Yazar Adı: Gündüz Vassaf
Basım
Yılı: 1997
Yayınevi:
İletişim
Sayfa
Sayısı: 105
Gündüz
Vassaf, 1946 doğumlu, yazar ve psikolog.12 Eylül’den sonra öğretim görevlisi
olduğu Boğaziçi Üniversitesinden uzaklaştırılmış, muhalif bir beyindir. Günümüzdeki
bir çok değeri ve kavramları sorgulamış mükemmel bir kalemdir. Radikal
gazetesinde de yazılar yazmıştır.
Kitap
gündelik hayattaki her alanda totalitarizmin varlığını çarpıcı bir şekilde
yüzümüze vuruyor. İlk bölümde, Geceyi totaliter Gündüzün karşısına koyarak, tespitleriyle içimizdeki bir şeyleri tetikliyor. Elinizden bırakamıyorsunuz. Mutlaka okuyun.
“Sözcükler, aşkı, birbirini dışlayan kategorilere sokar zorla. “Kimi seviyorsun, onu mu,
yoksa beni mi?” gibi bir tümceyle, bir aşk durumunun ille de doğrulanması,
sınıflandırılması gerektiği için ne çok insan acı çeker, çıldırır, intihar eder
ya da başkalarına acı çektirir. Mutlaka birinden biri olmalıdır çünkü. Biri
varsa diğeri olamaz. Sırf, söz paradigmasının tutsağı olduğumuz için. Aşkın karşılığı
olarak sekiz, on, on beş sözcük olsaydı keşke. Daha az kıskanıp daha az
sahiplensek, standartlaştırmanın kısırlaştırıcı baskısına yüz çevirip,
benzersizliğe daha çok değer verseydik. Dikey hiyerarşiyi boşlasaydık. Peki ya
aşkın karşılığı olan hiç bir sözcük olmasaydı? O zaman aşk olmayacak mıydı
yani? Aşk duyulmayacak mıydı o zaman? Aşk sözden önce de vardı.”
“Neyin
delilik sayılacağını devlet tarafından tedavi ruhsatı verilen resmi şifacılar,
psikiyatristler belirliyor. Deliler deliliklerinin özgürlüğünü yitiriyor.”
“Tüm
dünya sistemi, yasaların, tüketici davranışlarının, ekonomi teorilerinin ve
dinin rasyonalize ettiği çılgınca varsayımlar üzerine kurulmuştur.”
“Biz
gerçeğin kendisiyiz. Bırakın oyunlarını oynasınlar. İktidarların en büyük
korkusu muhalefet değil, ciddiye alınmamaktır.”
“Ancak
tarihte hiç bir hükümet, o ülkede fuhuş olması nedeniyle iktidardan düşmüş
değildir. Cinsel standartlar ancak bireyler üzerinde baskı uygular.”
“Yöneticiler
tabi, ama işçiler olmadan bunu yapamazlardı. İşçi sınıfı, top, tüfek ve tank
yapımındaki kendi katkılarını protesto etmek için bir kez olsun sesini
yükseltmiş, bildiri dağıtmış ya da greve gitmiş değildir. Oğullar ve kızlar,
ana babalarının yaptığı silahlarla öldürülüyor. İşçiler daha yüksek ücret, daha
az mesai için greve gidiyorlar.”
“Biz
totaliteriz, çünkü insan türü olarak yaşam anlayışımız sevgi ve barışa değil
güç ve egemenliğe dayalı.”
“Biz
Homo Sapiensler, kendi evlerimizde bile her Allah'ın günü, çocuklarımızla
birlikte, bütün öteki türleri acımasızca yönetiyoruz.”
“Çocuklar
hayata ana babalarını severek başlar, zamanla onları eleştirir ve nadiren
affederler.” Oscar Wilde
“Anne
babanın görevi çocuğun vahşi ve özgür ruhunu ezmek, okula, topluma ve devlete
uysal bir çocuk teslim etmektir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder