2 Şubat 2018 Cuma

KÜÇÜK SIRLAR

KÜÇÜK ŞEYLER

Yazar Adı: Sami paşazade Sezai
Basım Yılı: 2017
Yayınevi: Bilge Kültür Sanat
Sayfa Sayısı:127

   Sami paşazade Sezai Osmanlı Döneminde yaşamış, Tanzimat dönemi yazarlarından “Sergüzeşt” romanının yazarıdır. Babası Sezai Paşa Osmanlının ilk eğitim bakanıdır. O dönemde Sami Paşanın konağı, dönemin ünlü edebiyatçı, şair ve devlet adamlarının toplandığı bir yerdir. Sanatçı, 14 yaşında yazı hayatına başlar. En çok etkileyen edebiyatçı Namık Kemal olmuştur. 21 yaşında memurluğa başlar, Londra’ya görevli olarak gider. 4 yıl boyunca İngiliz ve Fransız edebiyatlarını yakından izler. Sonraki hayatını kalemiyle kazanır.


   Küçük Şeyler, Türk edebiyatında ilk öykü kitabı olarak bilinir. Sanat sanat içindir anlayışını benimser, eserlerinde gözleme önem vermiş, betimlemelerinde ağır bir dil kullanmış, konuşma bölümlerinde ise sade ve doğal bir dili seçmiştir. Küçük şaşırtıcı, önemsiz konu ve olayları, ruh analizleriyle, günlük konuşma diliyle doğal şekilde işler.
   Kitap iki bölümden oluşuyor. Sadeleştirilmiş metin ve orijinal metin olmak üzere. İlk hikaye Bu Büyük Adam Kimdir? Kahramanı çocuktur. Sokakta gördüğü bir adamı, hayalinde önemli ve büyük biri olarak canlandırır. Ama bir tesadüfle o adamın okuma yazma bilmeyen biri olduğunu öğrenir.
   Hiç hikayesinde, babasız büyüyen eğitimli, içine kapanık bir genç, günün birinde vapurda kendisine gülümseyen genç kız görür. Aşk hayallerine dalar. Bir gün genç kızı yakından görür, kızın üst dudağının kısa oluşu nedeniyle aslında herkese öyle güldüğünü görür ve bütün hayalleri yıkılır.
   Kediler hikâyesi de ayrı güzeldir. 33 yıllık evli karısının kendisi yerine kedileri tercih etmesi nedeniyle ona ve hayata küsen bir adamın evi terk etmesi ancak akşamleyin evine dönen adamın ruh halini anlatır.
   İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır hikâyesi, dönemin çamlıca tasviriyle başlar “Cihanı süsleyen ve ruhu besleyen bahar, her yerden çok Çamlıca tepesinin eteklerini çiçeklerle doldurur.” Diyerek ağaçları çiçekleri, koruları anlatır. Sonra bu ağaçların iki yüz elli kuruşa odunculara satıldığını söyleyerek hikayeyi bitirir.
   Düğün hikayesi ise ayrı bir dramdır. Güzel olduğu için eve odalık olarak alınan köle Dilsitan, evin genç beyinin düğün hazırlıkları yaptığını öğrenince, gelin adayının kendisi olduğunu düşünür. Fakat gelinin başkası olduğunu öğrenince hastalanır ve düğün günü ölür.
   Bir Kitabe-i Seng-i Mezar (Mezar taşı yazısı) hikayesi ise, sanatçının Kafkasyalı cariyesi,20 yaşında veremden ölür. Onu hikaye etmiştir.”Bu taşın altında; ciğerden dokunaklı, bir kalpten hassas, bir ruhtan yüce, bir bahar sabahından taze olan Vuslat yatıyor” say:55
   Arlezyalı, aşk acısı sonucu intihar eden Jan’ın hikayesini anlatır.
   Son hikaye Pandomima; Paskal, tiyatrocudur. Düşünceli, hüzünlü yalnız bir adam. İnsanları güldürmek için her hafta yeni oyunlar sahneler. Oyunlarını izlemeye gelen genç ve güzel Eftalya’ya aşık olur. Bir süre Eftalya görünmez. Ancak sonrasında kocasıyla birlikte tiyatroya gelir. Paskal kahrolur, kendini öldürür. Onu görenler asılmış adam taklidi yaptığını düşünürler, bu seferki hali taklit değil ölüm gibi gerçektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder