Yazar Adı: Aristoteles
Basım
Yılı: 1975
Yayınevi:
Remzi Kitabevi
En büyük Antik Yunan filozofudur. MÖ. 384-322 yıllarında yaşamış; fizik, gök bilim, ilk felsefe, zooloji, mantık, siyaset ve biyoloji gibi bir çok konuda eser vermiştir. Platon’un en parlak öğrencilerinden olup, Platon’un felsefi öğretilerinden etkilenmiştir. Ayrıldığı konular, bilgi felsefesi ve siyaset felsefesi olmuştur. Siyaset felsefesi alanında Platon ebedi ve kusursuz bir devlet teorisi geliştirir. Aristoteles ise mevcut devlet biçimlerini inceleyerek işe başlar ve varolanlar arasından mümkün olan en iyisini bulmaya çalışır. Sistemli olarak çalışır, büyüklüğü de bundandır.
Kitabı okumadan önce Platon’un Devlet kitabının okunması tavsiye edilir. Çünkü bu eser daha çok o kitaba verilen bir cevap niteliği taşıyor. Kitap 8 bölümden oluşuyor:
1.Bölümde, devletin ortaya çıkışı ve devleti oluşturan insanların;
cinsiyet, akıl ve fiziksel güç olarak birbirlerinden ayrılması anlatılıyor.
“Ağırlık
ne kadar büyük olursa, çekiş de o kadar çoktur.” s.32
2.Bölümde, Phaleas, Hippodamos gibi düşünürlerin görüşleri üzerinden toplumdaki
servet eşitliği ve anayasalar üzerinde duruyor.
“İnsanlara
birbirlerini sevdiren ve düşündüren başka her şeyden güçlü iki güdü vardır: “bu
benimdir “ demek ve “ ben, bunu seviyorum” demek. s. 36
“İnsanların,
mülkiyete karşı işledikleri suçların tek nedeni, yaşamın zorunlu gereksinimlerini
karşılamak değildir….. kıskandıkları şeyleri elde etmek isterler; tutkuları
salt gereklilikleri aşarsa, doyumun yolunu suç işlemekte ararlar. “ s.46
“Büyük
suçlara gelince, insanlar bunları amaçlarının aşırılığı yüzünden işlerler yoksa
zorunlu gereksinimlerini (yiyecek, giyecek) sağlamak için değil. “ s.47
“İnsan
doğasının bir kusuru da hiçbir zaman gözünün doymamasıdır.” s.48
3.
Bölümde yurttaş, devlet , anayasa kavramlarını açıklıyor. Krallık, tiranlık,
oligarşi, demokrasi, aristokrasi ve adalet konularını tartışıyor.
“Neyin
adalet olduğuna karar verirken bu “kimin için” i gözümüzün önünde tutmazsak,
kötü yanlışlar yaparız. Şu nedenle ki, kendimiz hakkında kararlar veriyoruz ve
insanlar kendi çıkarları söz konusu olunca, genellikle kötü yargıçlardır.” s.83
“Devlet
bir yatırımdan fazla bir şeydir; amacı yalnızca yaşamayı olanaklı kılmak değil
yaşanmaya değer bir yaşamı kurmaktır..” s.83
“Çokluk
bir çok durumlarda, her kim olursa olsun tek bir adamdan daha iyi bir
yargıçtır.” s.100
4.
Bölümde anayasa kavramını; oligarşik anayasa ve demokratik anayasa arasındaki
farkı, hangisinin doğru olduğunu, bu organlarda görev alacak kişilerin halkın
hangi kesiminden seçileceğini anlatıyor. 5. Bölümde anayasayı değerlendirip;
eşitsizlik, devrim, gerilim, şiddet ve yönetim değişikliği konuları üzerinde
durur.
“Eşitliğe
eğilim gösterenler, daha yukarı olanlardan aşağı bulundukları halde,
kendilerinin onlarla eşit olduklarına inanırlarsa bir devrim başlatırlar.
Eşitsizliği ve üstünlüğü amaçlayanlar da eşitsiz oldukları halde kendilerine
daha çok değil, eşit ya da daha az pay
verildiğine inanırlarsa, öyle yaparlar* Daha küçükler eşit olmak, eşitler ise
daha büyük olmak için ayaklanırlar. İşte devrim için ön yatkınlık yaratan
nedenler bunlardır.” s.144
“Ortaklaşa
korku, can düşmanlarına bile işbirliği ettirir.” s.150
6.
bölümde demokrasi ve oligarşilerde en iyi nasıl işletilebileceğini,
devamlılığın nasıl sağlanacağı konusuna değinir.
7. Bölüm en iyi anayasanın amacı, yurttaşlarına en iyi yaşam türünü sağlamak olduğunu anlatıyor.
“Mutluluğun erdemden ve dolayısıyla de iyi yaşamdan ayrılamayacağı
gösterilmiştir.” İnsanların yurttaşlık
için nasıl eğitileceği bu eğitimi kimlerin nasıl vereceği üzerinde durur.
“Anayasanın
kendisini tartışmalı, mutlu ve iyi yönetilen bir şehrin ne çeşit insanlardan
oluşması gerektiğini kendi kendimize sormalıyız. Bütün insanların iyiliği 2
şeye dayanır, hedefin yani eylemlerin yöneleceği amacın doğru seçilmesi diğeri
ise o amaca götürecek eylemlerin bulunmasıdır. Bu ikisi birbirlerine
uyabilecekleri gibi kolaylıkla çatışabilirler de.” s.218
“Onun
içindir ki, insanlar mutluluğun nedenlerinin zihinlerimizin içinde değil,
dıştaki şeylerde olduğunu sanırlar. Oysa bu, parlak bir lir çalınışını
çalgıcının ustalığından çok, çalgının niteliğine yakıştırmaya benzer.” s.219
Son
bölümde de eğitim konusuna devam eder. Özellikle çocukların eğitilmesi ve yetiştirilmesi
konusu ve bu eğitimde müziğe oldukça çok yer veriyor. Müzik sadece dans etmek,
eğlenmek, içki içmek için değildir, eğitimi uygulanmalıdır. Bu bölüm müzik
konusuyla ilgili.
Okuyun
mutlaka, siyasetle de ilgiliyseniz çok aydınlatıcı bir kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder