13 Haziran 2020 Cumartesi

SCHOPENHAUER TEDAVİSİ BUGÜNÜ YAŞAMA ARZUSU



Yazar Adı: Irvın Yalom
Basım Yılı: 2004
Yayınevi: Kabalcı Yayınları
Sayfa Sayısı: 434

   Irvin Yalom, varoluşçu terapi yöntemini edebiyatla harmanlayan efsane yazar. Hayatımı değiştiren  NİETZSCHE AĞLADIĞINDA kitabıyla beni kendine hayran bırakan sayılı yazarlarımdandır. Felsefe ve psikoloji karışımı bir kitap. İçindeki hikayelerde insanın içini ısıtıyor. Okuyun mutlaka…

Bugünü Yaşama Arzusu Kitap Özeti - Irvin D. Yalom

  Kitabın baş kahramanı saygın ve usta psikoterapist Julius Hertzfeld ve eski hastası Philip Slate de; katılımcı olduğu grup çalışmasının sürecini okuyucuya sunuyor. Philip aynı zamanda kötümser ve insan sevmez Schopenhaur konusunda Julius’u eğitecektir. Kanser olduğunu ve günlerinin sayılı olduğunu öğrenen Julius hayatını sorgulamaya başlar. Kitap boyunca bu sorgulama sürüyor. Yalom, size de eşsiz bir fırsat sunuyor. Grubundan çok şeyler öğreniyorsunuz. Bir terapi oluyor size de…
“Spinoza ve Einstein’ın çözümünü kucaklamak daha iyiydi: kafanı eğ, doğanın zarif yasalarına ve esrarına şapkanla selam ver ve yaşama işine devam et.” s.19
“Paltolarımızı çıkarıp eğlenceye katılmıyorsak hayat gösterisinin çoğu kaçar. Neden kapanış saatinden önce çıkışa koşalım ki” s.20
“Ölüm onu çağırmaya geldiğinde Thomas Buddenbrook şaşırdı ve büyük bir kedere gömüldü. Hiç bir inanç sistemi onu rahatlatmıyordu -metafizik gereksinimlerini uzun zamandır doyuramayan dinsel görüşleri - ve Darwin yönelimli dünyevi şüpheciliği ve materyalizmi de öyle. Mann’ın sözcükleriyle söylersek hiçbir şey ölmekte olan adama “ölümün yakın ve nüfuz edici bakışları altında bir saatlik dinginlik veremedi.”s.63
“Her şey dinin yanında; vahiy, kehanetler, hükümetin koruması, en yüksek değer ve tanınmışlık…ve hepsinden öte, doktrinlerini çocukluğun körpe çağında zihne kazıma, dolayısıyla neredeyse doğuştan gelen fikirler gibi görülmelerini sağlama şeklindeki paha biçilmez ayrıcalık..”
“Açık uçlu bir soru en iyi seçenektir.”
“Terapide gerçekten önemli olan şey fikirler, vizyon ya da araçlar değildir.”
“Ben başkalarının varlığından hiçbir zaman zevk almadım- onların saçmalıkları, talepleri, kısa ömürlü önemsiz çabaları, anlamsız hayatları, söyleyecek önemli şeyleri olan sayıları bile elin parmaklarını geçmeyen büyük kişilerle sohbetime engel olan baş belaları.”
“Başkalarının senden daha fazla acı çektiğini öğrenmek zevk verir.”
“Her şey geçiciydi ve eğer kişi gözlemci durur şunu koruyabilir ve yalnızca geçen şovu seyredebilirse zihinsel sakinliği yaşayabilirdi.”
“Hayattaki amacım olabildiğince az şey istemek ve olabildiğince fazla şey bilmek. Aşk, tutku, baştan çıkarma – bunlar güçlü duygular, türlerimizi sürdürmek için programımızın bir parçası ve Rebecca’nın az önce söylediği gibi bilinç dışı çalışabilirler. Ama her şeyi düşünürsek bu etkinlikler mantığı devreden çıkarırlar ve benim bilgi peşinde koşmama engel olurlar, bu nedenle bu duyguları istemiyorum.”
“Ne zaman insan arasına çıksam daha az insan olarak geri dönüyorum.”
“Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yönetilemez.”
“Düşmanının bilmemesi gerekeni dostuna söyleme.”
“Güvensizlik güven içinde olmanın anasıdır.”
“İnsanlarla uğraşmada üstünlüğe ulaşmanın tek yolu onlardan bağımsız olduğunuzu göstermenizdir. Önemsememek önemsenmeyi getirir.”
“Göreli mutluluk 3 kaynaktan gelir: kişinin olduğu şey, kişinin sahip olduğu şey ve kişinin diğerlerinin gözlerinde temsil ettiği şeyler. Schopenhauer bizim ilkine odaklanmamıza ve ikinciyle, üçüncüsüne – sahip olunanlar ve şöhretimiz – güvenmememiz gerektiğinde ısrar eder, çünkü o ikisi üzerinde kontrolümüz yoktur, bizden alınabilirler ve alınacaklardır.”
“Düşünceler zihnine girdi ama çıkan bir şey olmadı. Onun yerine düşünceler zihninde bavullarını boşalttılar, giysilerini astılar ve bir ev kurdular.”
"Kafamın içine uzanıp bütün korkunç düşünce yığınlarını alıp yere çarptığım hayalini kurdum. Sonra eğilip parçaları inceledim.Yüzünü görebiliyordum, bakımsız dairesini, kirlenmiş gençliğimi, akademik hayatla ilgili düş kırıklığımı, kaybettiğim arkadaşım Molly’yi ve bu yığına bakarken bana yapılanların… bağışlanamaz…olduğunu biliyordum.”
“Eğer ölüm korkusu her yerde varsa, bütün hayatımız boyunca peşimizi bırakmıyorsa, ölüm bu kadar korkunçsa ve onu zapt etmek için çok sayıda din ortaya çıkmışsa, yalnız başına olan ve dinsel inancı bulunmayan Schopenhauer ölümün kendisi için dehşetini nasıl yatıştırıyordu?”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder