15 Mayıs 2020 Cuma

BİÇİMLER RENKLER SÖZCÜKLER



Yazar Adı: Ferit Edgü
Basım Yılı: 2013
Yayınevi: Sel Yayınları
Sayfa Sayısı: 170

   Ferit Edgü, 1936’da İstanbul’da doğdu. Öykü, şiir, roman, deneme türünde kitapları vardır. Çeşitli edebiyat ödülleri almış, Türkiye’nin sayılı resim koleksiyoncularındandır. Çizer-yazar… Eserlerinde çağdaş insanın yabancılaşmasını, bunalımını, varoluş sorunsalını işler.


 Ferit Edgü bu kitabında, muhteşem ressamlar ve yapıtlarıyla şahane bir yolculuğa çıkarıyor biz okurları. Sanatçıların eserlerinin dillerini çözüyor ve okumasını yapıyor.Yazar ön sözünde “göz dinler” diye bir ifade kullanır. Bu ifadenin karşılığını resimlerde arar. Göz gerçekten de çizgileri, renkleri, istifi, hatta okuyucuyu dinliyor. Renkler; yeşil, kırmızı, mavi, mor, siyah… Her zaman her resimde aynı dilden konuşmuyorlar. Aynı el aynı nesneyi ya da modeli aynı biçimde çizmiş olsa bile.
   Her yazarın, şairin kaleminden çıkan bir kelimenin aynı olmadığı, aynı anlama gelse bile aynı olmadığını düşünmüşsünüzdür. Belki abartılıyor. Ancak abartılarak algılanabilir bir gerçek. Özellikle bir sanat yapıtının gerçeği. Örneğin bir at resmi; ne bir yolda, ne çayırda yalnızca tuvalin üzerinde (kendi dünyasında) yaşama savaşı veren, yorgun, hüzünlü bir at.
 Yazar bize “ne buluyorsun bu resmin önünde?” sorusunu, kendimize sormamızı öğretiyor. Sorunun yanıtını her baktığım resimde bulmaya çalıştım. Evlere astığımız tablolardan başladım. Ne bulduğumu sordum, o resmin bir ruhu vardı her şeyden önce. O yüzden duvarıma asmıştım. Böylece baktığım, kavramak istediğim her resmin önünde onların sesini de dinlemiş oldum.
Bir resim kendi içinde son sözünü söylemiş demektir. Ona bakan, gören ve onu dinleyen en yetkin göz ancak bu son sözü duyabilir, algılayabilir, sezebilir… Bunların hiçbirini sözcüklere aktaramaz. Bir resme baktığımda resmedileni (modeli) görenlerdenim. Resmi ya da ressamı değil. Fakat bu eseri okuduktan sonra o bakar körlerden olmadım. Resim önünde  konuşabilir, bizden önce konuşanlarında seslerine kulak verebiliriz.
 Çarşıdan bir karpuz alıp, bir ressama götürüp bunun resmini yapmasını isteyeceksin. O yalnızca bir resim olacak. Çarşıdan, tarladan, kırlardan değil ressamın atölyesinden geliyor. Onu hiçbir zaman yemeyeceksin, o hiç çürüyüp kokuşmayacak. Bir resim, resim olarak algılanır. O resim üzerinde yazmaya geldiğinde; öyküler, sanatçının yaşamı, dünya görüşü, gelenek içindeki yeri etkiler.
“Resim görünmeyeni görünür kılar” Klee
 Her sanatın kendine özgü dili vardır. Resmin dili de görünür kılmaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder