23 Eylül 2018 Pazar

KIRLANGIÇ ÇIĞLIĞI



Yazar Adı: Ahmet Ümit
Basım Yılı: 2018
Yayınevi: Everest
Sayfa Sayısı: 398

   Ahmet Ümit’in yazdığı son kitabı benim de okuduğum ilk kitabı. Ahmet Ümit, önde gelen polisiye yazarlarındandır. Ben ilk kez bu romanını okudum. Polisiye, gerilim ve macera romanlarında Grange’nin üzerine kimseyi tanımam.


   Romanda sağlam bir polisiye kurgunun yanında derin sosyolojik ve psikolojik çözümlemeleri var. Çok araştırıyor sanırım, akıcı yazıyor ve yazdığını da okutmayı biliyor. Polisiyede Türkiye’nin en iyi yazarıdır.
   Kırlangıç Çığlığı kitabında Suriyeli mültecileri ve çocuk tacizi konularını ele almış. Şu an ki gündeme oldukça paralel bir kitaptır. Kitabımızın başkarakteri yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi baş komiser Nevzat’tır. Bir gün bir cinayet ihbarıyla gittiği olay yerinde eski bir hatırayı anımsar. Bu hatıraya göre 2012 yılında bir seri katilin işlediği cinayetlere benzer bir cinayet vardır. Baş komiser Nevzat ve ekibi şimdi yeniden ortaya çıkan katilimizin peşine düşerler. Bir yandan da Suriyeli göçmenlerle ilgili yeni gerçekleri öğrenmeye başlamışlardır. Bu iki olayın peşinden giderken benzer pek çok cinayetler karşılarına çıkar.
   Yazar, ülkemizin kanayan yaralarına dokunuyor. Okurken bir yanınız suçu işleyenlere öfkelenirken bir yanınız onları anlamaya çalışıyor. Kitabı okurken bu iki duyguyla savaşmaya başlıyorsunuz. Kitap bitince size sadece öfke kalıyor.
   Ahmet Ümit suçu dünyaya atıyor. Hepimizin birbirimizin cehennemi olabileceğini söylüyor. Bir çocuğun cehennemi, kendini istismar eden adam olabilir mi?
  ”Kimsesizlik, korkunç bir şey baş komiserim. Annen baban yoksa çocukluk korkunç bir şey. Birileri sana ilgi göstersin istiyorsun, birileri seni sevsin, birileri seni takdir etsin istiyorsun. Bir insanın sana neden sevgi gösterdiğini anlayacak tecrüben yok. O gülen gözlerin, o tatlı sözlerin, şefkatli dokunuşların arkasında nasıl pis bir arzu yatıyor bunu fark edecek tecrübeye sahip değilsin. Sana iyi davranan bir yetişkin hemencecik kazanıyor kalbini. Üstelik bu kişi kaldığın yurdun müdürüyse…” s. 183
   İç savaştan kaçan insanların cehennemi onların organlarını çalanlardan başka kim olabilir?
   Tam bu noktada kitap kapağındaki soruyu da sormak gerekiyor.
   “Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?”
   Kitap sadece bir cinayeti anlatmıyor. Her karakterin bu ülkeye bir mesajı var. Birbirimizin cehennemi olmaktan vazgeçmeliyiz.
   Suriyeli mülteciler, göç sırasında kendilerini kırlangıçlara benzetirler. Kitabın adı o yüzden Kırlangıç Çığlığı sanırım.
  ”Sevinç çığlığı değil bunlar acı dolu haykırışlar. Kırlangıçlar göçmen kuşlardır. Çok hızlı uçarlar. İşte o göç sırasında yüzlerce kırlangıç fırtınaya yakalanıp ölürlermiş. Göçü başarıyla tamamlayan kırlangıçlar, geldikleri ülkenin sıcak gökyüzünde uçarken, yollarda kaybettikleri arkadaşlarını anımsar acıyla ve öfkeyle böyle çığlıklar atarlarmış.” s.289
   Kitabın kapak tasarımı da romanın bir yansıması gibi olmuş Diyalogları biraz sıkıntılı. Karakterler fazlasıyla kendilerini tekrar ediyorlar. Sürükleyici bir cinayet romanı okumak isteyenlere tavsiyemdir. Hayatta kalabilmek için insanların neler yapabileceğini okuyorsunuz. İnsana dair bir roman olmuş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder