Yazar
Adı: Hasan Ali Toptaş
Basım
Yılı: 2009
Yayınevi:
İletişim
Sayfa
Sayısı: 259
“Kimi
zaman dizginlenemeyen bir hırsın, kimi zaman zararlı olacak kadar derinleşen
uçsuz bucaksız bir sevginin, kimi zaman bir şefkatin, kimi zaman da akla hayale
sığmayan korkunç bir korkunun güdümündeymiş gibi gözüken, her biri birbirinden
değişik hamlelermiş bunlar. “ s.139
“Bir
hikaye sonsuzmuş gibi göründüğünde, kendine ulaşmış demektir çünkü. Bu da, az
şey değildir hikaye açısından. Bilirsin, ne kadar çırpınırsa çırpınsın, kendine
ulaşamayan bir hikaye başka notalara da ulaşamaz.” S. 149
“Odanın
içinde büyüyen sessizliğin nedenini onların uzaklığında ararcasına, alnını
kırıştırıp çenesini titreterek bakıyormuş. Dedem de acayip bir yalnızlık
duygusuna kapılıyormuş o böyle bakınca.” S. 152
“Sıcak
bir hızla genişleyen gülümsemelerin bile aslında o an için anlaşılamayan başka
türlü bir kötülük olduğunu düşünmeye başladım hatta. Bu yüzden pek dışarı
çıkamadım artık, odama kapanarak kendimi tamamen kitaplara verdim.
Çaresizlikten ne yapacağını bilemeyen ürkek bir fare gibi, azıcık huzur bulayım
diye gidip onların arasına sığındım bir bakıma. Sığınınca da tabi, dünyayı ve
insanları unutabilmek için aylarca bir kitaptan ötekine soluk soluğa koşturup
durdum.” s.170
“…
ben de oturduğum yerden uzaklara çekilmiş, efkarlı bir ruhla sessizce
bakıyordum bu insanlara.” s. 88
“Bilirsin,
insan dert denen şeyin ağırlığı altında ezilip un ufak olunca, dert çoğu kez o
insanın şeklini şemalini alır da kimseyi iplemeden, ulu orta konuşmaya başlar.” s. 29
“İnsan
denen yaratığın akıl almaz labirentler, ürkütücü dehlizler, zifiri karanlık
kuyular ve birbirine açılan meçhul genişliklerle dolu ruhunda, hayatını masala
dönüştürmek gibi tuhaf bir eğilim varmış… Bu eğilim…. Günü saati gelince ne
yapar eder, bir şekilde nüksedermiş….” s.192
“…
insanların büyük kötülüklere yol açan iyilik anlayışlarından korkuyorum. ….bir
insanın her şeyi bilebileceğini sanan kıt akıllı adamların, geçmişlerini başkalarının
geleceğinden geri almaya çalışan kırkını aşmış çocukların ve hemen her fırsatta
yaralı güvercin rolü oynayan kadınların yanı sıra ben uzun ömürlü neşelerle
uykulardan da korkuyorum, dedim.” s.230
“Tıpkı
insanlar, kuşlar, böcekler ve zamanlar gibi alışkanlıklarında yolculuk ettiğini
belirttikten sonra, bir insan acaba ben hangi alışkanlıklar köprü oluyorum,
geçmişten alıp geleceğe doğru neleri götürüyorum ya da huyumda tüyümde ne tür
pisliklerle ne tür parıltıları barındırıyorum diye arada bir durup kendisine
bakmalı,…İşte böyle dönüp taşıdığımız yüklere alıcı gözüyle bakınca, bunların
içinden insanlığa hayra dokunmayacak olanları hemen oracıkta bırakmalıyız.” s.237
Boş yere hamallığını yapmamalıyız…. Gövde dediğimiz şu gövde aynı zamanda
mekandır… aynı zamanda uğultulu bir tesadüftür… aynı zamanda başkadır… başkalarıdır…
“…
bir kızı öpünce sadece tenini değil aynı zamanda onun gövdesindeki zamanları ve
bu zamanların içinde biriken görüntülerle sesleri de öpmem ve hissetmem gerektiğini söyler,…” s. 239
“İnsan
bazı şeyleri kimseye söylememeli… sonsuza dek hep örtülü kalacaktır…” s.250