6 Nisan 2018 Cuma

SİMÜLAKRLAR VE SİMÜLASYON



Yazar Adı: Jean Baudrillard
Basım Yılı: 2016
Yayınevi: Doğubatı
Sayfa Sayısı: 212

     SİMÜLAKR: Bir gerçeklik olarak algılanmak isteyen görünüm.
   Baudrillard, radikal ve ayrıksı düşünceleriyle Batı toplumundan yayılan krizi haber verir. İncelediği konu olağanüstü çekici bir konu. Bilgisayar simülasyonları bana hep büyüleyici gelmiştir.



   20. Yüzyılda gazete, dergi, radyo, TV nin hızla yayılmasıyla görsel medya günlük hayatımıza hakim olmuştur. Daha sonra bilgisayar oyunları, internet, akıllı telefonlar toplumlar üzerinde değişimlere yol açmıştır. Kitle iletişim araçları ve eğlence ürünleri vasıtasıyla insanlar gerçeklikten koparak sanalın içinde kaybolmuştur. İnsanlığın içinde bulunduğu bu duruma kafa yoran fikir adamlarından biridir. Jean Baudrillard’dır
   1970’li yılların başlarında teknolojinin etkisi altına giren modern dünyada; politikanın, ekonominin, kültürün ve gündelik hayatın yapısının tamamen değiştiğini ifade eder. Batı uygarlıklarını eleştirmek modern dünyanın değişimlerini anlatabilmek için “simülasyon” kavramını ortaya atar. Bu kavram sonraları kurama dönüşür. Baudrillard, gerçekliğin, kapitalizm ve teknoloji tarafından emilerek başka bir gerçekliğe “hipergerçek”liğe dönüştüğünü savunur. Bu durumda gerçek olanla olmayan arasındaki fark kalkmıştır. Bunun yerini “simülasyon” ve “simülakr” almıştır. Simülakr taklit değildir, gerçeğin kendisidir.
Günümüzde teknolojik bir terim olarak kullanılan simülasyon, Baudrillard düşünce dünyasında toplumsal, politik, kültürel ve ekonomik alanı kapsar.
TV ekranlarında yapılan bunca konuşma, açık oturum, tartışma programları vb birer demokrasi simülakrlarıdır. Körfez Savaşı ve Vietnam Savaşının gerçekte yaşanmadığı bir simülakr olduğu tezini de ortaya atmıştır. Simülasyonun ulaşabileceği en üst aşamanın adı, nükleer tehlikedir. Paradoks yani bombalar tertemiz nesnelerdir. Sahip oldukları tek kirletici özellik patlamadıkları zaman çevreye saçtıkları bir güvenlik ve denetleme sistemidir.
   Tarihte caydırma, soyutlama, insanları birbirinden kopartma ve yerlerinden yurtlarından etme rolünü üstlenen ilk düzen kapitalizmdir. Kapitalizm sayesinde insanlar bir özgürlük simülasyonu içersine girdiler. Bu duruma da postmodernizm bir öneri getiremedi. Sadece eleştiride durdu. Evrensel ilkelerde buluşma olmadı. Herkesin kafasına göre bir şey ifade ettiği ama bir şey söylenmeyen bir dönem oluştu.
   Bilim kurgu tarzında sosyolojik bir kitap. Okuyup geçilecek bir kitap değil, altını çizerek üzerinde düşünerek ilerlenmesi gerekiyor. Sağlam vakit ayırıp derinlemesine inceleme istiyor. Orijinal, kendine has üslubuyla günümüze eleştirel bakan bir kitap. Modern felsefenin önemli eserleri arasında geçer. Okunması zor bir yazar. Kendine özgü kavramlar üretmiş, gerçekten güzel tespitleri var. Hayata bakış açınızı değiştirecek bir kitap. İyi okumalar. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder