Yazar
Adı: Ferit Edgü
Basım
Yılı: 2013
Yayınevi:
Sel Yayınları
Sayfa
Sayısı: 170
Ferit
Edgü, 1936’da İstanbul’da doğdu. Öykü, şiir, roman, deneme türünde kitapları
vardır. Çeşitli edebiyat ödülleri almış, Türkiye’nin sayılı resim koleksiyoncularındandır.
Çizer-yazar… Eserlerinde çağdaş insanın yabancılaşmasını, bunalımını, varoluş
sorunsalını işler.
Ferit Edgü bu kitabında, muhteşem
ressamlar ve yapıtlarıyla şahane bir yolculuğa çıkarıyor biz okurları. Sanatçıların
eserlerinin dillerini çözüyor ve okumasını yapıyor.Yazar ön sözünde “göz dinler”
diye bir ifade kullanır. Bu ifadenin karşılığını resimlerde arar. Göz gerçekten
de çizgileri, renkleri, istifi, hatta okuyucuyu dinliyor. Renkler; yeşil,
kırmızı, mavi, mor, siyah… Her zaman her resimde aynı dilden konuşmuyorlar.
Aynı el aynı nesneyi ya da modeli aynı biçimde çizmiş olsa bile.
Her
yazarın, şairin kaleminden çıkan bir kelimenin aynı olmadığı, aynı anlama gelse
bile aynı olmadığını düşünmüşsünüzdür. Belki abartılıyor. Ancak abartılarak
algılanabilir bir gerçek. Özellikle bir sanat yapıtının gerçeği. Örneğin bir at
resmi; ne bir yolda, ne çayırda yalnızca tuvalin üzerinde (kendi dünyasında)
yaşama savaşı veren, yorgun, hüzünlü bir at.
Yazar
bize “ne buluyorsun bu resmin önünde?” sorusunu, kendimize sormamızı öğretiyor.
Sorunun yanıtını her baktığım resimde bulmaya çalıştım. Evlere astığımız
tablolardan başladım. Ne bulduğumu sordum, o resmin bir ruhu vardı her şeyden
önce. O yüzden duvarıma asmıştım. Böylece baktığım, kavramak istediğim her resmin
önünde onların sesini de dinlemiş oldum.
Bir
resim kendi içinde son sözünü söylemiş demektir. Ona bakan, gören ve onu
dinleyen en yetkin göz ancak bu son sözü duyabilir, algılayabilir, sezebilir…
Bunların hiçbirini sözcüklere aktaramaz. Bir resme baktığımda resmedileni
(modeli) görenlerdenim. Resmi ya da ressamı değil. Fakat bu eseri okuduktan
sonra o bakar körlerden olmadım. Resim önünde
konuşabilir, bizden önce konuşanlarında seslerine kulak verebiliriz.
Çarşıdan
bir karpuz alıp, bir ressama götürüp bunun resmini yapmasını isteyeceksin. O
yalnızca bir resim olacak. Çarşıdan, tarladan, kırlardan değil ressamın
atölyesinden geliyor. Onu hiçbir zaman yemeyeceksin, o hiç çürüyüp
kokuşmayacak. Bir resim, resim olarak algılanır. O resim üzerinde yazmaya geldiğinde;
öyküler, sanatçının yaşamı, dünya görüşü, gelenek içindeki yeri etkiler.
“Resim
görünmeyeni görünür kılar” Klee
Her
sanatın kendine özgü dili vardır. Resmin dili de görünür kılmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder