KÜÇÜK ŞEYLER
Yazar
Adı: Sami paşazade Sezai
Basım
Yılı: 2017
Yayınevi: Bilge Kültür Sanat
Sayfa
Sayısı:127
Sami paşazade Sezai Osmanlı Döneminde
yaşamış, Tanzimat dönemi yazarlarından “Sergüzeşt” romanının yazarıdır. Babası
Sezai Paşa Osmanlının ilk eğitim bakanıdır. O dönemde Sami Paşanın konağı,
dönemin ünlü edebiyatçı, şair ve devlet adamlarının toplandığı bir yerdir. Sanatçı,
14 yaşında yazı hayatına başlar. En çok etkileyen edebiyatçı Namık Kemal
olmuştur. 21 yaşında memurluğa başlar, Londra’ya görevli olarak gider. 4 yıl
boyunca İngiliz ve Fransız edebiyatlarını yakından izler. Sonraki hayatını
kalemiyle kazanır.
Küçük Şeyler, Türk edebiyatında ilk öykü
kitabı olarak bilinir. Sanat sanat içindir anlayışını benimser, eserlerinde
gözleme önem vermiş, betimlemelerinde ağır bir dil kullanmış, konuşma
bölümlerinde ise sade ve doğal bir dili seçmiştir. Küçük şaşırtıcı, önemsiz
konu ve olayları, ruh analizleriyle, günlük konuşma diliyle doğal şekilde
işler.
Kitap iki bölümden oluşuyor. Sadeleştirilmiş
metin ve orijinal metin olmak üzere. İlk hikaye Bu Büyük Adam Kimdir? Kahramanı
çocuktur. Sokakta gördüğü bir adamı, hayalinde önemli ve büyük biri olarak
canlandırır. Ama bir tesadüfle o adamın okuma yazma bilmeyen biri olduğunu
öğrenir.
Hiç hikayesinde, babasız büyüyen eğitimli,
içine kapanık bir genç, günün birinde vapurda kendisine gülümseyen genç kız
görür. Aşk hayallerine dalar. Bir gün genç kızı yakından görür, kızın üst
dudağının kısa oluşu nedeniyle aslında herkese öyle güldüğünü görür ve bütün
hayalleri yıkılır.
Kediler hikâyesi de ayrı güzeldir. 33 yıllık
evli karısının kendisi yerine kedileri tercih etmesi nedeniyle ona ve hayata
küsen bir adamın evi terk etmesi ancak akşamleyin evine dönen adamın ruh halini
anlatır.
İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır hikâyesi,
dönemin çamlıca tasviriyle başlar “Cihanı süsleyen ve ruhu besleyen bahar, her yerden çok Çamlıca tepesinin eteklerini çiçeklerle doldurur.” Diyerek ağaçları
çiçekleri, koruları anlatır. Sonra bu ağaçların iki yüz elli kuruşa odunculara
satıldığını söyleyerek hikayeyi bitirir.
Düğün hikayesi ise ayrı bir dramdır. Güzel
olduğu için eve odalık olarak alınan köle Dilsitan, evin genç beyinin düğün
hazırlıkları yaptığını öğrenince, gelin adayının kendisi olduğunu düşünür.
Fakat gelinin başkası olduğunu öğrenince hastalanır ve düğün günü ölür.
Bir Kitabe-i Seng-i Mezar (Mezar taşı
yazısı) hikayesi ise, sanatçının Kafkasyalı cariyesi,20 yaşında veremden ölür.
Onu hikaye etmiştir.”Bu taşın altında; ciğerden dokunaklı, bir kalpten hassas,
bir ruhtan yüce, bir bahar sabahından taze olan Vuslat yatıyor” say:55
Arlezyalı, aşk acısı sonucu intihar eden
Jan’ın hikayesini anlatır.
Son hikaye Pandomima; Paskal, tiyatrocudur.
Düşünceli, hüzünlü yalnız bir adam. İnsanları güldürmek için her hafta yeni
oyunlar sahneler. Oyunlarını izlemeye gelen genç ve güzel Eftalya’ya aşık olur.
Bir süre Eftalya görünmez. Ancak sonrasında kocasıyla birlikte tiyatroya gelir.
Paskal kahrolur, kendini öldürür. Onu görenler asılmış adam taklidi yaptığını
düşünürler, bu seferki hali taklit değil ölüm gibi gerçektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder