Yazar
Adı: Jean Baudrillard
Basım
Yılı: 2016
Yayınevi:
Doğubatı
Sayfa
Sayısı: 212
SİMÜLAKR: Bir gerçeklik olarak
algılanmak isteyen görünüm.
Baudrillard, radikal ve ayrıksı
düşünceleriyle Batı toplumundan yayılan krizi haber verir. İncelediği konu
olağanüstü çekici bir konu. Bilgisayar simülasyonları bana hep büyüleyici
gelmiştir.
20. Yüzyılda gazete, dergi, radyo, TV nin
hızla yayılmasıyla görsel medya günlük hayatımıza hakim olmuştur. Daha sonra
bilgisayar oyunları, internet, akıllı telefonlar toplumlar üzerinde değişimlere
yol açmıştır. Kitle iletişim araçları ve eğlence ürünleri vasıtasıyla insanlar
gerçeklikten koparak sanalın içinde kaybolmuştur. İnsanlığın içinde bulunduğu
bu duruma kafa yoran fikir adamlarından biridir. Jean Baudrillard’dır
1970’li yılların başlarında teknolojinin
etkisi altına giren modern dünyada; politikanın, ekonominin, kültürün ve
gündelik hayatın yapısının tamamen değiştiğini ifade eder. Batı uygarlıklarını
eleştirmek modern dünyanın değişimlerini anlatabilmek için “simülasyon”
kavramını ortaya atar. Bu kavram sonraları kurama dönüşür. Baudrillard,
gerçekliğin, kapitalizm ve teknoloji tarafından emilerek başka bir gerçekliğe
“hipergerçek”liğe dönüştüğünü savunur. Bu durumda gerçek olanla olmayan
arasındaki fark kalkmıştır. Bunun yerini “simülasyon” ve “simülakr” almıştır.
Simülakr taklit değildir, gerçeğin kendisidir.
Günümüzde
teknolojik bir terim olarak kullanılan simülasyon, Baudrillard düşünce
dünyasında toplumsal, politik, kültürel ve ekonomik alanı kapsar.
TV
ekranlarında yapılan bunca konuşma, açık oturum, tartışma programları vb birer
demokrasi simülakrlarıdır. Körfez Savaşı ve Vietnam Savaşının gerçekte
yaşanmadığı bir simülakr olduğu tezini de ortaya atmıştır. Simülasyonun
ulaşabileceği en üst aşamanın adı, nükleer tehlikedir. Paradoks yani bombalar
tertemiz nesnelerdir. Sahip oldukları tek kirletici özellik patlamadıkları
zaman çevreye saçtıkları bir güvenlik ve denetleme sistemidir.
Tarihte caydırma, soyutlama, insanları
birbirinden kopartma ve yerlerinden yurtlarından etme rolünü üstlenen ilk düzen
kapitalizmdir. Kapitalizm sayesinde insanlar bir özgürlük simülasyonu içersine
girdiler. Bu duruma da postmodernizm bir öneri getiremedi. Sadece eleştiride
durdu. Evrensel ilkelerde buluşma olmadı. Herkesin kafasına göre bir şey ifade
ettiği ama bir şey söylenmeyen bir dönem oluştu.
Bilim kurgu tarzında sosyolojik bir kitap. Okuyup
geçilecek bir kitap değil, altını çizerek üzerinde düşünerek ilerlenmesi
gerekiyor. Sağlam vakit ayırıp derinlemesine inceleme istiyor. Orijinal,
kendine has üslubuyla günümüze eleştirel bakan bir kitap. Modern felsefenin
önemli eserleri arasında geçer. Okunması zor bir yazar. Kendine özgü kavramlar
üretmiş, gerçekten güzel tespitleri var. Hayata bakış açınızı değiştirecek bir
kitap. İyi okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder