Yazar Adı: Marcel Proust
Basım
Yılı: 2001
Yayınevi:
YKY
Sayfa
Sayısı: 282
Albertine Kayıp, serinin
6. Kitabı, ölümünden sonra yayınlanmış. Dört bölümden oluşuyor. İlk bölüm, Albertine’nin veda mektubuyla başlar. Anlatıcı ayrılık inisiyatifini elinde
tuttuğunu zannederken Albertine mektup bırakıp gitmiştir. Hiç şüphesiz böyle
bir ayrılık epey sarsıcı olur. Marcel, zıtlıklarla yaşadığı için bu ayrılık
Albertine’nin dönmesini daha çok arzulamasına sebep olur. Ayrılığa alıştırma
işlevini yerine getiren unutuş üzerinden felsefesini çok derin yorumlar. 2. Bölüm sürprizlidir, Albertine’in ölüm haberini alır ve bu acısıyla yüzleşir. 3. Bölüm Venedik’de
geçer. 18. ve 19.yy Batı edebiyatı ve kültüründe Venedik, krizin başkenti, dekadansın
başkenti gibi bir kimliğe sahiptir. Ölüm, hastalık, gizli arzular, felakete
sürükleyen kirli sırlar, Venedik alegorisi üzerinden şekillenir. Venedik dişil
bir mekandır, erilliği temsil etmez. Aynı zamanda intiharında başkentidir. 4.bölümde
ise telgraf ve mektuplarla öğrendiği iki evlilik haberi Marcel’i epey üzer.
Kaderi tarif eden şu betimleme enfesti:
“Geçmişteki
hayatımıza ait yanı başımızda demirlemiş olan ve belki de kendimize itiraf
etmeden, günler geçtikçe tembelce bir umut bağladığımız iki dönem; gemiler gibi
flamaları neşeyle sallayarak yabancı diyarlara doğru temelli uzaklaştığında
hissettiğimiz kederi yaşıyordum” s.251
Anlatıcı alışkanlığı, algılama bilincini ortadan kaldıran yok edici bir güç gibi görürdü hep, şimdiyse korkunç bir tanrıça olarak görüyor. Farkına bile varmadığımız bu tanrıça bizden uzaklaşmaya başladığında bize en dayanılmaz acıları yaşatır, ölüm kadar acımasız olur.
Serinin en kolay okunan kitabıydı, yazar soru
cümleleri kurarak da, okuyucuyla etkileşimini artırmış. “Olacakları
değiştirmeyeceksek eğer vaktinin henüz gelmemiş olması ne işe yarar?”
“Uyanır
uyanmaz kederim, uykuya dalmadan önce bir ara kapattığım ama akşama kadar
önümde açık duracak bir kitap gibi kaldığım yerden devam ediyordu.”s.37
“Arzu
ne kadar eksiksiz biçimde gerçekleşmişse, keder de o kadar derin olur; mutluluk
doğa yasasına aykırı biçimde biraz uzamış, alışkanlıkla pekişmişse, keder iyice
dayanılmaz olur.
“-insan
ancak hatırladığı şeyi özleyebilir- uyandığımda açıkça seçebildiğim bir
hatıralar filosunu, bilincimin en belirgin sularında seyreder halde buluyordum.”
“Kıskançlık
için geçmiş de yoktur gelecek de, onun hayal ettiği şey daima şimdiki zamandır.”
“tensel
arzu, zekaya hak ettiği değeri vermek ve manevi hayata sağlam temeller
kazandırmak gibi olağan üstü bir güce sahiptir.”
“Fiziksel
acılarda hiç değilse acımızı kendimiz seçmek zorunda kalmayız. Hastalık acıyı
belirler ve bize dayatır. Ama kıskançlıkta adeta her türden her yoğunlukta
çeşitli arzuları dener ve uygun olanda karar kılarız.”
Ayrıca
“Kiralık Aşk” dizisinde geçen, erkek karakterin kız arkadaşına hediye ettiği
kitaptır. O dönem çok satan kitaplar listesindeydi.