Yazar
Adı: Zülfü Livaneli
Basım
Yılı: 2019
Yayınevi:
Doğan Kitap
Sayfa
Sayısı: 183
Prof.
Lenore Martin, Harvard Üniv.
Livaneli’nin
en politik romanıdır. Türkiye ve dünya hakkında düşündüklerini, ıssız bir adada
yaşayan insanlar, martılar ve bir diktatör ekseninde yazıya dökmüştür. Ülkedeki
olayları anlatmak gazeteciliğin işidir. Olayları olup bittikten sonra
yorumlamak, sosyoloji ve tarihin, öngörülerle anlatmak ise sanatın işidir. Arka kapaktan.
“Bir kez daha hayat sanatı taklit ediyor”.
“Bir kez daha hayat sanatı taklit ediyor”.
George
Orwell’da Hayvan Çiftliği kitabında,İnsanları ve ülkeleri diktatörlerden
korumak adına, hayvanlar üzerinden
yazmıştı. Daha pek çok yazar yapılması gerekenleri hep anlattılar. Sonuç?
Kitabın
kurgusu mükemmel. Büyük bir keyifle okudum. 2009 yılında Orhan Kemal roman
ödülü almış bir kitap. Ütopyanın distopya ya dönüşmesini müthiş anlatmış.
“DEMOKRASİ:
Çoğunluk diktatörlüğü. Maurice Duverger’in tanımı.
”Yavaşça”
mevzi kazanan diktatörlere en başta “Hayır” demek gerekir. Roman toplumun ve
doğanın kendi dengelerini bulacağı, daha doğrusu bulması gerektiği üzerinden
yoğunlaşıyor. Eğer bu dengelere müdahale etmeye kalkarsanız sonuç felakete
varıyor; hem doğa mahvoluyor hem insan.” Kitabın sonundan Livaneli ile yapılan
bir söyleşi yer almaktadır. Kitabın içeriğini çok güzel özetliyor.
Kitapta,
anlatıcı ile adada yaşayan yazar arasındaki diyalog etkileyiciydi.
“Bırak
psikoloji, karakter, insan ilişkileri, eylemlerden çıksın” kelimeleri
güzelleştirerek ya da şiddetlendirerek, güzel tasvirlerle insan hallerini
anlatmaya kalkma. Sen eylemi anlat, gerisini okur kafasında tamamlasın Aristo
da böyle demişti.
-Bir
örnek versene
-“Eski
çağlarda bir delikanlı, insanların dişlerini de tedavi eden bir hekimin kızına
aşıktır. Sırf kızı görebilmek için oraya gider delikanlı ve sevgilisinin yüzüne
bakarak otuz iki dişini çektirir. Şimdi bu eylem üzerine hangi sevda sözlerini
ekleyebilirsin ki? Hepsi zayıf kalır.” s.165
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder