25 Ağustos 2017 Cuma

ULUSLARIN DÜŞÜŞÜ

ULUSLARIN DÜŞÜŞÜ


Yazar Adı: Daron Acemoğlu- James A. Robinson
Basım Yılı: 2013
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 495

          Kitapta adından da anlaşıldığı gibi bazı ulusların (devletlerin) diğerlerine göre neden daha başarılı olduğu sorgulanıyor.



  Yazarlar dünya eşitsizliğini kurumsal farklılıklarda açıklamaktadır. Yazarların analizini iki temel kavram oluşturuyor. “ Sömürücü Kurumlar “ ve  “Kapsayıcı Kurumlar”. Bazı topluluklar sömürücü (yönetimdeki elitin çıkarlarını gözeten) ekonomik ve siyasi kurumlara sahiptir. Bazı topluluklar ise Kapsayıcı (halkın büyük çoğunluğunun çıkarlarını gözeten) ekonomik ve siyasi kurumlara sahiptir.
    Yazarlar ana teorilerini geçmişten günümüze örneklerle destekliyor. Bilinen coğrafya hipotezi; “sıcak ülkeler doğası gereği fakir” cehalet hipotezi; “insanların ya da yöneticilerin ülkeleri nasıl zengin hale getireceklerini bilmediği” kültür hipotezi; başta dini değerlere dayanarak, ahlak anlayışlarına da değinerek, yani bunların coğrafya, din, dil, kültür, teknoloji vs. olamaz tezini savunur. Kendi teorilerini tarihsel sebeplerle açıklayarak çok ilginç ve öğretici bir yolculuğa çıkarıyorlar.
       Coğrafya benzer sebeplerden, Ortadoğu’nun yoksulluğunu açıklamaktan da uzaktı. Neticede Neolitik Devrim de dünyaya öncülük eden Ortadoğu’ydu ve ilk şehirler günümüzdeki Irak’ta ortaya çıkmıştı. Demir ilk kez Türkiye’de eritildi ve Ortadoğu Ortaçağ’a dek teknolojik bakımdan dinamik bir bölgeydi.5. Bölümde görüldüğü gibi, Neolitik Devrimin dünyanın bu bölgesinde ortaya çıkmasını sağlayan, Ortadoğu’nun coğrafyası değildi. Ayrıca Ortadoğu’yu fakirleştiren de coğrafyası değildi. Bunun nedeni Osmanlı İmparatorluğu’nun genişleyip güçlenmesiydi ve bugün Ortadoğu’nun fakir kalmasının nedeni de bu imparatorluğun kurumsal mirasıdır.” Syf:59

       Dünyadaki eşitsizlikleri iyi açıklayan bir kitaptır.Akıcı ve keyifle okunuyor. Bence daha iyi olabilirdi, çevirisi nedense pek tatmin etmedi

20 Ağustos 2017 Pazar

ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR

ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR


Yazar Adı: J. D. SALİNGER
Basım Yılı: 1997
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 198


 Yıllar önce şarkıcı Teoman'ın bir sohbetinde duymuştum. Hatta ‘gönülçelen’ şarkısını bu kitaba bestelemiş. Amerika’da yasaklanan bir kitapmış. Bir öykü kitabı, günlük konuşma dilinde yazılmış ve yer yer argo kullanımına bile başvurmuş.
  Kitap, kahramanımız Holder’in üç gününü anlatır. Ergen bir erkek çocuğunun iç dünyası, hayatı, ailesi, arkadaşları ve yaşadığı kenti nasıl algıladığını görüyoruz.

  Holder’in atıldığı okuldaki tarih öğretmeni 70 yaşında ilaçlarla ayakta duran bir ihtiyardır. Hayatın kurallarını tamamıyla biliyor ve bunu Holder’e ve dolayısıyla okuyucuya kitabın ta en başından bildiriyor. ‘Hayat kurallarına uyulması gereken büyük ve kaçınılmaz bir oyundan ibaret. Hayat tabi ki bir oyundur evladım. Hayat kurallara göre oynanması gereken bir oyundur.’ Syf:13
 ‘Bir şeyi çok iyi yapıyorsanız, bir süre sonra dikkatli olmazsanız gösteriş yapmaya başlıyorsunuz. Ve sonunda da iyi olmaktan çıkıyor yaptığınız.’syf:121
  Avukatlık mesleği üzerinden örnek verir.’Tek yaptığın bir sürü para kazanmak, golf oynamak, briç oynamak, araba satın almak, martini içmek ve kasılmak. Dahası var, gidip heriflerin hayatını kurtarsan bile, bunu onların hayatını gerçekten kurtarmak için mi yoksa o iğrenç filmlerdeki gibi, felaket iyi bir avukat olduğun için herkesin sırtını sıvazlayıp seni tebrik etmesi için mi yaptığını nereden bileceksin?’
 ‘Hep büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan. Bütün gün yalnız bu işi yapıyorum. Ben çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum ama ben yalnızca böyle biri olmak istiyorum’ syf:162
  ‘Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.’
  ‘Akademik eğitim sana bir şeyler kazandırıyor. Biraz yol alırsan, zihninin boyutları hakkında bir fikir veriyor. Zihninin neye uyup neye uymadığı hakkında. Bir süre sonrada, zihninin yapısına hangi düşüncelerin uygun olduğu hakkında bir fikir oluyor. Her şeyden önce, sana uymayan, sana yakışmayan düşüncelerle uğraşmaman için olağanüstü bir zaman kazandırıyor bu. Gerçek boyutlarını, gerçek ölçülerini alıp, zihnini ona göre giydirip, kuşandırıyorsun.’ syf:178
  Kitap başarılı bir psikolojik romandır. Okunmalı.


13 Ağustos 2017 Pazar

GÖSTER YÜZÜNÜ EY AŞK

GÖSTER YÜZÜNÜ EY AŞK


Yazar Adı: Mira Şeniz Erten
Basım Yılı: 2012
Yayınevi: Butik Yayıncılık ve Kişisel Gelişim
Sayfa Sayısı: 433

            Yazar aşka farklı açılardan bakmayı sağlıyor. İnsanın neden âşık olduğunu, seksin hangi sebeplerle bittiğini, aile ve sülalenin aşk hayatına nasıl etki ettiğini, büyük yaş farkı olan ilişkilerin altında nasıl okumalar yapmak gerektiğini kitapta, röportajlar ve araştırmalarla anlatıyor. Aşka sufizm, felsefe ve psikolojiyle açılımlar getiriyor.



           


            Kitap bir roman, 12 söyleşiden oluşuyor.
…Neden Ona Âşık Oluruz? Doç. Dr. Helen Fisher
…Aşk Bir Öyküdür. Prof. DR. Robert Sternberg
…Aşk Ve Takıntı Irvin Yalom
…Aşk Ve Sinema Doç. Dr Selim Eyüboğlu
…Aşk, Erotizm Ve Kurban Prof.Dr. Zeynep Direk
…Aşk, Sex Ve Ruhaniyet Swami Vivekananda Saraswati
…Aşka Düşmek Ve Onun İçinden Yükselmek Premartha ve Svarup
…Gerçek Aşk, Çalışma Ve Farkındalık İster Krishnananda Thomas Trobe Ve Amana Gitte Trobe
…Aşk Yaşayanlar Ve Ölüler. Svagito R. Liebermeister
…Sufizmde Aşk. Ali Canip Olgunlu
…Aşk Ve Alfabe. Prof. Dr. Zeynep Sayın
…Tahrip Edici Olmalı Aşk! Prof. Dr. Ahmet İnan
               Alanında bir numara olan kişilerle röportaj yapıyor.

          Aşk kendi kişisel gelişimimizi tamamlamak için bize sunulan yol aslında. Ama değişmeyi, yaralarımızı iyileştirmeyi, korkularımızla mücadele etmeyi ve tek başımıza ayakta durabilmeyi başaramadığımız sürece bize mutluluk getirmez. Çünkü o zaman Helen Fischer’ in söylediği gibi kokainden farkı kalmıyor. “ Romantik aşk bir bağımlılık türü” diyor. “ Kokain sarhoşluğuna benziyor ama daha şiddetli. Yani kara sevda yaşayanlar bir insana değil, uyuşturucuların getirdiğine benzer bir yükselişte tutuluyor. Bağımlılık direncine sebep oluyor. Aynı etkinin yaratılması için sürekli doz artışı gerekiyor.”
           Aşksız mı yaşayacağız? Gerekirse evet Irvin Yalom. ”Ayakta kalabilmek için birine yaslanmak, daha doğrusu bir başkasını doktor niyetine kullanmak sağlıklı değildi. Yani eğer yaralıysanız, tek kanadınız varsa, ilişkinizi bir an önce bitirip yaralarınızı iyileştirmelisiniz. Çünkü iki yaralı kanat bir sağlam kanat etmez” der.
”Eğer bir şeyden çok tiksiniyor ya da nefret ediyorsan, o şeydeki nitelik sende de var demektir.” Syf:325
          Gerek hikâyesi gerek röportajlarıyla çok keyifli bir kitap. Röportajlar anlamayı kolaylaştırıyor. Kurgusu çok ilginç.Hiç bilmediğim çok şeyler öğrendim. Herkesin okumasını isterim


28 Temmuz 2017 Cuma

YARIN YARIN

YARIN YARIN
Yazar Adı: Pınar Kür
Basım Yılı: 2013
Yayınevi: Everest
Sayfa Sayısı: 386

    Yarın Yarın bir 12 Mart romanı. Seyda,Selim,Oktay ve Aysel dönemin insanları Radikal siyasi oluşumlarda yer alan Selim de, politikayla hiçbir ilgisi olmayan Seyda da, Seyda’nın zengin kocası Oktay ve onun metresi Aysel’de bambaşka hayatlar sürdürüyor olmalarına rağmen etkileniyorlar darbe denilen fırtınadan.Bu darbe her birinin içindeki çalkantıyı katmerliyor.(Arka Kapak)




  “Türkiye içinde kaldıkları sürece sınıf değiştirebilmeleri hemen hemen olanaksız.Yoksulluğu , yabancılığı nasıl yaşardım babamın milyonları kümelenmiş dururken?Ya da bunları yaşamaya kalkmakçirkin bir özenti olurdu. Yazın sıcağında denize girmek dururken halde hamallık yapmayı nasıl göze alırdım? Yapsaydım bile entelektüel bir deneme olurdu benimkisi; kaçınılmaz bir gerçek, bunaltıcı bir yaşam zorunluluğu olmazdı” der Oktay kitabın bir bölümünde.Oktay zengin evli bir çocuğu ve karısı vardır.Aysel adında bir sinema oyuncusuyla düşüp kalkar.
  “Türkiye’de ordu devrimci nitelik taşımaz hep! Devrimi asker-sivil-aydın zümre gerçekleştirecekmiş.” Syf:319

   Güzel.Karakterlerin,olayların işlenişi hoş bir kitap.Dönem romanı. Filmide çekilmiş ben izlemedim.

14 Mayıs 2017 Pazar

YEŞİL PERİ GECESİ

YEŞİL PERİ GECESİ

Yazar Adı: Ayfer Tunç
Basım Yılı: 2015
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 463

    Ayfer Tunç’un ismini 2005 yılında çıkan kitabı BİR MANİNİZ YOKSA ANNEMLER SİZE GELECEK kitabıyla tanımıştım. Çok güzel bir kitaptı.      Yeşil Peri Gecesi; “apsent” i ilk bu romanda duydum.Ana bileşeni yüksek oranda alkol ve yeşil anason karışımı olduğunu ve “yeşil peri” olarak anıldığını, yasaklanmasına rağmen çekiciliğini kaybetmemiş bir içki olduğunu öğrendim.
     Romanda güzelliğini zehirli bir sermaye olarak kullanan genç bir kadının hayattan öç almak için soyunmasıyla başlayan bir düşüş hikayesi anlatılır.



   “Artık ev kadınlarının bile bildiği gibi, psikolojide buna “Güvensiz Bağlanma” deniyor. Sağlığımız ve ruhumuzun gizemleri, labirentleri, koridorları, genlerimiz, hatta çakralarımız, üçüncü gözlerimiz, akupunkturlarımız, feng şuilerimiz, ayurvedalarımız, zihin güçlerimiz, taş ve su terapilerimiz, burçlarımız, fallarımız hatta hatta paralel evrenlerimiz, sırrının keşfine çeyrek kalan kuantumumuz ve tüm bunların sağlığımıza öyle böyle etkileri türünden üfürük TV programlarında iki cümleyi bir araya getiremeyen yetersiz psikologlarla sahte uzmanların alt sınıf hatta dip sınıf seyircilere satabileceği kadar basit ve kaba bir bilgi bu artık.” Syf:285
   “Cesaret, ancak göstermemiz gerektiğinde imkansız olduğunu anladığımız bir erdemdir.” Syf:451

 "Ama Ali başkaydı. Neden başka olduğunu bilmiyordum. Elimi sanki bin yıldır tutuyormuş, buna çok alışkınmış gibi tutuyordu. Ben de onunla böyle el ele yürümeye alışkınmışım gibi yürüyordum.
''Nereye gidiyoruz?'' dedim.
''Yürüyoruz işte,'' dedi.''Yürüyebildiğimiz kadar yürüyelim.''
Öyle yaptık.
Onunla beraberliğimiz yürüyebildiği kadar yürüdü. Ben daha çok yürüyecek, sonsuza kadar sürecek sanıyordum.Ama bir gün elimi bıraktı, çekip gitti." syf:145

                  
  Yazarın üslubuna bayıldım.Net ve temiz bir Türkçeyle tanıdık coğrafyada kah tebessüm ederek kah içim burkularak okudum.Anlatımı çok beğendim.
  Romanın sonu umut doluydu;duyarlı, cesur, görmezden gel(e)meyen insanların var olduğu sürece insanca yaşayabilmek hala var demek oluyor.Müthiş bir kitap, okuyanda derin izler bırakıyor.

           


8 Mayıs 2017 Pazartesi

HOMO DEUS

HOMO DEUS

Yazar Adı: Yuval Noah Harari
Basım Yılı: 2016
Yayınevi: Kolektif
Sayfa Sayısı: 450

     Hayvanlardan Tanrılara Sapiens kitabıyla insan türünün dünyaya nasıl egemen olduğunu anlatan Harari, HOMO DEUS ta çarpıcı öngörüleriyle yarınımızı ele alıyor.


             “Tarih insanların Tanrı’yı icat etmesiyle başladı ve insanlar Tanrı olduğunda sona erecek” Yuval Noah Harari
      Tıpkı  sözünde söylediği gibi yeni kitabı Tanrı İnsan’ın (Homo Deus) hikayesini anlatıyor. Tarihte ilk defa daha çok yemek yiyen insanın, daha az yiyen insandan çabuk öldüğünü söylüyor. İnsanın ekonomik, politik, sosyolojik yaşamına ait pek çok izleri, ipuçlarını bizimle paylaşırken bir yandan da insanın bugünde kendini nasıl Tanrı olarak gördüğünü anlatıyor. Yazar ölümsüzlüğü bulduğumuz zaman bugün yaşadığımız deneyimlerin, hayat mücadelemizin ne kadar anlamsız olacağına  dikkat çekiyor. Dikkat çektiği bir başka konu da Terör konusu. Obezite ve benzeri hastalıklardan ölenlerin sayısı, terörizmden ölenlerin sayısından fazla olduğunu söylüyor.
       Eski zamanlarda insanın birbirine karşı üstünlük mücadelesini madenlere bağlıyor. Altın ve gümüş sahibi olmak gerçek zenginlikti, bugün ise BİLGİ'nin esas zenginlik olduğunu söylüyor. İnsanı baştan aşağı sorgulamış. Pek çok istatistiki bilgi kitap içersinde yer alıyor.
       Homo Sapiens nasıl oldu da evrenin insan türünün etrafında döndüğünü iddia eden hümanist öğretiye inanır. “ Anlamdan yoksun evrende, güç peşinde, bitmek tükenmek bilmeyen bir koşudur aslında modern yaşam.”
        Kitabın anlatmak istediği HÜMANİZM in nasıl dünyaya hakim bir din haline geldiğini ve hümanizm rüyasını gerçekleştirmeye çalışmanın aslında neden insanlığın kendi sonunu getireceğidir.
 HÜMANİST Siyaset: Seçmen en iyisini bilir.
 HÜMANİST Ekonomi: Müşteri her zaman haklıdır.
 HÜMANİST Estetik: Güzellik bakanın gözlerindedir.(Hümanist estetik söylem)
 HÜMANİST Etik: Kendinizi nasıl iyi hissediyorsanız öyle yapın!
 HÜMANİST Eğitim: Kendi başınıza düşünme becerisi edinin!
      Kitapta diğer bir bölümde DATANİZM… En çok dikkatimi çeken bölümlerden biriydi.
       TANRI İNSAN gibi gerçekten çok iddialı bir söylemin altını dolduran bir eser olduğunu düşünüyorum. Kitabı okurken; beyin zonklaması, ters görme, kahrolsun bazı şeyler deme ihtimaliniz muhtemeldir. Adeta ezber bozan, ezber bozanı da eleştiren bir sözlük. Bu kitap başlı başına bir gelecek kurgusu tartışmamıza olanak sağlıyor. Anlaşılan o ki, bu gelecek de çok uzak gözükmüyor.
      Yarının kısa tarihini anlamak için HOMO DEUS'u  bugünden okumanızı öneriyorum.

           



6 Mayıs 2017 Cumartesi

UNUTURSUN

UNUTURSUN

Yazar Adı: İclal Aydın
Basım Yılı: 2017
Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 419

            Unutursun; aşk için giden, kalan ve ölenin hikâyesi birazda...
            Televizyon ekranlarından tanıdığımız İclal Aydın oyunculuk, program sunuculuğu gibi işlerle ön plana çıkan isimlerden biri. Daha sonra köşe yazılarıyla da başarılı bir insan. Samimi, içten duruşu bunu yazılı ve görsel çalışmalarında güzel bir şekilde aktarması başarısında büyük bir etken.   


            Unutursun kitabı bizi eski İstanbul, Ihlara ve Ankara etrafında 1950’lerden 2014 yıllarına kadar dolaştırıyor. İstanbul’un son gayri müslimleri, esnaf dostları Aşkale’ye gitmesin diye vergi borcunu ödemek için para toplayan Müslüman komşular, asılan bir başvekilin güçlü karısı, müge çiçekleriyle bezeli 60’lı yılların Ankara’sını yasa boğan uçak kazası, savaşlardan sağ çıkmış sıhhiyecilerin yorgunluğu, Kapadokya’nın yer altı kentleri, karlı Berlin, ana kucağı Ihlara, tangolar, ağıtlar ve elbette bir esinti gibi geçen Nariye’nin  şarkısı…  
           “Benim acım bir başkasının şifasına yol olmayacaksa neden açıldı bende bu yara? “ diye sormuştu. Yanıtını kendin arayıp bulacaksın.Bir yarayı altın’a ancak kendin çevireceksin..der (kitaptan bir alıntı)
           Hasan Dağının ardında yaşanalar etkileyiciydi, üslubu akıcıydı. Tavsiye ederim.