KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ
Yazar
Adı: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Basım
Yılı: 2011
Yayınevi:
Everest
Sayfa
Sayısı: 232
1910 yılının mayıs ayında Halley Kuyruklu
Yıldızının dünyaya çarpacağı söylentisi, İstanbul'u da kasıp kavuran bir panik havasına
sokmuştur. Kenar mahalleler bu haberi kendi anlayışlarına göre yorumlarlar.
Kitabın kahramanı İrfan Galib Aksaray’da oturmaktadır. İrfan zengin bir ailenin
oğlu, batı ilimlerini okumuş, geniş fikirli, aydın bir gençtir. Evlenme çağı
gelmiş, kendisi gibi eğitimli bir kadınla evlenme hayalleri kurmaya başlar.
Bir gün yolda gördüğü peçeli bir kadının peşine takılır, güzel ve eğitimli
olduğunu düşler. Girişimde bulunur. Fakat acemice yaptığı tanışma teşebbüsü onu
kadın düşmanı yapar. Kadınlardan intikamını almaya, sürekli onları kışkırtmaya
karar verir. Kadınların zayıflığı ile ilgili makaleler yazar. Halley Kuyruklu
Yıldızıyla ilgili konferanslar düzenler. Anatomi, astronomi, fizik karışımı
kuyruklu yıldızın çarpmasıyla kopacak kıyameti tasvir eder. Amacı kadınları
korkutmak, zayıflıklarıyla ilgili alay etmektir. Bu konferanslarını ve
yazılarını bir kadın ilgiyle takip etmektedir.Bir süre sonra maceraperest bir
kadından mektuplar alır. İrfan henüz yüzünü hiç görmediği bu kadının hayaline
aşık olmuştur.
Ev halkını,
mahalle esnafını kıyametin kopacağına inandırmıştır. Herkes birbirine itirafta
bulunarak helalleşir. Bu sırada tanımadığı hayranıyla mektuplaşması
sürmektedir. Kadına evlenme teklif eder. Kadın da Kuyruklu Yıldızın çarpacağı
ana kadar yüzünü göstermeyecektir. Halley’in görüneceği gün düğün yapılır. Evin
damında, dürbünle gökyüzünü araştıran gelin ve güvey arasında bilimsel, felsefi
uzun konuşmalar geçer. Sonunda bu hayali sevgilinin, eğitimli, kibar bir genç
kız olduğu ortaya çıkar. Lütfiye, kadınların öcünü almak için İrfan’a bir oyun
yapmış ve oyunun sonunda İrfan’ın iyi bir koca olacağını anlamıştır. Halley
dünyaya çarpmaz. Ama bu iki oyundan bir evlilik çıkar.
Kısa bilgi: Halley çıplak gözle görülen
tek kuyruklu yıldızdır. 75 yılda bir görülen, en son 1986 da güneş sistemine
girmiş, hesaplara göre de 2061 yılında tekrar görülecektir.
Kitaptan çıkarılacak sonuç: Cahil
insanların erkek veya kadın olsun hurafe ve söylentilere çabuk inanmaları.
Erkek veya kadının eşit zeka ve muhakeme gücüne sahip olmaları. Zeki ve
kurnazların, saf ve cahilleri kandırarak işlerini yürüttükleri çarpık bir
düzenden kurtulmanın yolu ise akılcı düşüncenin gelişmesi fikrini işleyen bir
tutum geliştirmektir. Ayrıca Osmanlıdaki evlilik anlayışını da eleştirir.
Kitapta, toplumun çeşitli alanlarındaki
günlük yaşayışı, değer yargılarını eleştirmiştir. Söylentilere kapılan ve hemen
inanan cahilce tepkiler ve buna sebep olan cehaletle ustaca alay edilmiştir.
Ayrıca batı özenticiliğini yine görürüz..Mizahi boyutuyla düşündüren, okurken
değişik dünyalara götüren, karakterleri canlı, güzel ve faklı bir roman. Hüseyin
Rahmi Gürpınar’ın kalemine hayran oldum. Bu romanında da yine temiz mizahını
kullanmış. Günümüzde argo ve küfürden oluşan bir mizah anlayışı hüküm sürerken
herkesin okumasını tavsiye ederim. Mizah küfür değildir.
“İnsanlar
her felakete cehaletleri sebebiyle uğramışlar, hala da uğramaktadırlar.
İnsanlık daha çocukluk devresinde akıl erdiremediği durumlarda daima batıl
inançlara düşmüş, işte bundan dolayı gelişme yolunda gecikmiştir. Her gün
gökyüzünün önünde durup da çoğumuzun ona dair olan bilgisi pek az olan bir şey
varsa o da gökyüzüdür. Syf:32
“Hayat
hesapsız can düşmanlarına durmadan karşı koymakla devam ettirilen pek nazik bir
geçittir. Hayat, hayatı yiyerek, yok ederek kalıcı oluyor” syf.45
Bu romanla servet-i Fünun dönemini bitirip,
Fecr-i Ati dönemine başlayacağım. İYİ OKUMALAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder