21 Ağustos 2018 Salı

YAKASI KÜRKLÜ YEŞİL PARKA



Yazar Adı: Süreyya Köle
Basım Yılı: 2014
Yayınevi: Nota Bene
Sayfa Sayısı: 151

   2011 Abdullah Baştürk İşçi Edebiyatı ödülünü kazanmıştır. Öncelikle büyük devrimci Deniz Gezmiş yıllar boyunca devrimci gençliğin simgesi olmuştur.


   Yazar, hikâyeyi 1970’li yılların sonu 1980 darbesinin hemen öncesini, küçük bir kız çocuğunun gözlemleriyle anlatır. Dolayısıyla o çağdaki bir çocuğun saf, iyi yürekli gözleriyle bakarız olaylara, kişilere, döneme. Anlatıcı, hep altını ıslatan küçük kız olarak kalır. Ortam yer yer gecekondu, zaman zaman da babasının işyeridir. İnançsız bir devrimci baba, hurafeye inanan, muhafazakâr, ağzı bozuk bir anne vardır. “Annem muska takacak boynuma, baykuşla konuştumda ben.” s. 161
   Anne özünde koruyucu olmakla beraber gerilik, boş inanç, katılık adına güçsüz bir roman kişiliği konumundadır. “Yemeğin en güzel yerini babalar alırdı, kocalar… Erkeğini beslemek ibadet gibi bir şey olmalıydı kadınlar için; ardından da dayak yemek.” s.18 Anne, çocuğa sevgisiz davranır. Engeller arttığında ilk başvurduğu kişi hoca efendi, muskacılar, okuyup üfleyenlerdir. Baba kendine emek vermeye çabalayan bir insandır. Değişim ve devrim yolunda hoşgörülü, küçük hesaplar yapmayan, devrimci gençlerle birliktelik içindedir. Kardeşi Hüseyin ise işkence görmüş, tırnakları sökülmüş bir devrimcidir. Eylemleri şiddet içermez, geceleri duvarları yazar, afiş asar, bildiri dağıtır, greve gider.
   Küçük kız sokağa, komşulara, babasının işyerindekilere tanıklık eder. Onun her gün özen gösterdiği, yapmaktan gurur duyduğu işi vardır. Babasına Cumhuriyet Gazetesi götürmek. Cumhuriyet, sürekli engellenen bir gazetedir. Taşırken başına bela gelebilir. Gazeteyi, yakası kürklü yeşil parkasının altında taşır. Bir de kızın yaşdaşı Hasan vardır. Yakalandığı ateşli bir hastalıktan kurtulamaz, küçük yaşında yaşamdan ayrılır. Bu olay, küçük kız için derin bir acı nedenidir. Hasan'ın ölümünü kavgalarına, küsüşmelerine yorar. Bir de devrimci “Veli abisi” vardır. Kıza kitaplar getirir. Sevecen bir ilişki kurar. Gereksinim duyduğu sevgiyi Veli abisinden karşılar. Ne var ki Veli abisi ve devrimci arkadaşları da faşistler tarafından öldürülecektir.
   Yıllar geçer küçük kız genç kız olur. Çocukluğunun geçtiği o mahalleye gider. Sırlarını konuştuğu, içini döktüğü o kayayı arar. Evin yeni yaşayanları öyle bir kayayı anımsayamazlar.
   Kitapta gözlemci bakış açısıyla anlatım yapıldığı için pek öykü tadı alınmıyor. Yazar zaman zaman tanrısal anlatımdan da yararlanmıştır. Kendine özgü gözlemci bir dil oluşturmuş. Çocuk diliyle kaleme alındığı için olsa gerek sürekli devrik cümleler kurmuş. Okurken, yazardan daha albenili, güzel, vurucu sözler çıksın istiyorsunuz. Fakat daha absürt ve argolu sözle karşılaşıyorsunuz. “ Gören de zanneder, götü gömülü zenginler.” s.32
   Bu kitabı okuduğunuzda zor bir ülkede yaşadığımızı bir kez daha anlıyorsunuz. Süreklileşen, bugün de yaşanan bunca saldırıyı kaç ülke göğüsleyebilir ki.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder