Yazar
Adı: Süreyya Köle
Basım
Yılı: 2014
Yayınevi:
Nota Bene
Sayfa
Sayısı: 151
2011 Abdullah Baştürk İşçi Edebiyatı ödülünü
kazanmıştır. Öncelikle büyük devrimci Deniz Gezmiş yıllar boyunca devrimci
gençliğin simgesi olmuştur.
Yazar, hikâyeyi 1970’li yılların sonu 1980
darbesinin hemen öncesini, küçük bir kız çocuğunun gözlemleriyle anlatır.
Dolayısıyla o çağdaki bir çocuğun saf, iyi yürekli gözleriyle bakarız olaylara,
kişilere, döneme. Anlatıcı, hep altını ıslatan küçük kız olarak kalır. Ortam
yer yer gecekondu, zaman zaman da babasının işyeridir. İnançsız bir devrimci
baba, hurafeye inanan, muhafazakâr, ağzı bozuk bir anne vardır. “Annem muska
takacak boynuma, baykuşla konuştumda ben.” s. 161
Anne özünde koruyucu olmakla beraber
gerilik, boş inanç, katılık adına güçsüz bir roman kişiliği konumundadır.
“Yemeğin en güzel yerini babalar alırdı, kocalar… Erkeğini beslemek ibadet gibi
bir şey olmalıydı kadınlar için; ardından da dayak yemek.” s.18 Anne, çocuğa
sevgisiz davranır. Engeller arttığında ilk başvurduğu kişi hoca efendi,
muskacılar, okuyup üfleyenlerdir. Baba kendine emek vermeye çabalayan bir
insandır. Değişim ve devrim yolunda hoşgörülü, küçük hesaplar yapmayan,
devrimci gençlerle birliktelik içindedir. Kardeşi Hüseyin ise işkence görmüş,
tırnakları sökülmüş bir devrimcidir. Eylemleri şiddet içermez, geceleri
duvarları yazar, afiş asar, bildiri dağıtır, greve gider.
Küçük kız sokağa, komşulara, babasının
işyerindekilere tanıklık eder. Onun her gün özen gösterdiği, yapmaktan gurur
duyduğu işi vardır. Babasına Cumhuriyet Gazetesi götürmek. Cumhuriyet, sürekli
engellenen bir gazetedir. Taşırken başına bela gelebilir. Gazeteyi, yakası
kürklü yeşil parkasının altında taşır. Bir de kızın yaşdaşı Hasan vardır. Yakalandığı
ateşli bir hastalıktan kurtulamaz, küçük yaşında yaşamdan ayrılır. Bu olay,
küçük kız için derin bir acı nedenidir. Hasan'ın ölümünü kavgalarına,
küsüşmelerine yorar. Bir de devrimci “Veli abisi” vardır. Kıza kitaplar
getirir. Sevecen bir ilişki kurar. Gereksinim duyduğu sevgiyi Veli abisinden
karşılar. Ne var ki Veli abisi ve devrimci arkadaşları da faşistler tarafından
öldürülecektir.
Yıllar geçer küçük kız genç kız olur.
Çocukluğunun geçtiği o mahalleye gider. Sırlarını konuştuğu, içini döktüğü o
kayayı arar. Evin yeni yaşayanları öyle bir kayayı anımsayamazlar.
Kitapta gözlemci bakış açısıyla anlatım
yapıldığı için pek öykü tadı alınmıyor. Yazar zaman zaman tanrısal anlatımdan
da yararlanmıştır. Kendine özgü gözlemci bir dil oluşturmuş. Çocuk diliyle
kaleme alındığı için olsa gerek sürekli devrik cümleler kurmuş. Okurken,
yazardan daha albenili, güzel, vurucu sözler çıksın istiyorsunuz. Fakat daha absürt ve argolu sözle karşılaşıyorsunuz. “ Gören de zanneder, götü gömülü
zenginler.” s.32
Bu kitabı okuduğunuzda zor bir ülkede
yaşadığımızı bir kez daha anlıyorsunuz. Süreklileşen, bugün de yaşanan bunca
saldırıyı kaç ülke göğüsleyebilir ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder