Savaşının sonlarına doğru yazarlık yapmaya başladı.
Dudaktan Kalbe, Reşat Nuri'nin ilk dönem
romanlarındandır. 1924 yılında basılmıştır. Bir aşk romanıdır. Sıkıntılar
içinde geçen bir dönemin ardından yakaladığı şöhret ile kadınlara ve aşka
bakışı değişen Hüseyin Kenan'ın öyküsünü anlatır. 3 bölümden oluşan romanın, ilk bölümü Kenan'ın çocukluk dönemini, ikinci bölüm; Kenan’dan çok Lamia'nın yaşadıklarını, Kütahya’ya dayısının yanına gönderilişini ve orada başına gelen
olayları anlatır. Üçüncü bölüm ise, Kenan'ın günlük şeklinde yazdığı alt
bölümlerden oluşur.
Roman, Kenan'ın annesinin, ailesinin bütün
baskılarına rağmen serseri bir adam olan Nail’le evlenmesi ile başlar. Kenan,
çevresindeki çocuklardan farklı bir karaktere sahiptir. Zaman ilerler, Kenan'ın babası hapse düşer ve geçim sıkıntıları başlar. Annesi ailesinden yardım ister.
Dayısı Saip Paşa onları yanına alır. Fakat Kenan'ı hep hor görür. Hatta zaman
zaman hırsızlıkla suçlar. Bu süre zarfında Kenan keman dersleri alır. Dayısı bu
duruma da mani olmaya çalışır. Ama ondaki istek ve şevk onun geleceğin en
başarılı virtüözü yapacaktır. Kenan, İstanbul'a mühendis mektebine gönderilir.
Zamanla Kenan annesinin dükkanını satar ve Avrupa’ya gider. Uzun bir süre geçer
ve Kenan dünyanın en saygın kemanisti olarak döner. Dayısı artık onunla iftihar
eder ve İzmir'e yanına çağırır. Mısır prensesi Paşa kızı Cavidan’la tanışır.
Nişanlanırlar. Kenan bu durumdan hem memnun hem de rahatsızdır. Komşularının
yeğeni küçük kız Lamia’yı tanır. İleride bütün kalbiyle bağlanacağı kıza o
zamanlarda sadece acır. Lamia musiki meraklısı, her denileni koşulsuz kabul
eden munis güzel bir kızdır. Çillerinden dolayı “kınalı Yapıncak” adını
takmışlardır. O da çapkın Kenan'a aşık olur. Bu aşkın meyvesi bir çocuk
olmuştur. Fakat Lamia’dan başka kimse, bu çocuğun kimden olduğunu
bilmemektedir. Lamia bu ayıbından dolayı Kütahya’ya dayısının yanına gönderilir
ve çok sıkıntılar yaşar. Kenan’la Cavidan’da evlenmiştir. Yıllar geçer kader
onları bir gün karşılaştırır. Kenan kınalı yapıncağını unutmamıştır. Lamia ise
artık eskisi gibi değildir. Tek tutunacağı dal çocuğu Mebrure vardır. Aşkın
hazin sonuyla roman biter.
”Sevda
şimdi kalbimden dudaklarıma çıktı. O artık birini ötekinin unutturduğu
buselerle bir nağme, bir tebessüm gibi yalnız dudaklarımda yaşayacak mamafih
belki mesut olmak içinde asıl çare budur. Sevdayı dudaklardan öteye bırakmamak
zehir gibi kalbe inmesine meydan vermemek.” s.65
”Sevdayı
size ne fena öğretiyorlar? Biz birbirimizi seviyoruz sanma Kınalı Yapıncak… Ben
senin için güzel bir keman sesinden başka bir şey değilim.” s.140
”Kolayca
teselli edilecek bir dert insanı böyle ağlatmaz.” s.178
”Ümitsiz sevdasının yadigarlarıyla, kırık
kalbinin parçalarıyla kendisine hazin teselliler icat etmişti. Tıpkı kırılmış
oyuncaklarının parçalarıyla avunan çocuklar gibi.” s.185
”Seni
tekrar gördüğümde bana yabancı gibi bakmayacaksın, bu büyük sevdaya artık
“dudaklarımızın ve gönlümüzün biraz ince bir eğlencesi" demeye cesaret
edemeyeceksin değil mi?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder